Dünyamız ve konuşulan diller üzerine

1774 yılında doğmuş olan İtalyan papaz Joseph Caspar Mezofanti neredeyse bir tek gün içinde yabancı bir dili öğrenebiliyordu. Bir keresinde ertesi sabah asılacak iki yabancı mahkumun odalarını dinleyen Mezzofanti sabaha kadar aralarında...

1774 yılında doğmuş olan İtalyan papaz Joseph Caspar Mezofanti neredeyse bir tek gün içinde yabancı bir dili öğrenebiliyordu. Bir keresinde ertesi sabah asılacak iki yabancı mahkumun odalarını dinleyen Mezzofanti sabaha kadar aralarında konuştukları dili çözmüş ve adamlar asılmadan önce onlarla gerçek durumu konuşabilmişti. Mezzofanti öldüğü zaman aralarında Çinçe, Kıptice, Kalde dili,Gujarati, Farsça, Türkçe, Rusa, tüm Roma kökenli diller, Hinduca, İbranice, eski İngilizce, Arapça, Yunanca ve Ermenice'nin de bulunduğu 39 dili son derece akıcı biçimde konuşabiliyor ve yine aralarında Galce, Sırpça, Kürtçe ve Bulgarca'nın bulunduğu 11 dili ise iyi kötü anlayıp konuşabiliyordu. Mezzafonti ayrıca 20 kadar daha dili anlıyor, ama pek konuşamıyordu. Pek iyi konuşamadığı diller arasında bugüne kadar keşfedilen en zor diller Tibetçe, eski İzlandaca, Lapçe ve Amerika yerlilerinin Chippewa dili de vardı.
Bugün dünyada yaklaşık 1500 dil konuşulmaktadır, ancak bunların yalnızca otuzunu 10 milyondan fazla insan kullanmaktadır.
Noktalama kuralları baskı tekniklerinin gelişmeye başladığı on beşinci yüzyıla kadar ortaya çıkmamıştır. O zamandan önceki tüm yazmalarda yazılar 'böylebitişikyazılırdı'.
Eski romalı lejyonerlerin maaşları tuzla ödenirdi. 'Tuz parası' denilen bu adın Latincesi olan salarium'dan türeme 'salary' sözcüğü bugünkü İngilizce'de 'maaş' anlamında kullanılmaktadır.
Bir rakamının ardına yüz tane sıfır eklenmesiyle elde edilen googol sayısının adı ünlü Amerikalı matematikçi Edward Kasner'ın dokuz yaşındaki yeğeni tarafından konulmuştur. Bu çocukça adı duyan Kasner bunu meslektaşlarınada önermiş ve isim akademik çevrelerde kabul görmüştür.
'Başarısızlık' anlamında Türçede de kullanılan fiyasko sözcüğü Venedik cam işçiliğinden kalmadır. O dönemlerde cam şişe üfleyen bir usta eğer başarılı olamazsa yaptığı şişe ince cam işi değil de adi sofra şişesi olarak kullanılırdı ve bu sofra şişelerine de İtalyanca 'fiasco'( fiyasko) denirdi.
Türkçede kullanılan sabotaj sözcüğü Fransızcada bir tür terlik anlamına gelen sabot (sabo) sözcüğünden türemedir. Sanayi devrimi sırasında, elektrikle çalışan değirmenler Fransa'ya ilk geldiği zaman işlerinden olan köylüler bu değirmenleri kırmak için tahta terliklerini fırlatmışlar ve yaptıklarına da sabotaj denmiştir.
Günümüzde Japon imparatorunun sanlarından biri olarak kullanılan 'mikado' sözcüğü aslında imparatorun kendisini değil, sarayının kapısını simgeler. Geleneksel Japon yaşamında direkt olarak imparatordan söz etmek uygunsuz kabul edildiği için, ondan değil, sarayının kapısından söz ederdi ki, bu da yeterliydi.
İngilizceden Türkçeye de geçmiş olan ve 'kendi adına, serbest çalışmak' anlamına gelen 'freelance' sözcüğü Ivan Hoe romanının yazarı Sir Walter Scott tarafından bulunmuştur. Sözcüğün asıl anlamı 'free lance' (Serbest mızrak) demektir ki en yüksek parayı veren orduya hizmet eden paralı İngiliz askerlerini tanımlamak için uydurulmuştur.
Sinderella'nın cam ayakkabıları aslında yalnızca bir çeviri hatasıdır. Masalın sözlü kültürden yazılı kültüre geçirilmesi sırasında 'verre' (kürk) sözcüğü yanlış anlaşılmış ve 'vaire' (cam) olarak yazılmıştı. Telaffuz olarak birbirine çok benzeyen bu iki sözcük böylece bir çeviri hatasına yol açmış ve yıllardır Sinderella'nın aslında kürkten yapılma ayakkabılarını camdan olduğu sanılmıştır.
'Robot' sözcüğü ilk kez 1920 yılında çek oyunu yazarı Karel Capek'in R.U.R. adlı oyununda kullanılmıştır.
Dünyadaki birçok dilde aynı anlama gelen 'gaz' sözcüğü kimyası J.B. Van Helmont tarafından 'belli bir biçimi, düzeni olmayan' anlamında olan 'kaos' sözcüğünden türetilerek uydurulmuştur.

Haberleri