Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN; TEOG’ la ilgili, olarak, başbakan ile konuyu etraflıca görüştüğünü, uygulamaya girmesi konusunda, herhangi bir mani olmadığını, Sayın başbakanla ve bakanlarla, birlikte hemen, bu adımın atılması mümkün olduğu, belirttikten sonra,” çocuklarımız, TEOG denen, ciddi manada sıkıştıran ve paraların akıtıldığı bu süreçten, inşallah çocuklarımızı kurtarırız “ dedi.
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN’ na göre, TEOG kalkarsa, milli eğitimin kontrolü altında yapılacak imtihanlarla, öğrenciler, fen lisesine mi gidecek, düz liseden Anadolu lisesine mi gidecek, bu liseler, kendi imtihanları kendi yapacak”
Başbakan Sayın YILDIRIM ise “öğrenciler, 8. sınıfı bitirdiğinde, hangi tarafa ilgisi varsa; spor, matematik, fizik, fen ya da edebiyat oraya gidecek dedikten sonra , “... Sen de sosyal bilgilere git, "ben din alimi olacağım" diyen de imam hatip lisesine gitsin. Herkes istediği yere gidecek. “ dedi.
Ayrıca Sayın YILDIRIM’ gündeme getirdiği sistemde, öğrencileri, okul, öğretmenler, anne ve babalar yönlendirecek. Ortaokuldan sonra, gönül rızasıyla ve rahatlığıyla istedikleri, kabiliyetlerine en uygun olduğu lise kısmına devam etmeleri sağlanacaktır.
TEOG, AKP iktidarı tarafından, ne amaçla getirildi, bugünde, ne amaçla kaldırılıyor bilinmez ama gündeme getirecekleri sistem, pek çok problemi de beraberinde getirecek, Hataların bedelini ise ülkemize ve öğrencilere fatura edilecektir.
Nitekim TEOG’ ı eleştiren, Gazeteci Sayın Fatih ALTAYLI, “ Türkiye'de rezil olmadık herhangi bir kurumun kalmadığını, bundan Milli Eğitim Bakanlığı’nın da nasibini aldığını belirttikten sonra “… Devleti yıkmak kolay ama yenisini inşa etmek kolay değil. Eskiden kurulmuş devlet sayesinde, bir konfora sahibiz ama çocuklarımız bu konfora sahip olamayacak. Kurumlardaki tahribatın acısı asıl 10-15 sene sonra ortaya çıkacak. İyi bir doktor, adaletli bir mahkeme bulamayacağımız gibi, sağlıklı bir eğitim kalmayacak. Acısını çocuklarımız çekecek. Asıl mağdur onlar olacak.” diye konuşmuştu.
. çocuk ve torunlarımızın, mağdur etmemek için, eğitim sistemi, sürekli, kalıcı. olmak zorundadır. çünkü Bilim ve teknolojinin, baş döndürücü hızla ilerlediği, bir dünyada, gelişmelere, ayak uydurabilmek, maddi ve manevi doyuma ulaşabilmek, dünyaya daha geniş pencereden bakabilmek ve analitik düşünüp fikirler üretebilmek ancak eğitimle mümkündür.
Nitekim Paul Richer,”Ekmekten sonra eğitim bir ülkenin en büyük ihtiyacıdır.” demiştir.
Şu bir gerçek ki Türkiye’nin, eğitim-öğretim alanında, sürekli ve kalıcı bir sistem ve programı olmadı. Her gelen siyasi iktidar, sistem ve programları, kendi görüş ve düşüncesi doğrultusunda değiştirdi. Yani siyasi otoriteler, eğitim-öğretim çalışmalarını, YAZ-BOZ TAHTASINA çevirdiler. Fatura ise ülkemize ve geleceğimizi teslim edeceğimiz, çocuklarımıza, hatta torunlarımıza çıkartıldı.
AK partili dönemde, eğitim siteminde, sürekli değişiklik yapıldı.. Nitekim AKP iktidarının, Milli Eğitim Bakanlarından, Nabi Avcı, Antalya’da düzenlenen Türkiye özel Okullar Birliği, 14. Eğitim Sempozyum’da, gerek yaş, gerek meslek, gerek cinsiyet, gerek bilgiler itibariyle, eğitim dünyasının, tam bir yazboz tahtası olduğunu belirtmişti.
Hâlbuki eğitimi, yazboz tahtasına döndüren, AKP iktidarında, 14 yılda, 6 milli eğitim bakanı değişirken, milli eğitim bakanlarıyla birlikte, eğitim sistemi de değiştiriliyor.
Hazırlığı yapılan yeni sistemde, okula başlama yaşının, 4’e indirilerek, Osmanlı dönemindeki sübyan mektepleri sisteminin, geri getirileceği iddia ediliyor. Planlanan, yeni sisteme göre, çocukların, bu dönemdeki eğitimi, özel girişimcilere bırakılacak, eğitimi de özel girişimciler tarafından, yetiştirilecek eğitimciler verecek.
Eğitimde özel girişimciler, kimlerdir olacak bilinmez ama TBMM Eğitim Komisyonu üyesi, CHP Eskişehir Milletvekili Sayın Prof Dr USLUER, “. Bugün bazı vakıf ve dernekler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, politikasını belirler hale geldi. Eğitimin planlanması, başta TüRGEV olmak üzere, İlim Yayma Cemiyeti, öNDER, Zehra Vakfı, Ensar ve Birlik vakıflarının, güdümüne ve yönlendirmelerine bırakıldı. Bu vakıflar adeta MEB’ nin alternatif kurumlar haline geldiler.”demişti
çağımızda, bütün eğitim sistemleri, tarihsel, siyasal, toplumsal ve ekonomik etmenlerin bir ürünüdür. Ama dünyadaki eğitim sistemleri, genel çizgileriyle merkeziyetçi, ademi merkeziyete, ve karma sistemler biçiminde gruplanmış olup, Türkiye gibi, bazı ülkelerde de eğitim sistemi, sürekli değişikliğe uğramıştır.
O nedenle de yıllardır, çok partili dönemde, siyasi otoritenin, eğitimi kendi paralelinde, yönlendirme arzu ve istekleri, eğitim sistem ve programlarını, yapboz tahtasına dönüştürdü. Bu değişikliklerden, ülkemiz, veliler ve çocuklarımız, sürekli etkilendi. Başarısızlıkların da, en büyük nedeni oldu.