DOĞA VE SU YAŞAMDIR

Üzerinde yaşadığımız dünyanın, doğal yaşamını sürdürmesi, bunun içinde doğal kaynakların, akılcı ve tedbirli kullanılması, giderek insanlığın ortak dileği oluyor. Çünkü insan yaşamı, doğa ile mümkündür. O nedenle...


Üzerinde yaşadığımız dünyanın, doğal yaşamını sürdürmesi, bunun içinde doğal kaynakların, akılcı ve tedbirli kullanılması, giderek insanlığın ortak dileği oluyor. Çünkü insan yaşamı, doğa ile mümkündür. O nedenle de Dünyada ve ülkemizde, doğal dengesinin bozulması ve kirlenmesi; kalkınmanın ve sanayileşmenin bedeli olmamalıdır.
Çağımızda, insanları doğayı düşünmeden veya her türlü icraatta, öncelikle doğayı korumamsı sonucu, bugün yaşam, her geçen gün zorlaşıyor. Ekolojik dengenin bozulması sonucu, felaketler dünya gündeminden düşmüyor.

Doğadaki uyum, rekabetten değil birliktelikten meydana gelir. Kuş, ağaca, ağaç toprağa, toprak, suya ihtiyaç duyar ve hepsi birbirini var etmek için, büyük bir uyum içinde çalışır. O nedenle tüm canlılar, birbirine muhtaçtır. İşin özü, tüm canlılar, yaşamak için, doğayı yaşatmak zorundadır

Doğal çevre her türlü canlı açısından yaşamdır. Doğayı korudukça, doğa da canlıları korur. Ne hazin ki çağımızda, havaya, suya, toprağa karışan kimyasal artıklar doğayı etkiliyor. Artıkların çoğalması, insan sağlığına zarar veriyor.

Doğa ile ilgili, her türlü olumsuzluklar rağmen, doğayı koruyan İsimsiz Kahramanlar var. Bu kahramanlardan biri de, Gürleyik Doğal ve tarih varlıkları Koruma Derneği Başkanı Sayın Halit GÜRSOY' dur. Gürleyik mahallesi mücavir alan içindeki, doğal çevreyi, özellikle de derede mevcut suyu, korumak için, her platformu kullanarak, yıllardır mücadele ediyor.

Geçen hafta Gürleyik Doğal ve tarih varlıkları Koruma Derneği Başkanı Sayın Halit GÜRSOY, Odunpazarı Meydanında, basın toplantısı yaptı. Basın toplantısında, Gürleyik suyu çevresinde, mangal ve semaver yakılmaması için, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvurmaları sonucu, mangal ve semaver yakılmaması için, karar çıktığını, basın mensupları ile paylaştı.

Gürleyik Doğal ve tarih varlıkları Koruma Derneği olarak, çay çevresinde, mangal ve semaver yakanlar ve çevreyi tahrip edenler hakkında, yasal haklarını kullanacaklarını ayrıca bu kesimleri,, kamuoyu ile paylaşacaklarını açıkladı.

Geçmişte de Hidro elektrik santralı projesini hayat geçirmek için, doğa harikası, Gürleyik Köyündeki yer içinde karar alınmıştı. Bu karar sonrası, Gürleyik halkı, köylerinin simgesi olan Gürleyik Şelalesini, yok ettirmemek adına, Gürleyik Köyü Doğal ve Tarihi Varlıkları Koruma ve Geliştirme Derneği ile birlikte, hukuksal ve lobi mücadelesinin, en iyi örneğini gösterdi. Mücadele sonun da yargının, verdiği kararla, proje durduruldu.

Gürleyik Köyü Doğal ve Tarihi Varlıkları Koruma Derneği, 500'lük borularla, Dinek Köyü'ne, suyun başından, su almak istenmesine karşı da mücadele vermektedir. Dernek, geçmiş yıllarda, yaşanan kapalı boru sistemi, ile alınan suyun zararını öne sürerek, bu borulu sisteminin, geçtiği yerde, çölleşme meydana geleceği iddiasındadır.

Gürleyik Mahallesi mücavir alanındaki,su, mutlaka korunmalıdır.Çünkü 21. yüzyılda, dünya nüfusu 4 kat artmasına rağmen, su ihtiyacı 9 kat artmıştır. Bu arada sanayinin kullandığı su miktarı, 40 kat artmıştır. Bunlarla beraber, teknolojik gelişmeler sayesinde erişilebilir suyun, kullanımı yüzde 7'den yüzde 25'e çıkmıştır. Hal böyle olunca da su da tasarruf kaçınılmaz olmuştur.
Türk halkı, mevcut su kaynaklarına sahip çıkmak, suyu, verimli kullanmak ve su kaynaklarını korumak zorundadır. Çünkü su, hayattır. Su piyasa değeri olan, bir meta değil, insanlığın ve doğanın, ortak varlığı olarak kabul edilen ve tüm canlılar için, temel ve zorunlu bir ihtiyaçtır.

Sularımızı, bekleyen diğer bir tehlike de özelleştirmedir. AK Parti iktidarı, kurum/kuruluşlar, bankalar, madenler, toprak satışından sonra da akarsuları da özelleştirme kapsamına aldı. Söylentiler göre, satış kapsamında 12-13 akarsuyun, yer aldığı ve bunlardan metreküp hesabıyla yaklaşık, 3.1 milyar dolar bekleniyor. Fırat'ın sularının üzerindeki Atatürk ve Keban gibi, barajlara giden sular da, bu özelleştirme kapsamı içinde olacak. DSİ' de yapılan ön çalışmalara göre, Fırat'ın, 29 yıllık satış değerinin, 950 milyon dolar, Dicle'nin 650 milyon dolar gelir elde edilecekmiş...

Oysa Türkiye, sularına sahip çıkmak ve su kaynaklarını, ne pahasına olursa, olsun korumak zorundadır. Çünkü Türkiye ve dünyada, kuraklık ve susuzluk, en öneli sorundur. UNESCO verilerine göre, halen 26 ülkede, 300 milyon kişinin, ciddi su sıkıntısı ile karşı karşıya olduğunu bildirdi. Su, giderek stratejik bir hale geldi. Bu nedenle gelecekte su, ülkeler arası savaş nedeni olacaktır.

Eskişehir, su kaynakları açısından, zengin değildir. O nedenle de Gürleyik Çayı gibi su kaynakları korunmalı, keskinlikle de kirlenmelerine müsaade edilmelidir. Çünkü Doğa,ve su, yaşama demektir.





Haberleri