ESES'İN YERE DÜŞEN MARKA DEĞERİ VE KURUMSAL YAPISINI AYAĞA KALDIRACAK BİRİSİ VAR MI?

  Nasrettin Hoca çarşıda dolaşırken;“Şu dükkândan bir çift ayakkabı alayım” diyerek içeri girer. Güzel bir çift ayakkabı beğenir. Dükkân sahibi tam da ayakkabıyı sararken fikrini değiştirir.Hoca: “Aslında ayakkabılarım...

 


 


Nasrettin Hoca çarşıda dolaşırken;


“Şu dükkândan bir çift ayakkabı alayım” diyerek içeri girer.
Güzel bir çift ayakkabı beğenir.
Dükkân sahibi tam da ayakkabıyı sararken fikrini değiştirir.


Hoca: “Aslında ayakkabılarım o kadar da eskimedi.
En İyisi ben ayakkabı değil, bir gömlek alayım.


Haydi, sen bana güzel bir gömlek ver” der.
Dükkân sahibinden gömleği alan Hoca,
“Ben artık gideyim” der.


“Haydi hoşça kal” diyerek gidecekken dükkan sahibi,
“Hocam dur, gömleğin parasını vermedin” diyerek onu durdurur.
Hoca anlamamış gibi yapar.


“İyi ama ayakkabı yerine gömleği aldım ya!” deyince adam şaşkın şaşkın,
“Ama ayakkabının parasını da vermemiştin ki!” der.
Hoca güler.


“Ne garip adamsın. Yahu almadığım ayakkabının parasını niye vereyim?”


+++


Eskişehirspor yönetimlerinde son yıllarda da hep bu fıkra misali işler oluyor.


Yani fıkra gibi olaylarla karşılaşıyoruz.


“Biz borcun büyüklüğünün farkındayız” diyerek göreve gelenler ertesi gün basın karşısına çıkıyor.


“Borcu biliyordukta, bu kadar olduğunu bilmiyorduk” der.


Ancak;


Borçlar kapıya dayanmıştır bir kere.


Eski oyuncular bir bir dosyaları gönderdirler yönetime.


Tüm şehir, yönetimi talip olarak alan ekibe gözünü diker.


“Alacaklılar bir an önce halledilsin, transfer yapalım” diye bekler.


Ancak yönetimden gelen yanıt bellidir;


“Bizim almadığımız oyununun parasını neden ödeyelim?”


Ardından da zaten bilindik cümleler hep başlar.


“Eski yönetimler şöyle harcamış, böyle savurmuş, borçlanmış” falan filan.


+++


Şu an görevi başında olan yönetim ise artık fıkraları bile geçmiş durumda.


“Bizim yapmadığımız borçlar” diyerek görevine başlayan yönetim;


Bu bahaneyi öne süren diğer yönetimlerin yaptıklarını bile yapamadı.


Alacakları öteleyemedi.


Transfer tahtasını açamadı.


Borçlularla anlaşamadı.


Her gün bir icra memurunun tesislere gelmesine engel olamadı.


Hepsini geçtik…


Takımın gittiği deplasmanda kaldığı otelin parasını bile ödeyemedi.


+++


Ancak!


Eski başkan Sinan özeçoğlu, “fıkradaki gibi davranmadı”


“Takımı otele ben göndermedim ki!” demedi.


Otelde mahsur kalan takımı hemen ödeme yaparak kurtardı.


Eskişehirspor, Hatay maçını özeçoğlu’nun bu girişimi ile oynadı...


+++


Söyleyeceğim şu;


Kongreye birkaç gün kaldı.


Eskişehirspor’un hali ise ortada…


“Bu duruma düşülmesinde kimlerin payı varsa…” diye başlayacak cümleler kurmaya hiç gerek yok.


Bunun ne zamanı, ne de konuşulacak vakti.


Bu yüzden, önümüzdeki genel kurula aday olacak varsa, son dönemlerdeki yönetimler gibi bahane bulmadan göreve gelmeli.


“Sanki borçların hepsini ödemeye taliplermiş de, borç beklenenden çok çıkmış” ayaklarına yatmamalı.


Hepimiz biliyoruz ki;


“Zaten kulübün borçları ödenebilirlikten çoktan çıkmış durumda”


Bu yüzden;


“Borçları öteleme imkanına sahip, transfer tahtası için imza toplama kabiliyeti olan;


Şehrin dinamiklerini harekete geçirecek kadar güven veren;


Herkesin kendi işine bakmasını sağlayacak, kulüp içine disiplin getirecek;


Taraftarın taraftarlığını, yöneticinin yöneticiliğini, teknik heyetin kendi işini yapmasını sağlayacak;


Kısaca;


Kulübü yeniden eski saygın ve kurumsal yapısına bürüyecek birileri olmalı.


Sportif başarı mı?


“Şu şartlarda o başarıyı zaten kimse beklemiyor.


“Sezonu kümle düşmeden geçirmek için yapılacak ne varsa yapılsın, olmuyorsa da olmuyordur” psikolojisindeyiz zaten hepimiz.


Ancak yere düşen, düşürülen marka değerimizi, kurumsal yapımızı en azından ayağa kaldıracak başkan ve yöneticiler istiyoruz.


Koskoca şehirde bunu yapacak birileri de illa ki vardır.


Yoksa da bu şehrin kendi ayıbıdır…


Nokta.


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 

Haberleri