Ermenistan'da, iktidardaki koalisyon hükümetinde yer alan partiler, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin, parlamentonun gündeminden çıkarılması ve askıya alınması ve Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesini öngören protokollerin parlamentodaki onay sürecini de dondurmayı kararlaştırdı.
Hülasa demokratik açılımı gibi, Ermeni açılımı da başka bahara kaldı.
Bugün de Ermeniler, "Sözde Soykırım" ı, bahane ederek, Ermenistan ve dünyanın çeşitli yerlerinde, gösteri yapacaklar. Ermeni tehciri, yıldönümü olan 24 Nisan'da, 67 sanal aydının! çağrısıyla, İstanbul'da Taksim Meydanı'nda sözde soykırım da ölenler için, mumlar yakılarak anılacak. Bu tören, Ermeni açılımına zemin veya kamuoyu oluşturmak için mi müsaade edildi bilinmez ama bu Ermenilere destek ve Türk milletine, ihanetten başka bir şey değildir.
Aslında 24 Nisan' ın, sözde soykırımla hiçbir alakası yoktur. Çünkü 17 Nisan 1915'de başlayan Ermeni isyanı, bütün vilayeti sarmış Bunun üzerine Ermeni komiteleri, 24 Nisan 1915 tarihinde kapatılarak, yöneticilerinden 2345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmıştır. Dışarıdaki Ermenilerin, her yıl "Ermeni soykırımının yıldönümü" diye andıkları 24 Nisan, işte bu 2345 komiteci hainin tutuklandığı tarihtir. Tehcirle alakalı değildir.
Hal böyle iken Türkiye' nin, Ermeni tezlerine karşı sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı bir stratejisi yok. Durum bu olunca da Ermeni tezleri, sürekli uluslararası alanda kabul gördü. Oysa muhataba Ermenilerin iddialarını geçersiz kılacak çalışma içinde olunsa, ciddi yayın yapılsa ve bu iş için yeterli kaynak ayırabilsek veya Ermenilere eşdeğere propaganda mekanizması oluşturabilse, bugünkü tablo meydana gelmezdi.
Türkiye'de, Atatürk'ten sonra gelen tüm siyasi iktidarlar, ülke sorunları, özellikle de uluslararası sorunlarda, kişilikli bir politika izlemedi. Aldıkları kararlar ya unutuldu ya da gündemden kalktı. Bu kararsızlık, Türkiye' nin uluslararası alandaki sorunlarının önünde en büyük engel teşkil etti. Türk hükümetlerinin, sorunlar karşısındaki en sert tavrı bile, dikkate alınmadı.
Nitekim Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili tasarı, ABD Kongresi'nin alt kanadı Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde, kabul edilmesinden önce, bir gazeteye açıklama yapan, California 27'nci bölgeden milletvekili Demokrat Brad Sherman da, " ANKARA'NIN, BİRKAÇ GÜN KIZGINLIĞINI İFADE EDECEĞİNİ, SONRA KIZGINLIĞININ BİTECEĞİNİ " savundu.
Ermenistan Cumhurbaşkanı da Amerikan Kongresi'ne, " SİZ MERAK ETMEYİN TÜRKİYE' NİN MİSİLLEMESİ ÖNEMLİ DEĞİL. LAFTA KALIR. FRANSA'YI BOYKOT ETMİŞLERDİ, BİR YIL İÇİNDE FRANSA İLE TİCARET HAÇMİ ARTTI " diye mesaj gönderiyor.
Gerçekte de Türkiye'deki siyasi otorite, batı ülkelerine karşı pek çok müeyyide uygulamaya kalktı ama bir müddet sonra ya unutuldu, ya da sözde kaldı. Bu durum Türkiye'yi, uluslararası ilişkilerde, çok zor durumda bıraktı. Misilleme tehditleri de dikkate alınmadı.
Diğer yandan Erivan'da yapılan törende, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, 1915 olaylarıyla ilgili iddiaların uluslararası platformlarda tanınması ve bu olayların kınanması konusunun, ülkesinin dış politika gündeminin ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi. Daha ileri giderek, "Ermenistan, tarihi adaletin yerini bulması yönündeki çabalarını ikiye katlamalı" sözleri, Ermenilerin genç kuşaklara, kin-nefret aşılamaya devam edeceklerinin de bir göstergesi idi.
Ermenilerin, düşleri bellidir. Sözde iddialarını, tüm dünyaya "tanıtmak", Türkiye'yi bu temelsiz iddiaları "tanımak" zorunda bırakmak, Türkiye'den "tazminat" ve "toprak" alarak, "Büyük Ermenistan" rüyasını gerçekleştirmektir. Hedef bu olunca da Erivan hükümeti ve Diaspora, hedeflerinden vazgeçerler mi?
Ermenistan, sözde soykırım iddiaları ile hayal ettiği hedeflere ulaşmak istiyor. Bunu da varlıklarının sebebi olarak görüyorlar. Nitekim Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK, soykırım iddialarının, uydurma birer yalan olduğunu ifade ederek, "Bu iddialar Ermenilerin varlık sebebidir. Yoksa Ermeniler ayakta kalamaz. Türkiye üzerindeki baskıları arttırmak için, bir siyaset aracı olarak kullanılmaktadır" demişti.
Ermenistan, Türkiye ile olan ilişkilerinde, KARABAĞ' ın koşul olmaktan çıkartılmasına istemektedir. Bu öneri, Ankara-Erivan ilişkilerindeki tıkanıklığı KARABAĞ' a indirgemektedir. Türkiye, KARABAĞ' dan vazgeçer veya sınırı açarsa, Türkiye ve Ermenistan arasındaki sorunlu ilişkisinin faturası, Azerbaycan'a çıkartılacaktır. Bu durum, "İKİ DEVLET, BİR MİLLET" diyen Azerbaycan'a ihanet değil de nedir?
ERMENİ AÇILIMI BAŞKA BAHARA
Ermenistan’da, iktidardaki koalisyon hükümetinde yer alan partiler, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin, parlamentonun gündeminden çıkarılması ve askıya alınması ve Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesini...