DÜNYA ÜZERİNDEN AHİRETİ HEDEFLEMEK-2
Demek ki, bize nimetlerin niye verildiğini sadece Allah biliyor. Bu nedenle de, hiç kimse, nimetleri ile şımarmasın, kibirlenmesin diye bizler ikaz ediliyor ve hiç kimsenin servetini, çocuklarını ve daha birçok nimetini sakın kıskanmayın...
Demek ki, bize nimetlerin niye verildiğini sadece Allah biliyor. Bu nedenle de, hiç kimse, nimetleri ile şımarmasın, kibirlenmesin diye bizler ikaz ediliyor ve hiç kimsenin servetini, çocuklarını ve daha birçok nimetini sakın kıskanmayın ve aşırı imrenip kendinize dert yapmayın deniyor ve tahminlerinize dayanarak yorumlar da yapmayın diye de uyarılıyoruz (Taha-131. Ayrıca inkâr edenlere, sınamak üzere verdiğimiz dünya hayatının imrendirici süsü olan imkânlardan ve çiftler halinde yarattıklarımızdan dolayı sakın gözünü dikip onlara imrenme. Çünkü Rabbinin Sana ahrette vereceği nimetler çok daha hayırlıdır ve süreklidir). Yine ahrete yansıma olabilmesi için, verilen nimetlere şükretmeyi bilmek ve bu şükrü de "Allah'ım Sana şükürler olsun" sözlerini kuru kuru tekrarlamakla değil, yarattıklarına bir şekilde katkı sağlamakla gerçekleştirilmesi de istenmektedir (Sebe-13).
Dünya nimetlerine, mala, çocuklara, dolayısıyla da dünyanın süslerinin zevklerine dalmanın, bence en büyük tehlikelerinden birisi, Münafikun-9 ncu ayette değinildiği gibi, Allah'ı unutmaktır (Münfikun-9. Ey iman edenler! Servetinizin ve çocuklarınızın peşine takılıp Kur'an'dan ve Allah'ı anmaktan uzaklaşmayın. Çünkü böyle davrananlar kesinlikle kaybedenlerden olurlar).
Yaklaşık son 20-30 yıldır dünya nimetlerine abartılı derecede yönelenlerin, dine dayandırdıkları şekilcilikleri de aşırı önemsediklerine ve Allah ile, Din ile aldatmalarına, maalesef daha fazla rastlamaya başladım. Çünkü bu insanlar, Allah'ın adını verdiği ve tek din olan İslâm'ı kullanarak, özellikle Kur'an bilgisinden yoksunluklarından dolayı, Allah ve Kur'an inananlarını kolayca kandırabilmekte ve din temelli söz ve görünümlerine dayanarak, kendilerine inandırabilmektedirler. Bu tiplere Münafikun Suresinde değinilmiş ve kullandıkları taktikleri ile özelliklerine dikkatimiz çekilmiş. Fakat, çoğumuz Kur'an'ı bilmediğimiz dilde okumayı tercih ettirildiğimiz için, bu ikazı anlamamış ve saf saf bu münafıklara kanıp durmuşuz ve halen de etrafımız bunlarla ve bunlara safça ve iyi niyetlerinden dolayı kanmakta olanlarla dolu (Münafikun-2. Ve dikkat et ki, böyleleri yeminler ederek /aşırı överek insanları aldatır ve Allah'ın bildirdiği gerçekleri öğrenmelerine de engel olurlar. Yaptıklarının ne kadar kötü bir davranış olduğunu bir bilseler!). Dünya'nın cazibesine kapılıp Allah'ı unutmanın diğer bir yönü, birlikte ahreti de unutturması olacaktır. Çünkü, Allah'ı unutmak, muhkem-kesin hükümlere uygun olumlu ameller gerçekleştirmekten, dolayısıyla da ahretten de uzaklaştıracaktır (Naziat-36-39. Amellerine karşılık azabı hak eden kimseler için, Cehennem karşılarına çıkarılacak ve ahret için olumlu amelleri bırakıp geçici süslü dünya yaşamına öncelik verenlerin gönderilecekleri yer Cehennem olacaktır).
Rahman olan Allah, bütün yarattıklarını sevgisiyle yaratmmıştır. Kadın ve erkeğe farklı, fakat birbirini tamamlayan özelikler ve karakterler verilmiş. Allah'a karşı ve Kur'an ile bildirilmiş olan muhkem-kesin hükümleri uygulamada eşit sorumlulukta oldukları belirtilmiş, hatta kadınları erkeklerin kaba davranış ve kas güçlerinden korumak üzere defalarca uyarılar da yapılmıştır. İnsanlık tarihinde ilk ve en büyük Kadın Devrimi ve toplumsal değişim Kur'an ile ve Peygamber de en büyük KADIN DEVRİMCİSİ olmuştur. Hz. Muhammed'in, tek din olduğunu açıkladığı ve İslâm adının verildiğini tebliğ ettiği Fatiha suresinden hemen sonraki 2 nci sure olan Tekviyr suresinin 8-9 nu ayetleri ile de Dünya öğrencisi Ruh'a /İns'e mahşerde ilk sorunun kadınları korumaya yönelik olduğu bildirilmiş ve beşerler /insanlar uyarılmışlardır (Tekviyr-8. Diri diri toprağa gömülen kız çocuğunu gömmüş olanlara, 9. "Hangi suçu nedeniyle öldürüldü /katledildi?" diye sorulduğunda). Buradaki ikazın, sadece kızlarını diri diri gömenlere değil, özellikle kadınları cahil bırakarak da öldürmüş olanlara, meslek eğitiminden mahrum edip, meslek edinmekten uzaklaştırmış olanlara, onları sadece cinsel bir obje olarak görenlere, haklarını gasp edenlere, küçümseyenlere ve özellikle de Bakara-222 nci ayette bir hastalık olarak tanımlanmış olan Aybaşı kanamalarını bahane ederek Namaz kılmaktan, Oruç tutmaktan, hatta Kur'an okumaktan mahrum etmiş olanlara olduğunu düşünmek gerekir. Kur'an yolu ile uyarılmış ve hata yapmamız engellenmek istenmiştir. Ancak biz insanlar /beşerler, öyle şımarık ve benciliz ki, hem Allah'ı dinlemiyor, hem de ayetlerde kullanılan bazı ifadeleri kendi menfaatimize uygun şekilde yorumluyoruz. Örneğin Nisa-34 ncü ayetteki "drubuhunne" kelimesi "kapatmak, örtmek, sonlandırmak, vurmak, bitirmek" gibi birden fazla anlamlarda olduğu halde, biz erkekler tarafından sadece "Dövme" anlamı ile sınırlı kullanılmış ve asırlardır, erkeklere kadının dövülmesi kozu verilmiştir. Demek ki, mahşerde ilk sorgulama kadınlara yapılan haksızlıklardan olacağına göre, erkeklerin kendimize çeki düzen vermemiz gerekiyor.
Allah'ın Rahim sıfatına uygun olarak, nimetlerin, iman eden ve etmeyen ayırımı yapmaksızın biz beşerlere /insanlara verildiği söylenmektedir (İsra-20. İnanan ve inanmayan herkesi, Dünyada, Rabbinin nimetlerinden yararlandırırız. Dolayısıyla Rabbinin nimetleri hiç kimse için kısıtlanmamıştır). Buradaki amacı, doğusu tam anlayamadım ama, herkesin özgür iradesine karışılmadığını ve hayr veya şer ne ise, her istediğimize cevap verilmekte olduğunu ve doğrudan hiçbir kararımıza karışılmamakta olduğunu düşünüyorum. İnşallah doğru düşüncedeyim diye temennide bulunurken, beni Hud-15-16 ncı ayetler kurtardı. Çünkü bu ayetlerde, gerçekten iman edenlerin olumlu amellerinin ancak ahrete faydası olmak üzere yansıyacağı açıklanmaktadır. (Hud-15. Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, iman eden ve etmeyen, kim dünya hayatını ve lüksünü is-terse, isteğini yerine getirir ve hiçbir azaltma yapmayız. 16. Ancak bunlardan iman etmemiş olanlar için, ahrette ateş /pişmanlık /sıkıntı olacak ve dünyada kazandıkları servetlerin ve olumlu da olsa amellerinin hepsi ahrette boşa çıkacaktır).
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi "SON DAVET KUR'AN"da bulabilirsiniz.
NOT-2: 17 Eylül Çarşamba günü saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde (Kanatlı AVM arkasında eski MİT merkezinde) Halka açık "DİN-BEYİN ve KUR'AN SOHBETİ" nin 10 ncusuna inşallah devam edeceğim.