ESKİŞEHİR, AB HİBE FONLARINDAN İSTİFADE ETMELİDİR

Pazar Günü Sivrihisar'da, "Sivrihisar Sosyal Kültür ve Dayanışma Derneği, Sivrihisar Belediyesi ile Tarımsal Kalkınma Vakfı' nın, AB hibe fonları ile ilgili bir toplantısı vardı.
Vakıf Başkanı Sayın Yaşar Dost Bil, AB fonları ile ilgili çok yararlı bilgiler verdi. Türkiye'nin bu fonlardan yeteri kadar yararlanmadığını da sık sık vurguladıktan sonra, " Türkiye, Avrupa Birliği Çevre fonundan ancak %5' i kadar istifade edebiliyor. Bütün fonlardan altığı pay ise Türkiye' nin fonlar için verdiği paranın ancak %25' i kadardır. Türkiye fonlara verdiği parayı bile kullanmadığı gibi, bu paradan diğer ülkeler istifade etmektedir. Ülkemizin, AB Fonlarında daha çok istifade edebilmesi veya projelerin kabulü için, eğitim ağırlıklı projelere öncelik tanınmalıdır" dedi.
Şu bir gerçek ki Avrupa Birliği fonları, Avrupa Birliği'nin, Türkiye için ayırdığı "katılım öncesi mali yardımlar" ile Türkiye'nin yıllık aidat ödeyerek katıldığı Avrupa Topluluğu Programlarından, Türkiye beklenen boyutta yararlanmamaktadır.
Sivrihisar' daki toplantıda, anlatılanlar değerlendirildiğinde, Eskişehir'deki sivil toplum örgütleri, belediyeler, vakıf, sendika ve üniversitelerimizin, AB fonlarından yeteri kadar ilgi göstermediklerini gördük. Oysa Eskişehir'deki pek çok sorun, AB' nin hibe fonları ile pek ala çözülebilir.
Avrupa Birliği fonlarından yararlanmanın temel koşulu, projenin dernek, vakıf, sendika, üniversite ve belediyeler gibi, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar tarafından sunulmasıdır.
Ayrıca Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde, birliğe üye ve aday ülkeleri destekleyen pek çok fon, ülkemizin kullanımına açılmış durumda. Özellikle de son yıllarda, hibe programları da devreye girmiştir.
Aday ülke statüsündeki Türkiye'nin, kullanımına açılmış olan 300 ün üzerinde AB hibe programı mevcut. Eskişehir'de hazırlanacak projelerle, milyonlarca euroluk hibe alabilmeniz mümkündür.
Hazırlanacak teklif projeler, hibe almasında önemli bir aşamadır.
Eskişehir' deki sivil toplum örgütleri, vakıf, belediyeler ve üniversiteler gibi kâr amacı gütmeyen kuruluşların, AB fonlarından istifade edebilmesi için mutlaka çeşitli etkinlik ve faaliyetlerle bilgilendirilmeleri şattır. Bu alanda üniversiteler, özellikle de sivil toplum örgütlerine, ciddi görevler düşmektedir.
Aslına vilayetin bünyesinde, fonlarla ilgili bir büro kurulabilir ve tüm çalışmalar buradan yönetilebilir veya fonlardan istifade etmek isteyen kesimlere, bu büro rehberlik edebilir.
AB'den fon almak çok meşakkatli bir iştir. En ufak bir nokta eksik olursa, bir daha hiç fon alamıyorsunuz, ceza ödüyorsunuz; yani çok riskli bir iş. Tamamen kayıt içi olacak, tamamen verilen zaman çizelgesine uyulacak. Projeyi ilk gün verdiğiniz bitiş tarihi ile bitmesini bekliyorlar. Bu durum da bir insan kaynakları ihtiyacı doğuruyor, çünkü Türkiye'de AB konusunda ve standardında, proje yazabilen insan yok.
Ancak Türkiye'de halkla ilişkiler şirketleri, AB danışmanlığı vermeye başladı. Bu alanda Türkiye'de 3 tane AB konusunda uzmanlaşmış firma olduğu söyleniyor. Oysa şu anda 100'den fazla şirket var. Dolayısıyla deneyim çok önemli hale geldi ve bu konuda o kadar büyük bir eksiklik var ki, firmalar fonlar hakkında bildikleri bir iki şeyi bile satabilir hale geldiler. Bir projeyi yazmak 1000-5000 Euro arasında, insanlar da bu parayı vermek istiyorlar ama proje yazacak kimse bulamıyorlar. Yani proje yazmayı bilen kişilere, büyük bir ihtiyaç var.
Oysa üniversitelerin, ilgili bölümleri bu görevi üstlenebilir veya bu alanda teknik elaman yetiştirebilir. Veya KOBİ' ler, Sivil toplum örgütlerine, vakıf, sendika ve belediyelere, bu alanda seminerler verilerek, proje yapacak imkan ve olanaklar sağlanabilir.
Diğer yandan AB fonlarından istifade etmek için, yapılan projelerde, "Toplum Katılımı " ve "Ortak Akıl" gibi kavramlarda çok önemlidir. Hatta projelerin kabulünde, öncelik nedenidir.
Eskişehir' deki sivil toplum örgütleri, vakıf, sendika, belediyeler ve KOBİ' ler, eğitim ağırlıklı projelerle, AB fonlarından istifade etmelidir. Çünkü AB'nin, üye olmaya aday ülkelerden, fonlar konusundaki istekleri, AB'nin temposuna ayak uydurabilecek büyümeyi ve fon kullanımını, gerektiren gelişmeleri kaydetmeleridir. Bu da projelerle mümkündür.