DEVLET ADAMI VE SORUMLULUK

Kardeşi şehit düşen, Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenazesinde, çözüm yönelik çıkışıyla gündeme oturan Yarbay Mehmet Alkan, hakkında, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan kuzu, kamuoyuna yaptığı açıklamada,“Siyasi görüşünü...

Kardeşi şehit düşen, Yüzbaşı Ali Alkan'ın cenazesinde, çözüm yönelik çıkışıyla gündeme oturan Yarbay Mehmet Alkan, hakkında, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan kuzu, kamuoyuna yaptığı açıklamada,"Siyasi görüşünü bilmiyorum ama cenazedeki tavrı siyasidir. Maksadı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a, saldırmak ve sataşmaktır. Zaten onu da belli ediyor hareketleriyle. O bakımdan, hukuken soruşturma açılması gerektiğin, düşünüyorum" sözleri dikkat çekti.
Yarbay Mehmet Alkan' a, soruşturma açıldı mı bilinmez ama ülkede, Cumhuriyet savcıları ve hâkimler varken, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu'nun, "soruşturma açılmalı" sözü, yargıya müdahale değil de nedir?
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu, Anayasa Profesörüdür.. Ayrıca uzun yıllar, TBMM Anayasa Komisyon Başkalığı yaptı. Bir devlette, Kuvvetler ayrılığının, ne anlama geldiğini en iyi bilen insanlarımızdan biridir.
Ayrıca mevcut Anayasamızda, 138. madde: "Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez;" hükmü ortada iken yargıya müdahale etmesi yasalara aykırıdır.
Ayrıca muhalefetin, Alkan'a, sahip çıkmasını da eleştiren Burhan Kuzu, "MHP, HDP, yarbaya sahip çıktı. Peki, yarbayım, sen ne elde ettin? Bir askerin böyle davranmasını mazur göremeyiz. Acı başka bir şey ama metanet denen bir şey var. Normalde, bir askerin kolay kolay yapabileceği bir hareket değil" Sözleri ile yarbayın da, insan olduğunu görmezden geldi.
Burhan Kuzu, bu sözleri ile kime/kimlere mesaj gönderdi, hukukçu olarak, en iyi kendisi bilir ama bu sözler, bir hukukçu, hem de Anayasa Profesörünün ve devlette görevli bir baş danışmanın, söyleyeceği sözler değildir.
Aslında Burhan Kuzu' nun, bu tavrı yadırganmamalıdır. Çünkü AKP'nin, Bölünme Anayasası çalışmalarına, hız verdiği süreçte, Meclis Anayasa Komisyonu'nun, AKP'li Başkanı Burhan Kuzu'dan, "Türk vatandaşlığı anayasada olmaz" çıkışı gelmişti.
Oysa Türkiye' de, etnik grup, yok denecek kadar azdır. Nitekim çeşitli araştırmalara ve istatistiklere göre, Türkiye'de, yaşayan insanların, en az yüzde 85'i, Türk kökenlidir. Bu derece homojen bir yapıyı, hiç bir millî devletin bünyesinde, kolay kolay gösteremezsiniz.
Öte yandan ABD' de 'Ethnologue Data from Languages of the World' adlı araştırma kurumunun hazırladığı, 'Türkiye'de Etnik Dağılım' başlıklı raporda, 2001 yılı içinde, Türkiye'de, etnik nüfus oranı yüzde, 13.79 olarak gösterilmiştir (Yani, yüzde 86.21 Türk asıllıdır).
Gene Eylül 2005'te, AB Eurobarometer Anketi'nde, ana dilini Türkçe olarak bildirenlerin, (yani Türk kimliğini benimseyenlerin) oranı ise yüzde 93 olarak tespit edildi Marko Polo bile, 13. asırda, bu ülkeye 'TÜRKİYE' demiştir. Başta Anadolu olmak üzere, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar 'daki, bin yıllık Türk yerleşimleri ve bu bölgeye akın akın göç eden Türk nüfusu, arşiv kayıtlarında, ayrıntılı şekilde tescil edilmiştir.
Nobel ödülü alan Sayın Prof. Aziz Sancar etnik köken tartışmalarına tepki gösterdi. BBC'nin telefon ettiğini aktaran Sayın Prof. Dr. SANCAR, : "İlk sorduğu soru... Bana 'Arap mısınız, kısmen mi Türk'sünüz' diye sorarak saygısızlık yaptılar. BBC'ye söyledim, 'Arapça konuşmuyorum, Kürtçe konuşmuyorum, ben Türküm' dedim. Ben Türküm, o kadar" konuşmasından, ülkemizde "TÜRK" sözcüğüne karşı çıkan veya etnik milliyetçilik yapan kesimlerinde, alacağı çok ders vardır.
Patrik Bartholomeos bile, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda vatandaşlık tanımı yaparken, "TÜRK DEVLETİNE VATANDAŞLIK BAĞIYLA BAĞLI OLAN HERKES, DİN, MEZHEP, DİL VE ETNİK KÖKEN GÖZETMEKSİZİN, TÜRK'TÜR, TÜRKLÜK, BÜTÜN TÜRK VATANDAŞLARININ BERABERCE VARLIĞININ VE DAYANIŞMASININ İFADESİDİR." diye konuştu.
Aslında Devlet adamı olmak, kolay değildir. Kişi/kişilerin, devlet adamı olabilmesi için de her şeyden önce, o milletin evladı olduğu hissetmesi, görev yaptığı ülke insanlarını sevmesi gerekir. Gerçeklerden yana da tavır koyar. Türk toplumundan yana da taraftır.
Devlet adamı, milletin her ferdini, kendi öz evladı gibi görür ve ona göre davranır. Devletini, layıkıyla temsil eder, yaşantısı, davranışı, düşünceleri, fikirleri ve icraatı ile de örnek olur. Devletin, olmazsa olmaz değerlerinden, asla taviz vermez. İcraatında, "POLİTİK" ve "ELİT" güçlere, yer yoktur. Etnik ve dinsel kutu kutuplaşma yaratacak söz, tavır, davranıştan uzak durur.
Devlet adamı, binlerce insandan sorumlu olduğunu bilip, ona göre düşünür. Konuşmalarında, ölçü sahibi olur. Nitekim Hz. Mevlana, " SÖZ ÇIKTIĞI AĞZA GÖRE DEĞER KAZANIR" demiştir.

Haberleri