En güzel cemaat cami cemaatidir...

Din alimi falan değiliz ama...Bize göre en güzel cemaat cami cemaatidir.Çünkü..."Amin" denildikten sonra herkes işine bakar.Himmetle, soru çalmayla, kamuya adam yerleştirmeyle, darbeyle falan uğraşmaz camii cemaati.İslam’ın şartlarını...

Din alimi falan değiliz ama...
Bize göre en güzel cemaat cami cemaatidir.
Çünkü...
"Amin" denildikten sonra herkes işine bakar.
Himmetle, soru çalmayla, kamuya adam yerleştirmeyle, darbeyle falan uğraşmaz camii cemaati.
İslam'ın şartlarını yerine getirmek, iyi bir Müslüman olmak ve yaratanı olan Allah'a ve onun elçisi olan Peygamberine hizmet etmekten başka bir şey yoktur kafalarının arkasında.
O yüzden en güzel cemaattir cami cemaati.
Dahası...
Böylesine güzel bir cemaat varken diğer cemaatlere çok da gerek olduğunu zannetmiyoruz.
Düşünsenize?
Hz Muhammed son peygamberdi.
Yüce Allah ile kulları arasında aracılık yapan mükemmel bir elçiydi.
Kutsal görevini fazlasıyla yerine getirdi.
Görevini tamamlayınca da yaratanın katına yükseldi.
O mübarek seçilmiş insan bile alemleri yaratan yüce Allah ile kul arasına girmedi.

Hal böyleyken, kendine kendince görev biçen, adı İmam, alim, evliya, şıh, şeyh adı her neyse, yüce Allah'ın kitabı ve onun elçisinin söyledikleri ve davranışları ortadayken çıkıp üzerine vazife olmayan işleri, üzerlerine vazifeymiş gibi bir konum yaratıyor.
İnanç Allah ile kul arasındadır.
Allah ile kul arasında kendini bir yerlere koyma çabasında olanlar, rol kapmak isteyip kendilerine statü yaratma çabası içinde olanların, rantiyeci ve sahtekâr olarak algılanması doğal değil mi?
Yazıyı, 15 Temmuz darbe kalkışmasının birkaç gün sonrasında kaleme almıştık.
Amacımız, devletin tüm kademelerini ele geçiren bir cemaate açıkça yol verilmesinin, ülkeyi uçurumun kenarına nasıl getirdiğini anlatmaktı.
Diğer bir amacımız da yine, ülkeyi yönetenlerin bundan sonra benzeri cemaatlere aynı şekilde iltimas geçmesinin, Türkiye'yi aynı uçurumun kenarına getireceği gerçeğini gösterebilmekti.
Şu sıralar sanki 15 Temmuz darbe kalkışması olmamış gibi, ülke uçurumun kenarından dönmemiş gibi, adeta yol verilip, yaptıklarına göz yumulan cemaatin Türkiye'nin başına ne işler açtığı unutulmuş gibi, başka cemaatler konuşulmaya başlandı.
Süleymancıların yurtları, Menzilcilerin Sağlık Bakanlığını ele geçirmeleri gibi...

Ne diyelim?
Umarız devleti yönetenler de artık "En iyi cemaat cami cemaatidir" demeye başlar.
Aksi takdirde, bu ülke bu cemaatler yüzünden daha çok uçurum kenarlarında dolaşır.
.....
Sağlık çalışanının hakkı ödenir mi?
Gecenin bir yarısı rahatsızlanıyorsunuz...
Ya da bir kaza geliyor başınıza...
Bir yakınınız fenalık geçiriyor örneğin.
İşte o gecenin bir yarısı arıyorsunuz sağlık kuruluşunu.
Gelip alıyorlar sizi evden.
İlk müdahalenizi yapıyorlar orada.
Olmadı, koyuyorlar sizi sedyeye.
Apartmanın 7 nci katından merdivenle indiriyorlar.
Ambulansa bindirip götürüyorlar hastaneye.
Yol boyunca müdahaleleri devam ediyor.
Sonra teslim ediyorlar Hastanelerin acil servislerine sizi.
Hem de gecenin o saatinde.
Doktorlar, hemşireler, sağlık görevlileri başınızda seferber oluyor.
Herkesin derin bir uykuda olduğu gecenin o saatinde, o insanlar, o sağlık görevlileri sizin yaranıza çare bulmak, sizi acılarınızdan kurtarmak, sizi hayata döndürmek için ayakta dört dönüyor.
Gecenin o saatinde bir yandan sizi teselli etmeye çalışıyor.
Saatlerce ayakta olmanın verdiği yorgunluk yetmiyormuş gibi bir de sizin moralinizi dik tutmaya çalışıyor.
Hem de gecenin o saatinde.
İşte!
Tam da o saatte, bir yakınımızın rahatsızlanması üzerine gittik bir hastanenin acil servisine.
Gece sessizliğinin şehrin üzerine çöktüğü, cedde ve sokaklarda bir tek aracın bile olmadığı, insanların neredeyse tamamının en derin uykusunda olduğu bir saatti acil servise vardığımız saat.
Servise gelen insanların derdine derman olma çabalarını gecenin o saatinde görünce ister istemez yazma mecburiyetinde hissettik kendimizi.
Birileri "yapacaklar tabii. Maaşlarını tıkır tıkır alıyorlar" diye düşünebilir.
Başka birileri "Maaşlarını benim vergilerimden alıyorlar. Bal gibi de hizmet edecekler" diye de düşünebilir.
Hatta...
Birileri "Ne yapıyorlar ki?" diye yaptıkları işi de küçümseyebilir.
Kim ne düşünürse düşünsün bu düşünceler o sağlık çalışanlarının kutsal bir görev yaptığı gerçeğini değiştirmez.
Bunu anlamayanlar bir gün mutlaka anlayacak, biz ve bizim gibi sağlıkta çalışanların haklarının ödenemeyeceği gerçeğini kavrayacaktır.
İşte o gün ise, hiç temenni etmiyoruz ama o insanların o acil servislere gittiği ya da götürüldüğü gün olacaktır.
Hiç şüpheniz olmasın...
.....
Beni Facebook'tan silemezsin!
Dün sosyal medya üzerinde bir video dolaşıma girdi.
Tanıdık pek çok isim bu videoyu sayfalarında paylaşmaya başladılar.
"Kamu Spotu" formatında, espri amaçlı çekilmiş ve sayfalarındaki arkadaşlarını silenlerle dalga geçmek için yapılmış söz konusu video'da iki kişi, "Beni Facebook'tan silemezsin" diye tepki gösteriyordu.
Önce ne anlama geldiğini anlayamadık videonun ne amaçla paylaşıldığını.
Ardından...
Söz konusu video'yu sayfalarında paylaşanların tamamının CHP'li olduğunu birleştirince çıkarttık meseleyi.
CHP İl Başkanı Sinan Özkar, Eskişehir'de gündem olan sosyal medya paylaşımı sonrasında, temizliğe kalkışmış.
Yanlış anlamayın sakın... Yaptığı temizlik partide falan değil.
Sosyal medya hesabında bulunan kişilerin bir bölümünü arkadaşlıktan silerek yapmış bu temizliği.
Aralarında CHP İlçe başkanları ve tanınmış CHP'lilerin de bulunduğu bir grup insanı, kendisine ait sosyal medya hesabındaki arkadaşlıktan çıkartmış.
Bunun üzerine...
Sinan Özkar'ın arkadaşlıktan silip çıkarttığı CHP'liler de, sosyal medya'da "beni Facebook'tan silemezsin!" temalı video'yu paylaşmaya başlamışlar.
Not-Bu arada Sinan Özkar sosyal medya hesabından bizi de silip, arkadaşlıktan çıkartmış!
.....
Biraz da gülmek lazım
Adam, avlanmanın son derece yasak olduğu, yakalanınca çok yüklü para
cezalarının kesin uygulandığı milli parkta, göl kenarında, kucağında kocaman bir balık ile parkın polis müdürüne yakalanmış..
"Avlanma izniniz var mı?.." diye sormuş, polis müdürü..
"Yok.." demiş adam, "Gerek de yok çünkü bu balığı ben evimde besliyorum.
Her gün buraya gelip gölde bir müddet yüzdürüyorum, ıslık çalıyorum dönüp geliyor, alıp eve götürüyorum.."
"Tamamen palavra..!" demiş polis müdürü, "Balıklar bu dediğinizi yapamaz.." "İnanın bu gerçek efendim.. İsterseniz göstereyim.."
"Tamam.. Görelim bakalım.."
Adam balığı gölün derin sularına bırakmış, aradan birkaç dakika geçmiş, polis müdürü adama dönüp "Evet?" demiş
"Evet ne?"
"Ne zaman geri çağıracaksın?"
"Neyi?"
"Balığı.."
"Hangi balığı?.."

Haberleri