En az onlar kadar defolu aslında...

-Yaya geçidinden geçtiği sırada kendisine yol vermeyen araç sahibine kızan adam, arca bindiğinde yaya geçidinden geçenlere yol vermiyor…-Zamanından önce çöp çıkartana küfür eden adam, ilk fırsatta zamanından önce çöp...

-Yaya geçidinden geçtiği sırada kendisine yol vermeyen araç sahibine kızan adam, arca bindiğinde yaya geçidinden geçenlere yol vermiyor…
-Zamanından önce çöp çıkartana küfür eden adam, ilk fırsatta zamanından önce çöp çıkartıyor.
-Yere tüküren gördüğünde neredeyse yüzüne tükürecek kadar sinirlenen adam, lama gibi yere tükürüyor.
-Kırmızı ışıkta geçene kızıp, kırmızı ışıkta geçiyor.
-Kendine korna çalana kızıyor ama sürekli olarak gerekli gereksiz herkese korna çalıyor.
-Yasak yere park eden araç sürücülerine demediğini bırakmıyor ama kendisi hiçbir yasağı dinlemiyor.
-Tramvaya paldır küldür binenlere “Oha” diyor ama bir binişi var ki aynı tramvaya, boğa yanında küçük kalır.
-Sıradayken önüne geçene demediğini bırakmıyor ama nerede sıra görse gidip en öne girmeye çalışıyor.
-Yere çöp atana kızıyor, kendisi yere çöp atıyor.
-Eleştirmediği kimse kalmıyor kendi eleştirildiğinde deli oluyor.
-Dedikodu yapanlara tepki gösteriyor ama kendi dedikodunun dibine vuruyor.
-çalana çırpana kızıyor kendi çalıp çırpıyor
-Başkalarının karısı ve kızına demediğini bırakmıyor, kendi karısı ve kızı ile ilgili denilenler karşısında cinayet işler hale geliyor.
-Başkalarına vatan haini diyor kendisi vatan için kılını kıpırdatmıyor.
Kısacası…
Bu ülkede yaşayan büyük bir çoğunluk, başkalarına hak görmediği her şeyi kendisine hak görüyor…
Başkalarına vermediği payeyi kendisine reva görüyor.
Diğerlerinin yapmaması gereken her hareketi kendisine yakıştırıyor…
Aslında…
En az eleştirdiği, yargıladığı, küfür ettiği insanlar kadar kendisinin de defolu olduğunu bilmiyor.
Ya da bilmek istemiyor…
İşine öyle geliyor…


.....


Samimiyetsizlik işte!


Cumhuriyet Halk Partisi bir türlü iktidara gelemiyor ya…
Adeta demir attığı yüzde 20’ler civarındaki oyu bir türlü aşamıyor ya…
Bunun üzerine CHP'liler çıkıp:
-“Programsa program, Tüzük ise tüzük, Beyanname ise beyanname. Daha ne yapalım?” diyor ya…
Hatta…
-“65 yıl boyunca iktidar olamıyoruz. Biz nerde hata yapıyoruz?” sorusunun cevabını arıyor ya…
Dahası…
-“Millet bize iktidarı vermiyorsa biz bir yerlerde yanlış yapıyoruz?” diye düşünüyor ya…
Ve dahi:
-“CHP ile ilgili toplumda oluşan algıyı bir türlü kıramıyoruz” diye serzenişte bulunuluyor ya…
Aslına bakarsanız tüm bu soruların cevabı tek bir kelimede gizli….
O kelime: SAMİMİYET.
CHP'de söylenilenler ile yapılanlar arasında büyük bir samimiyet boşluğu var.
O yüzden, CHP'lilerin söyledikleri ile yaptıkları arasındaki tutarsızlığı, kamuoyuna samimiyetsizlik olarak yansıyor.
Eskişehir'den ve yaşananlar üzerinden örnek verelim…
- “Milletvekilleri kesinlikle Belediye Başkan adayı olmayacak” dedikten sonra, bir milletvekili Odunpazarı belediyesine aday yapılırsa…
- “Belediye Başkan adayı, mevcut aday adayları içinden seçilecek” deyip, dışarıdan bir aday belirlenirse…
- “Adayı anketle belirleyeceğiz” dedikten sonra, anket bile yaptırılmazsa…
- önceki kongrede çarşaf liste isteyenler, sonraki kongrede Blok liste ile kongre yaparsa.
- önceki kongrede Blok liste diye tutturanlar, sonraki kongrede çarşaf liste diye bağırırsa.
- “İktidara gelirsek eğitimi ücretsiz yapacağız” dedikten sonra, partide aday olmak isteyenlere 500 tl karşılığı zorunlu eğitim verilirse.
- Atama ile meclis üyesi olmuş biri çıkıp, partisinin milletvekiline “Sen atama ile geldin. Konuşmaya hakkın yok” eleştirisinde bulunursa.
- Sürekli ön seçim isteyip, fırsatı bulduğunda tepeden inme adaylığa balıklama atlanırsa…
- Partinin danışma toplantılarına partili oda ve dernek başkanları kasıtlı davet edilmezse…
- -Parti, parti binasından değil de, belediye binalarından yönetilirse…
- İl başkanları çıkıp, “üyelerin dörtte birine ulaşamıyorum” derse…
- özelleştirmeye karşı çıktığı için, aslında görevini yapan sendika temsilcisinden savunma istenirse.
Ve
Parti içinde demokrasi işletilemezken ülkeye demokrasi getirileceği söylenirse…
Kusura bakmayın ama insanlar da enayi değil. Sonuçta, bu yapılanlara bakıp, ortada bir tutarsızlık ve samimiyetsizlik olduğunu anlıyor.
O yüzden…
CHP iktidar olmak istiyorsa, önce söylenenler ile yapılanlar arasında var olan tutarsızlığı ortadan kaldıracak.

Zira…
Tutarsızlık samimiyetsizliği getiriyor…
O yüzden, CHP bu tutarsız haliyle insanlara çok samimi gelmiyor…
Parti, içine düştüğü tutarsızlığı bu şekilde devam ettirdiği müddetçe, samimi de gelmeyecek gibi gözüküyor…


.....


Yanlışın yaşandığı yerin önemi yoktur aslında ama…


Siyasette birilerine göre…
-Kendi partisinden ayrılıp giden hain olur…
Fakat o birilerine göre…
Aynı durum başka partide yaşanmışsa, bu kez kahraman oluverir…
-Kendi partisinden istifa edip giden kesinlikle menfaatçidir.
Fakat o birilerine göre…
Aynı durum başka partide yaşandıysa, istifa eden onurlu bir iş yapmıştır.
-Kendi partisinde, partiden istifa edip başka partiye giden, zaten kötü insandır…
Fakat o birilerine göre…
Aynı durum başka partide yaşandıysa, iyi insan oluverir…
-Kendi partisinde, partisinin adayına isyan eden ihanet içindedir…
Fakat o birilerine göre…
Aynı durum başka partide yaşandıysa, partisinin adayına isyan eden doğruyu yapmış insandır…

-Kendi partisinde, partisine oy vermeyeceğini söyleyen nankördür…

Fakat o birilerine göre…
Aynı durum başka partide yaşanıyorsa, partisine oy vermeyeceğini söyleyen cesaret sahibi ve gerçeği gören  insandır.
-Kendi partisinde, partisini eleştiren kesinlikle cebini düşünüyordur…

Fakat o birilerine göre…
Aynı durum başka partide yaşanıyorsa, partisini eleştiren adam kesinlikle ülkeyi düşünüyordur.
Hâlbuki…
Kendi partisinde yaşanan yanlış ile başka partide yaşanan yanlış arasında hiçbir fark yoktur aslında…
Yanlış, nerede yapılırsa yapılsın neticede yanlıştır.
Ama yok…
Nedense…
Siyasette insanlar, kendi partisinde yaşananlarla, diğer partilerde yaşananların aynı olduğunu bile bile farklı bir tutum içinde olur.
Hiçbir siyasetçi oturup;
-"Yahu, bizim partiden istifa edip giden adama hain damgası vurduk. Başka partiden istifa edip de bize gelen adamı nasıl kahraman ilan ediyoruz? Hâlbuki ikisi de aynı şey" diye düşünmez.
Gidene" kötü", gelene" iyi" diyerek, kendisiyle çelişme pahasına bu davranışı sürdürür.
İşte bu yüzden, aynı yanlışın nerede yapılırsa yapılsın "yanlış" olduğu gerçeği bir türlü kabullenilmez.
Aslında bu durum, siyasetin geldiği en son noktadır.

O nokta da…
Siyasette ne Şiraze ne de Şakül kalmadığının açıkça göstergesidir.


.....


 


Biraz da gülmek lazım


Birkaç Fransız kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar:
-Gütenberg kim? Biliyor musunuz?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Gütenberg'in basım makinesini bulan kişi olduğunu bilecektiniz....
Ya Panmentier'i?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Panmentier'in patatesi bulan kişi olduğunu bilecektiniz.Eğer gece kurslarına gitmezseniz yaşam boyunca....
İşte o zaman, aralarında lehimci olanı öfkelenip patlar :
-Oldu, anlaştık! Gütenberg'i, Panmentier'i bilmiyoruz. Sen Obarana kim biliyor musun?
-Hayır!
-Peki öyle ise öğren! Obarana, sen gece kurslarına gittiğinde evine giren herifin adıdır.

Haberleri