ECEVİT' İ ÖZLEMLE ANIYORUZ

5 Kasım 2006 yılında, vefat eden, Bülent Ecevit’i, özlemle anıyoruz. Kendini, Türk milletine adayan bir liderdi, Dünyada, saygın bir devlet adamı olarak yaşadı. Geride, nesillere örnek olacak manevi miras bıraktı.Mustafa Bülent...

5 Kasım 2006 yılında, vefat eden, Bülent Ecevit'i, özlemle anıyoruz. Kendini, Türk milletine adayan bir liderdi, Dünyada, saygın bir devlet adamı olarak yaşadı. Geride, nesillere örnek olacak manevi miras bıraktı.
Mustafa Bülent Ecevit, 1925 doğumlu, gazeteci, siyasetçi, şair, yazar. 5 kez Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan, Ecevit, "dürüst siyasetçi" kimliğinin yanı sıra, edebiyata düşkünlüğüyle, yazdığı kitapları ve şiirleriyle de hep göz önünde olmuştur.
1972'de, CHP Genel Başkanlığı'na seçildi. 1973'deki seçimlerde sandıktan birinci olarak çıksa da iktidara gelemedi. 1974 yılında, Milli Selamet Partisi (MSP) ile koalisyon hükümeti kurarak, başbakanlık koltuğuna oturdu. Kıbrıs Barış Harekâtı'nın kararını, koalisyon ortağı, Necmettin Erbakan ile beraber aldı. 1977 seçimlerinden, CHP birinci çıktı. Bu seçimde, CHP'nin aldığı oy yüzde 41'di.
Rahmetli ECEVİT, hayatı boyunca dürüstlük, şeffaflık ve saydamlığın, siyasete egemen olmasını ve bunu sağlayacak temel çözümün de, milletvekilliği dokunulmazlığının, bir an önce kaldırılması gerektiğini, hep vurguladı. Siyasetin, bilimin ve tekniğin, ülke sorunlarına yönelik yaklaşımlarını ve çözümlerini, topluma aktarmada, aracı olması gerektiğini söylemekle kalmadı, gereğini de yaptı.
Bülent Ecevit, hayatı boyunca kalkınmış, uygarlık düzeyine ulaşmış, yepyeni bir Türkiye düşledi. Ülkemizde, işsiz, aşsız, eğitimsiz, okulsuz, öğretmensiz, ışıksız, hastanesiz, doktorsuz, evsiz ve yolsuz, tek bir yurttaş kalması içinde gayret ve caba gösterdi
En büyük ideali, " Türkiye'yi, dünyanın en ileri ve uygar ülkesi olarak görmekti.
Rahmetli ECEVİT, laik, sosyal, üniter, hukuk devletini ve ülke bütünlüğünü savunmakla kalmadı; taraf oldu. İnsan düşüncesinin, akla, bilime ve deneye dayanması gerektiğini de hep söyledi. Akılcı ve bilimsel düşünmeyi, toplumun, her alanına, devlete ve toplum yaşamına, uygulamaya, egemen kılmaya çalıştı. Akla ve bilime aykırı olan, her şeye de karşı çıktı.
Kendine özgü, bir kişiliği vardı. Hayatı boyunca, özgürlüğün savunucusu oldu. İnsan ve toplumun, ancak özgür bir ortamda gelişebileceğine ve ilerleyeceğine inanırdı. Ona göre, özgürlük hem devlet, hem de yurttaşlar için söz konusu idi.
Artık O, meydanlarda, "Halkçı Ecevit" ve "Karaoğlan" sloganları ile alkışlanmayacak veya "Umudumuz Karaoğlan" sloganı, dağlara taşlara yazılmayacak ama geride bıraktığı, manevi mirası ile hep anılacaktır.
Çünkü O, etik ve ahlaki değerleri, ön planda tutan, Türk Siyaset hayatına, 50 yıldır damgasını vuran, bir devlet adamdır. Yaşamı boyunca, laik ve demokratik çizgisinden ve bildiği doğrulardan, asla taviz vermedi.
Ülkenin çıkarlarını, hep savundu. Bu uğurda, her türlü fedakârlığı yapmaktan da çekinmedi. Kendisi gibi, ülkesine sahip çıkanlara da saygı duydu. Ülkemizdeki, dinsel, etnik, ideolojik önyargı ve nefretle, sürekli mücadele etti.
Köylü ve işçi dostu idi. Grev ve Lokavt kanunu, onun Çalışma Bakanlığın da çıkmıştı. Köye kentleri, gündeme getirdi. Güneydoğu sorununun çözümünü, feodal yapının kalkmasında gördü. Türkçeyi, çok iyi kullanırdı. Güçlü, hitabeti vardı.
O iyi bir Atatürkçü idi. Atatürkçülüğün, Atatürk'ü aşmak olduğunu, hem bilirdi. Hem de söylerdi. Ölümüne kadar da Atatürk, onun rehberi oldu.
O, hayatı boyunca, ulusçuluktan yana taraf oldu. Milletini sevdi. Halkın ve ulusun yücelmesi, yükselmesi için çalıştı. Ulusal çıkarları, kişi, zümre, sınıf ve yabancı çıkarlarının üstünde tuttu. Halkın çıkarları ve halkın devlet yönetimine katılması, olmazları arasındaydı.
Sosyal, üniter, hukuk devletini ve ülke bütünlüğünü savunmakla kalmadı; taraf oldu. Akılcı ve bilimsel düşünmeyi, toplumun her alanına, devlete ve toplum yaşamına, uygulamaya, egemen kılmaya çalıştı. Akla ve bilime aykırı olan, her şeye de karşı çıktı.
Batı taraftarı idi. Ancak bazılarının sandığı gibi, batının uşağı ve uydusu olmadı. Bilakis iktidarda olduğu süre içinde, kişilikli dış politikalar izledi. Batlılaşmanın da, bilim ve teknik yanında akılıcı ve bilimsel düşünce, sanat, çok partili demokrasi, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü olduğunu da sıkça vurgulardı.
Hayatı boyunca, savaşa ve şiddete karşı çıktı. Barıştan ve barışçılıktan yana taraf oldu. Teröre taviz vermedi. Atatürk' ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi oldu.
Rahmetli ECEVİT, ülkemizdeki, ağa, şeyh, bey, aracı, tefeci, soyguncu, vurguncu ve sömürücü takıma, hep karşı çıktı. Ulusal gelirin, adil dağıtılarak zenginlerle, fakirlerin arasındaki uçurumun, giderilmesi için, sürekli mücadele etti.
Rahmetli Bülent ECEVİT, bu dünyada, dürüst ve sade bir yaşam sürdü. Çalmadı, çaldırmadı, yakınlarını, zengin etmedi. Dürüstlüğün de simgesi oldu.
Ruhu şad, mekânı Cennet olsun...

Haberleri