Ege Denizi'nde, merkez üssü İzmir'in Seferihisar ilçesi açıkları olan, 6,6 büyüklüğünde, deprem İstanbul dahil, tüm Marmara’da hissedildi. Depremde 44 kişi hayatını kaybetti, 896 kişi ise yaralandı. Bölgede, arama-kurtarma çalışmaları devam ediyor.
İzmir’de, meydana gelen depremde, mal ve can kaybından, iktidarlar yanın da ilgili kurum/kuruluşlar, binaları yapan mütehitlerde, sorumludur.
Ayrıca 6.6’lık depremle sarsılan, İzmir’de, 2018 yılındaki “İmar Barışı”na, rekor düzeyde başvuru olmuştu. Toplam 811 bin 453 başvurunun yapıldığı İzmir, nüfusa oranlandığında, Türkiye’nin, en yüksek kaçak yapı başvurusu yapılan şehir olmuştu.
İzmir'deki İmar Barışı başvurularının, en yoğun olduğu ilçe yüzde 15.9’la Bornova oldu. Buca yüzde 10.9’la ikinci, Karabağlar ise yüzde 7.8’le üçüncü sırada yer aldı.
İmar Barışında, 34 bini başvuru ise depremin, en ağır hasar verdiği Bayraklı ilçesinde gerçekleşti.
İmar Barışı'ndan Hazine'ye 19 milyar 300 milyon lira para girmişti. İzmir'den, devletin kasasına giren toplam para ise 2 milyar 150 milyon lira olmuştu ama sonuçta İzmir Bayralı da imar affı, büyük mala ve can kaybına da neden oldu.
Maalesef, ülkemizde, deprem gerçeği gözardı edilerek, İmar Barışı getirilmiş, İnsanlarımız, imar affı ile depreme dayanıksız evlede oturması da adeta teşvik edilmiştir.
Ayrıca ülkemizde, iktidarlar sahipleri, meydana gelen depremler sonrası, haması söylemlerde buludular ama depremlerden, ders alamadıkları ve deprem sonrası,vaatlarini de unuttukları gibi, bilim insanlarımızın da önerilerini ve tespitlerini de dikkate almıyorlar.
Nitekim ABD’deki Purdue üniversitesi’nin, en önemli deprem profesörlerinden Sayın Mete Sözen, “… Japon, ABD’li ve Türk uzmanlarla onarım raporu hazırlayıp Başbakan’a sunduk. Bir şey yapmadı. MGK’ya götürdük sonuç alamadık. Bu ülkede kimse hiçbir şey yapmıyor!” diyerek, bir gerçeği kamoyu ile paylaşmıştı.
17 Ağustos Gölcük depreminden sonra, TBMM'de, grubu bulunan siyasi partilere mensup milletvekilleri, deprem felaketiyle ilgili, alınan ve alınması gereken, tedbirler konusunda, meclis araştırması açılması için, önerge verdiler. Ancak bu önerge sonucunda da depremlerle ilgili, somut gelişmeler olmadı.
Elazığ depreminden sonra da TBMM Genel Kurulunda, CHP ve HDP'nin, deprem konusunda, araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin grup önerileri ise AKP ve MHP'li milletvekillerinin, ret oyu vermesi, nedeniyle kabul edilmedi.
Her nedense ülkemizde, siyasi çıkar söz konusu ise Partiler, ülke yararına da olsa karşı çıkıyorlar. Nitekim MHP Genel Başkanı, Bahçeli, “CHP, TBMM’ye hangi konuda teklif getirirse getirsin, MHP olarak, destek vermemiz, mümkün değildir” dedi.
Oysa CHP Lideri, Sayın KILIçDAROĞLU’ nun, MHP, depremle ilgili öneri getirsin, biz destek veririz önerisi MHP Lideri tarafından, kabul görmedi.
Eskişehir’ de de deprem gerçeği, yıllardır masaya yatırıldı ve deprem konusunda çalışan uzmanlar, sürekli bir araya geldi ve Eskişehir’de, 1998 yılından önce yapılan binaların, güçlendirilmesi, gerektiği de hep söylendi. Ancak bir türlü somut adım atılmadı.
Ayrıca Eskişehir’de, depremle ilgili pek çok panel, konferans, sempozyum ve toplantılar yapıldı. Pek çokta öneri getirildi. Uzmanlarca, yıllardır gündeme getirilen ve depremde, insan yaşamı için de olmazsa şartı olan “SAĞLAM ZEMİN üZERİNDE OTURMAK” ve “SAĞLAM BİNADA OTURMAK” gibi iki basit kural bile kentte göz ardı edilmektedir.
Eskişehir’de, Kentsel Dönüşüm, bekleyen iki bölgelerden biri, Gündoğdu Mahallesi, İkinci alan ise şehrin merkezindeki, Porsuk çayı kenarındaki, Mustafa Kemal Paşa, İhsaniye, Hacıalibey, Yeni, Işıklar, Mamure, Deliklitaş ve Kurtuluş’ dur.
Büyükşehir Belediyesi, bu projenin üzerinde 3 yıl çalıştı. İstanbul Teknik üniversitesi’nde, planları hazırlattı. Sonunda, ortaya bir proje çıktı, maketler konuldu, vatandaştan muvafakatname alınmaya başlandı.
Bakanlık, müdahale ederek, Planların, revize edilmesini istedi. Bakalığın isteği yerine getirildi ama ikinci defa revize istedi. Büyükşehir, bir kez daha revize etti, bakanlığa gönderdi. Ancak bugüne kadar somut bir gelişme olmadı.
Bu gelişmler üzerine, Anakent Belediye Başkanı Sayın Prof. Dr. Büyükerşen, bakanlar kurulu tarafından alınan ve Eskişehir’in Porsuk’a yakın, 8 mahallesini kapsayan afet riskli alan planlarının, mahkemeye verilerek iptal ettirildiğini belirterek; “Allah korusun Eskişehir’de, muhtemel bir deprem yaşanırsa, bunun sorumluluğunun kime ait olacağının takdirini halkıma bırakıyorum” dedi.
Marmara Depremi'nin, üzerinden tam 21 yıl geçti. Depremden sonra alınan pek çok önlem ve yapı güvenliği ile ilgili çıkarılan yeni yasalara rağmen, ülke ve Eskişehir’ deki yapıların büyük çoğunluğu, hâlâ depreme karşı, güvensiz ve tehlikelidir.
Ayrıca deprem, geliyorum demez. O nedenle de Eskişehir’ de, deprem toplanma yerleri belirlenmeli, çadır kentler yeniden hayata geçirilmeli, halkımız, bu alanalarla ilgili halk bilgilendirilmelidir.
Eskişehir’ de Vilayet ve Belediylerin, işbirliği ile Eskişehir’ deki binaların tümü, uzmanlarca incelenmeli, her binaların, depreme dayanıklılığı ve ne yapmaları gerektiği de mülk sahiplerinde söylenmelidir.
İncelemeler sonucu, depremde, zarar görecek binalar, ya güçlendirilmeli, ya da yıkılarak yenileri yapılmalı veya depreme dayanıksız binalarda, oturan sakinler, sağlam binalarda, kirada oturmalıdır.
çünkü İnsanları, depremler değil, binalar öldürüyor.