DEPREMLERDEN DERS ALMADIK

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nün merkez üssünü Van’a 18,64 miles uzaklıktaki Tabanlı Köyü olarak saptadığı deprem, yerin 5 kilometre altında meydana geldi ve 25 saniye sürdü. Kandilli’...

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nün merkez üssünü Van'a 18,64 miles uzaklıktaki Tabanlı Köyü olarak saptadığı deprem, yerin 5 kilometre altında meydana geldi ve 25 saniye sürdü. Kandilli' nin Richter ölçeğine göre 7,2, Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi'nin 7 büyüklüğünde olduğu açıkladığı depremde büyk can ve mal kaybı oldu. Van kent merkezi ile Hakkari'de şiddetli olmak üzere Bitlis, Ağrı, Iğdır, Erzurum, Bingöl, Tunceli, Batman, Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa'da hissedildi.
Van depreminde, onlarca bina yıkıldı. İnsanımız öldü. Yine medyada depremle ilgili önlemler gündemde. 17 Ağustos 1999 tarihinde, Marmara Bölgesi'nde, meydana gelen ve 17 bin kişinin ölümüne neden olan 7.4 büyüklüğündeki depremden sonra da ülke genelinde, depremle ilgili önlemler gündeme gelmişti. Oysa depremden lafla değil, icraatla korunur Ayrıca Japon ünlü Fizikçi Torahiko TERAD' n söyledi gibi, "DOĞAL AFET UNUTULDUĞU ZAMANA GELİR"
Depreme, hazırlıklı olma kavramı, sürekli, kalıcı ve çok geniş kapsamlıdır; bireyden devlete kadar çeşitli kurum ve kuruluşların, görev ve sorumluluklarını içerir; geniş bir alanda uzman katkısı gerektirir. Depreme, hazırlıklı olmanın reçete niteliğinde, basit bir çözümü de yoktur. Ancak deprem öncesi çalışmalar zamanında, yerinde, yeterli, sürekli ve bilimsel temele dayalı olarak doğru ve iyi yapılırsa, deprem sonrası mal ve can kaybı, o denli az olur ve depremin yıkıcı etkisi en aza indirgenir.
Bu ilkeler, ülkemizde kalıcı olsa, Van' da mal ve can kaybı olur muydu?
17 Ağustos depreminden sonra, TBMM'de grubu bulunan siyasi partilere mensup milletvekilleri, deprem felaketiyle ilgili alınan ve alınması gereken tedbirler konusunda, meclis araştırması açılması için önerge verdiler. Önerge de "afet riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere, mevcut yapı ve altyapıların afetler olmadan önce güçlendirilmesi ve yenilenmesi çalışmalarına kamu binalarından başlayarak önem ve öncelik verilmeli ve bu amaç için yeterli iç ve dış kaynaklar bulunarak, özel bir uygulama projesi hazırlanmalıdır. " ifadesi yer almıştı. Ancak bu ifadeler, ne ülke bazında, ne de Eskişehir'de hayata geçirildi.
Yine aynı önerge de," planlama ve yapı sektöründe görev alan şehir plancılığı, mimar, inşaat, jeoloji, jeofizik, makine ve elektrik mühendisliği gibi, uzmanlık alanlarının yetki ve sorumluluklarını belirleyen, meslek yasaları çıkarılmalıdır. Bu yasalarda, Meslek Odalarına üyelerini denetleme yetkisi verilmeli, gereği yerine getirilmez ise, Odalar da sorumlu tutulmalıdır. Ülkemizde sağlıklı yapılaşma için, yeterli sayıda mimar, mühendis ve teknik eleman bulunmaktadır. İnşatlarda mimar, mühendis, tekniker kalifiye usta-işçisinin istihdamını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bağımsız ve uzman bir meslek kuruluşu olarak İnşaat Müteahhitleri Odası kurulmalı ve müteahhitler meslek ilkeleri açısından denetlenmelidir. Müteahhitlik sistemi değiştirilerek, yetki ve sorumlulukların belirleneceği bir hukuki sisteme kavuşturulmalıdır. "ifadelerinin de hiçbiri bugüne kadar arzu edilen boyutta gerçekleştirilemedi.
Geçen hafta, HKMO' nun, düzenlediği, panelde, yapı denetim şirketleri de gündeme geldi. Yapı denem şirketlerinde Harita Mühendisleri bulunası gerektiği vurgulandıktan sonra, bazı yapı denetimde, şirketleri, işlerini usul ve esaslara uygun yaparken, bir kesim yapı denetim şirketleri de menfaatlerini, ön planda tutarak, kontrollük ve denetim hizmetlerini, düzgün yapmadıkları belirtildi.
Ayrıca yıllardır köşemizde, depremle ilgili önlemleri gündeme getiriyoruz. Özellikle de Çadır Kentlerle ilgili gelişmeleri, kamuoyu ve ilgillerle sürekli paylaştık. Nitekim bir yazımızda, "Eskişehir'de, 17 Ağustos sonrası, Zincirlikuyu Mahallesinde gerçekleştirilen 62500 m2, Mamuca da gerçekleştirilen 55500 m2 çadır kentler bakımsızdır. Bir çadır kent sahası da, maalesef bir Kooperatife tahsis edilerek ortadan kaldırılmıştır. Oysa bu çadır kent sahalarının, her an hazır olacak şekilde muhafaza edilmesi ve depremde gerekli malzemenin de her an hazır olması gerekir. " demiştik ama Mamuca da gerçekleştirilen 55500 m2 çadır kentte, TOKİ tarafından ortadan kaldırıldı. Maalesef ilgililer tarafından tek işlem yapılmadı. Oysa Simav ve Van depreminde de en büyük sorun, çadır kentlerde yaşandı.
Hülasa Türkiye' nin, depremle ilgili önerilere veya toplantı, konferansa gibi etkinlikler kadar, depremden korunmanın, şu iki basit kural ve şartına da ihtiyaç vardır.
İlki, " SAĞLAM ZEMİN ÜZERİNDE OTURMAK"
İkincisi, " SAĞLAM BİNADA OTURMAK"
Söz konusu iki basit kuralı ve şartı yerine getiren, toplumlar gibi, can ve mal kaybını önlerken, halkımız da evlerinde, daha rahat oturabilir. Ancak DEPREMLE İLGİLİ NE ÖNLEM, NE DE DERS ALDIK. HER DEPREM SONRASI DA LAF ÜRETTİK.

Haberleri