Derler...Derler...

Kalabak suyu zammının hemen sonrasında, şöylesine bir yorumda bulunmuştuk:-İstanbul seçimini kazanan adayın ilk iş olarak, seçim öncesi vermiş olduğu “belediye hizmetlerinde indirim” sözlerini yerine getirmesinin beklendiği...

Kalabak suyu zammının hemen sonrasında, şöylesine bir yorumda bulunmuştuk:
-İstanbul seçimini kazanan adayın ilk iş olarak, seçim öncesi vermiş olduğu “belediye hizmetlerinde indirim” sözlerini yerine getirmesinin beklendiği bir sırada…
-Bu durumdan etkilenecek olan diğer CHP’li belediyelerin de, belediye hizmetlerinde indirime gitme beklentisinin tavan yaptığı bir sırada…
-Hükümetin yapmış olduğu Şeker, çay, Elektrik ve Akaryakıt zamlarına inat, belediye hizmetlerinin ucuzlayacağı tahminlerinin olduğu bir sırada…
-Kalabak suyu zammının Eskişehir’de büyük bir şok yarattığını söylemek yanlış olmasa gerek…
Hemen ardından da şu ifadeyle tamamlamıştık yazımızı:
Belki gerçekten zorunlu ve gerekliydi bu zam.
Belki uzun süredir zararına satılıyordu Kalabak suyu.
Belki yapılan zam hükümetin çaya, şekere, elektriğe ve akaryakıta yaptığı zammın yanında devede kulak kalıyordu…
Belki de yapılan zamla aile bütçesine aylık 10-20 lira gibi küçük bir külfet yaratacaktı…
Fakat…
Sonuçta adı zam’dı işte!
“Gereksizdi” diyemeyeceğiz ama zamanlaması kötü bir zamdı Kalabak suyu zammı…
Kısacası…
Yapılan Kalabak suyu zammı ile ilgili düşüncemiz bu yazdıklarımızdan ibaretti.
HHH

öncelikle şunu söyleyelim:
Kalabak suyuna yapılan zammı, tıpkı bizim gibi, bu şehirde yaşayan ve Kalabak suyu kullanan herkesin sonuna kadar eleştirme hakkı var…
Ancak…
Bana göre, iktidar partisinin bu şehirde yöneticiliğini yapanların, yönetici vasıflarını bizzat kullanmak suretiyle su zammını eleştirme hakkı yoktur ve olmamalıdır da…
Ama gelin görün ki olmuş!
AK Parti’nin il başkanı çıkmış Kalabak suyu zammını eleştirmiş önceki gün.
-“Yapılan su zammı sosyal belediyecilik anlayışıyla bağdaşmaz” demiş iyi mi..!
üstelik…
Hükümetinin bizzat çaya, Şekere, Elektriğe ve Akaryakıta birbiri ardına yaptığı zamların üzerinden bir hafta bile geçmeden etmiş bu lafı…
Sanki iktidarının yaptığı peşi sıra zamlar, sosyal devlet anlayışıyla bağdaşırmış gibi söylemiş!
Bu eleştiriyi “AK parti il başkanı” sıfatıyla değil de, “Eskişehir’de yaşayan bir vatandaş” olarak yapmış olsa vallahi de üzerinde durmayacağız…

Ancak…
AK Parti il başkanı sıfatıyla yaptığında ortaya son derece tuhaf bir durum çıkıyor.
Yukarıda da söyledik…
Yapılan su zammını bu şehirde yaşayan herkesin eleştirme hakkı vardır…
Sadece iktidar partisi yöneticisi pozisyonunda olanların, bu pozisyonunu kullanmak suretiyle zammı eleştirme hakkı olmasa gerek…
Zira bu yapıldığında birileri de çıkar:
-“Hem suçlu hem güçlü” der…

Hatta…
-“Tencere kara seninki benden kara” der…
Dahası…
-“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” der…
Sadece bunları söylese iyi…
Bir de üzerine “Sen önce iğneyi kendine batırdın mı?” diye de sorar…


.....


Bu da bir başka “yazık”…


Dün bu köşede, Beylikova İlçesinde 30 milyon ton rezervli Toryum madeni olduğunu yazmıştık.
Bu rezerv 50 yıldır bilinmesine rağmen bugüne kadar bu madenin çıkartılması için hiçbir çaba harcanmadığını ifade edip, söz konusu madenin ileri teknoloji ile işlenmesi halinde ülkeye müthiş bir kaynak olacağını söylediğimiz yazıyı şöyle noktalamıştık:
 “Bu değer toprağın altında 50 yıldır yatıp dururken biz ne yapıyoruz?
Başka bir ilçenin göbeğine getirip termik santral kurmanın peşine düşüyoruz…
Hem de bütün bir çevreyi, toprağı, suyu ve havasıyla zehirleme pahasına…
Hem de kat be kat daha küçük bir kazanç uğruna…
Ne diyelim?
Yazık oluyor yazık!”
Şimdi size benzeri bir konuyu aktaracağız…
Giriş biraz kimyasal bilgi olacak ama bilmekte de yarar var.
Şimdi…
Biri 10 diğeri 11 olan iki izotop’u bulunan bir element.
Yani birinde 10, diğerinde 11 nötron var.
10 nötronu olan, bir nötron daha almaya çalışınca patlıyormuş.
Patladığında ise Alfa partikülleri yayıyormuş.
Bu partiküller de 2.79 mega elektron voltluk enerjiye sahipmiş.
İşte bu son derece küçük enerji, hücreyi öldürebilecek güce sahipmiş.
Bilim insanları sözünü ettiğimiz bu enerjiyi kanser hücresine yönlendirmiş.
Sonuç: Kanser hücreleri yok olmaya başlamış.
Sözün kısası…
Kanseri yok etmede bilim dünyasına yeni bir umut olmuş sözünü ettiğimiz element.
İsmini vermediğimiz element aslında bildiğiniz bor madeni…
Hani şu Dünya’da yüzde 75’i Türkiye’de, bunun da neredeyse tamamına yakını Eskişehir’e bağlı Seyitgazi ilçesinin Kırka bölgesinde çıkan, bir türlü işleyemeyip, hammadde olarak yok pahasına yurt dışına ihraç ettiğimiz madenden bahsediyoruz…
çıkardığımız bu madeni bile işleyip değerlendiremezken ne yapıyoruz biliyor musunuz?
 Başka bir ilçenin göbeğine getirip termik santral kurmanın peşine düşüyoruz…
Hem de bütün bir çevreyi, toprağı, suyu ve havasıyla zehirleme pahasına…
Hem de kat be kat daha küçük bir kazanç uğruna…
Ne diyelim?
Vallahi de yazık, billahi de yazık…


.....


Niye böyle bir yasa çıkmaz?


Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde orman yangınları var.
ülkenin geleceği cayır cayır yanıyor.
çıkan bu yangınların büyük bir bölümünün sorumsuzluk ve ihmalden kaynaklandığı biliniyor.

Ancak…
Yangının çıktığı bazı bölgelerin ilerleyen yıllar içinde imara açılması ve sözünü ettiğimiz alanlarda yapılaşmaların başlaması toplumda, söz konusu yangınların kasıtlı çıkartıldığına dair bir tahmini de öne çıkartıyor.
Hatta…
Bu söylediğimizin pek çok örneğinin bulunması, yani eskiden ormanlık alanların çıkan yangın sonrası inşaatlarla dolması, orman yangınlarının yapılaşma adına kasıtlı çıkartıldığı inancını da birlikte getiriyor.
Durum böyle olanca insan ister istemez “Bu ülkede, yangının çıktığı arazilere kesinlikle imar değişikliği yapılmayacak. Kesinlikle tek bir yapı dikilmeyecek. Yangının çıktığı ormanlık alana ağaçtan başka hiçbir şey dikilmeyecek diye bir yasa niçin çıkartılmaz?” diye düşünüyor…


.....


Biraz da gülmek lazım


Bir karı-koca çok kötü bir kaza geçirirler.
Kadının yüzü tamamen yanar. Plastik cerrahlar kadının yüzünü eski haline getirebilmek için deriye gerek olduğunu ama kadından deri alamayacaklarını söyleyince kocası deri vermeye gönüllü olur.
Fakat kocasından alınacak deri popo bölgesinden alınacaktır..
Adam bu bilginin karısına söylenmemesini ister çünkü moralinin bozulacağından çekinmektedir.
Ameliyat tamamlandıktan sonra kadın eskisinden de güzel görünür.
Her gören bu muhteşem güzellik karsısında hayrete düşmektedir.
Bir gün kadın kocası ile baş başa kaldığında ;
- "Hayatım çok teşekkür ederim. Benim bu halim senin Sayende. Sana nasıl teşekkür etsem?"
...deyince kocası cevap verir :
- "Teşekküre gerek yok hayatim. Annen seni her öptüğünde ben gerekli mutluluğu duymaktayım zaten"…

Haberleri