EŞEKTEN ÖĞRENECEĞİMİZ DERS

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği kuyuya düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer diye sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı, belki de üzerine toprak dökülmüştü....

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği kuyuya düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer diye sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı, belki de üzerine toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, ot yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm!

Hayvancık saatlerce acı içinde kıvranmış, bağırmış kendi kendine , kendi dilinde. Sesini duyan sahibi gelip bakmış ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde öylece melül mahzun mahzun bakınıyormuş. Üstelik yaralanmış.

Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırmış. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kalmış. Sonunda karar verilmiş, kurtarmak hem çok güç hem de onca uğraşıya değmezmiş. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle başlamışlar etraftan kuyunun içine toprak atmaya... Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları her seferinde silkinerek dibe döke döke ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseliyormuş. Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış. Köylüler ağzı açık öylece baka bakakalmışlar!

Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.

Haberleri