-“Köşeni takip ediyorum.’Ekonomi kötü. Daha da kötüye gidiyor’ diye yazıp duruyorsun. Ama gel gör ki ülke 9 gün tatil yapabiliyor. Turistik yerlerin tamamı dolup taşıyor. Tatile gidemeyenler de Eskişehir’deki mekanları dolduruyor. Bayramda şöyle bir gezdim şehri, her yer tıklım tıklımdı. Ekonomisi kötü olan ülkede bunlar olur mu?” diye bir mail atmış okurumuz.
Tespit doğru mu doğru…
Ancak…
Maili okur okumaz aklımıza şu Karadeniz fıkrası geldi:
Temel Tıp Fakültesi’nden yeni mezun olur.
Diplomayı alır almaz taze bir doktor olarak memleketi Trabzon’a, üstelik evinin olduğu mahalleye hekim olarak atanır.
Heyecanla gider evine…
Zira ilk muayene edeceği hasta çok önemlidir.
Evde heyecanla yarının olmasını ve ilk hastasını muayene edeceğini hayal ederken birden kapı çalar.
Gelen komşuları Fadime teyzedir.
-“Uşağım ne olur şu Dursun amcana bir bak. İki gündür hasta yazık” der.
İlk hastasının komşusu olmasının hayal kırıklığıyla çaresiz gider komşu evine ve başlar Dursun amca ile konuşmaya.
-Dursun amca neyin var?
-İshal oldum galiba. Motor hiç durmuyor.
Bunun üzerine sevinir Temel. Ne de olsa ilk hastası bir ilaçla tedavi edilecek bir rahatsızlık.
Ama gel gör ki, ishali kesecek olan ve çok iyi bildiği ilacın ismi bir türlü aklına gelmez…
çantasını karıştırırken bir sakinleştirici ilaç olan Xanax’ı bulur…
“nasıl olsa eve gidince ishal ilacının ismini hatırlarım” diye düşünüp, sakinleştiriciyi de Dursun Amca’ya içmesi için verip, “ben yarın yine kontrole geleceğim” diyerek evden ayrılır.
Böylece vaziyeti idare eder kendince.
Eve gelir gelmez Temel’in aklına ismini hatırlayamadığı ilacın adı gelir ama “yarın gider bakarım” diye düşünerek, tekrar komşuya gitmeye üşenir.
Yarın olduğunda doğruca gider komşu evine…
Dursun amca’nın kahvede olduğunu karısından öğrenince de kahvenin yolunu tutar.
Kahveye geldiğinde bir de bakar ki, Dursun amca masada arkadaşlarıyla oyun oynuyor…
Yanına gider, kulağına eğilir ve usulca:
“Dursun Amca nasılsın? Nasıl oldun?”
Dursun Amca cevap verir…
-“Valla uşağım. Belime kadar b.. içindeyim ama bu durumu artık pek de kafama takmıyorum”
HHH
Şimdi…
Bir yanda rakamlarla bozuk olduğu ortada olan bir ülke ekonomisi…
Diğer tarafta, son derece zengin bir ülkeymiş gibi yapılan 9 günlük tatil, artan fiyatlara rağmen tıklım tıklım dolan tatil beldeleri ve mekânlar…
Bu durumun iki açıklaması olabilir…
Ya ekonomi bizim de zannettiğimiz ve söylediğimiz gibi kötü değil…
Ya da; yukarıdaki fıkra misali artık kafamıza takmıyor ve toplum olarak “Ne olacaksa olsun!” diye düşünüyoruz…
Umarız ekonomi iyidir ve bu konuda biz yanılıyoruzdur…
Zira…
Biz haklıysak, artık o kafaya takmadığımız durumun kokusu yakında etrafa yayılmaya başlayacak sanki…
.....
Oy arttı tesellisiyle sevinen bir
AK parti var…
AK parti 2004 yılı seçimlerinde Eskişehir büyükşehir belediyesini kaybetti…
Partinin o dönem en yetkili kişileri seçimden sonra çıkıp “çok gayret etmemize ve 2002 seçimlerine oranla oyumuzu arttırmamıza rağmen büyükşehir belediyesini kazanamadık.” Dedi.
AK Parti 2009 yılı seçimlerinde, bu defa Tepebaşı belediyesiyle birlikte büyükşehir belediyesini yine kaybetti.
Partinin o dönem en yetkili kişileri seçimden sonra çıkıp “çok gayret etmemize ve 2004 seçimlerine oranla oyumuzu arttırmamıza rağmen şehir merkezinde belediyeleri kazanamadık.” Dedi.
AK Parti 2014 yılı seçimlerinde, bu kez Odunpazarı ve Tepebaşı belediyesiyle birlikte büyükşehir belediyesini yine kaybetti…
Partinin o dönem en yetkili kişileri seçimden sonra çıkıp “çok gayret etmemize ve 2009 seçimlerine oranla oyumuzu arttırmamıza rağmen şehir merkezinde belediyeleri kazanamadık.” Dedi.
AK Parti 2019 yılı seçimlerinde, yani 2 ay önce yapılan seçimlerde Eskişehir merkezinde bulunan belediyeleri yine kaybetti.
Partinin en yetkili kişileri önceki gün yapılan bayramlaşma töreninde “çok gayret etmemize ve 2014 seçimlerine oranla oyumuzu arttırmamıza rağmen belediyeleri kazanamadık” dedi.
Anlayacağınız…
Eskişehir’de 20 yıldır, çok çalışmasına rağmen bir türlü Eskişehir merkezindeki belediyeleri kazanamayan ama sırf “bir önceki seçime oranla oyumuz arttı” tesellisiyle sevinip mutlu olan bir AK parti var…
.....
Yükseldikçe çıkıyor
foyaları meydana…
Sonradan görme insanlar Maymun gibidir…
Maymun becerikliliği vardır onlarda…
Yukarıda görür insanlar onları hep.
Tırmanırken çevikliklerine hayranlık duyarsınız.
Ama doruğa çıktıklarında artık sadece ayıp yerleri görünür…
Bu tanımlama Balzac'a ait…
Hoşumuza gitti söyledikleri.
O yüzden köşemize aldık.
Bu sözü köşemize almamızın özel bir nedeni gerçekten yok.
özel birisi için gönderme falan da yapmıyoruz.
Yukarıda da söyledik.
Söz hoşumuza gitti.
çünkü…
Bu sözü doğru çıkartan pek çok olaya ve pek çok kişinin varlığına tanık olduk süreç içinde.
Eminiz bu sözleri okuyanların da aklına hemen birileri gelecektir.
Zira…
çevremizde çok sayıda sonradan görme insan var.
Becerikliler.
Son derece çevikler.
Bir anda tırmanıyorlar yukarılara.
İşte o anda çıkıyor foyaları ortaya.
.....
Halk unutmaz
Eskişehir’de Alpu’ya kurulacak Termik Santral ile ilgili tepki var.
Herkes kendince bu tepkiyi ortaya koyuyor.
Gazeteciler yazıyor, çevre dernekleri sürekli uyarıyor.
Hepsi olmasa da, Partiler, dernekler, Odalar kurulacak olan termik santrale karşı olduğunu ifade ediyor.
Aslına bakacak olursanız, hükümetin bir kararı olmasına rağmen, iktidar partisinin Eskişehir’de bulunan aktörleri de en azından kurulacak termik santrali açıktan savunmayarak üzerine düşeni yapıyor.
Bu tepkiye rağmen eğer termik santral yapımından vazgeçilmezse…
Yani…
Santral, önceden planlandığı üzere kurulup, hayata geçirilirse…
Bu halka rağmen yapılmış bir iş olacak…
Ve bu halk, kendisine rağmen yapılan hiçbir işi kolay kolay unutmaz…
.....
Biraz da gülmek lazım
Adamın biri bir sabah kalkar ve evinin çatısında bir goril görür.
Ne yapacağını bilmez ve eve girip telefonun başına geçer.
Rehberi karıştırınca bir ilan görür. "Gorilleriniz itina ile yakalanır!!! Adam telefon eder ve goril avcısı yarım saatte gelir. Araç panelvan tipinde bir kamyonettir.
İçinden orta yaşlı bir adam ve aptal bakışlı bir bulldog iner.
Adam elinde bir beyzbol sopası, bir ip merdiveni ve bir de çifte taşımaktadır. Ev sahibi sorar :
-Nasıl yakalayacaksın onu? Adam cevaplar :
-çok basit, önce merdivenle çatıya çıkacağım,
beyzbol sopasıyla gorile vurup onu çatıdan düşüreceğim.
Köpek özel eğitilmiştir, hemen gorilin bacağını ısırır ve
ben inip onu araca kapatana kadar gitmesine izin vermez.
Derken adam çifteyi ev sahibine bırakarak yukarı çıkmaya başlar. Ev sahibi :
-Peki ben bu silahla ne yapacağım? diye sorar. Adam :
-Eğer işler ters gider de goril beni çatıdan atarsa, köpeği hemen vur.