Eskişehir için hazırlanan raporda neler var?

Zamanın birinde, birileri Eskişehir'e gelerek bir araştırma yapmış.
Yaptıkları araştırmanın sonuçlarını da rapor haline getirip, Ak Parti Genel merkezine teslim etmiş.
Hakkında rapor hazırladıkları araştırma mahalli seçimlere yönelik.
Daha doğrusu...
-"Ak parti Eskişehir'de mahalli seçimleri nasıl kazanır" ın olabilirliğini içeriyor.
Şunlar söylenmiş hazırlanan raporda.
-Şu anda Eskişehirliler, şehirleri ile ilgili gurur duyulacak ne varsa bunun müellifinin Büyükerşen olduğunu düşünüyor. Gerçeğin ne olduğunun pek bir önemi yok. Bu algı siyasi tutumu belirlemekte gerçeğin çok önüne geçmiş durumda.
Sadece bu da değil raporda yazılanlar.
-Büyükerşen'e olan ilginin yanı sıra, 14 yıldır görevde olmasından kaynaklanan bir öfke de yok değil. Ancak Büyükerşen'e yönelik her saldırı, arkasında gevşemeye başlamış desteği yeniden canlandıracaktır.
Devam ediyor rapor...
-Eskişehir'de yaşayanlara, şehirlerinin son derece kıymetli bir kent olduğu hem söylenilmeli hem de bu hissettirilmelidir. Eskişehirli şehri ile gurur duymak istiyor. Bu gururu pekiştirecek icraatlar ve vaatlerde bulunulmalıdır. Eğer icraatlar ve vaatler şehrin var olan duygularına hitap etmeyecekse Eskişehirlilerin nazarında hiçbir etki yaratmayacaktır.
Dahası da var raporda...
-Eskişehir'de hiç kimse kendi kulvarında Büyükerşen'i geçemez. Bunun için kesinlikle kulvarı değiştirmek gerekiyor.
Rapor çok detaylı tutulmuş vaziyette.
Örneğin: Ak parti politikalarının Eskişehir'de, şehrin genel dokusu ve hassasiyetlerini dikkate almayan bir yapıda olduğu, yerli bir yapısı bulunmadığı, partinin merkez sağ seçmeninden çok Milli görüş çizgisi üzerinden gittiği gibi saptamalar yer almış.
Sonuç olarak da...
Şehre yapılacak hizmetlerin kesinlikle şehrin ihtiyaç ve hassasiyetlerinin gözetilerek yapılması salık verilmiş raporda...
Ve...
2014 seçimlerinde,Eskişehir'deki tüm belediye Başkanlıklarının kazınılmasının imkansız olmadığı belirtilirken "süreç içinde doğru ve gerçekçi bir strateji izlenilmesi kaydıyla" diye de not düşülmüş.
Bu elbette Ak partinin Eskişehir için yaptırdığı belki de yüzlerce araştırma ve o araştırmaların sonucu olan raporlardan sadece birisi.
Raporu okuyunca ister istemez şunu düşündük...
-"Acaba Ak parti Eskişehir'de doğru ve gerçekçi bir strateji izleyebildi mi?"
Acaba...
-"Ak Parti, şehre yaptığı hizmetler bazında şehrin genel dokusuna hitap edip, hassasiyetleri gözetebildi mi?"
Bu soruların cevabını görebilmek için mahalli seçimlerin sonucunu beklemekten başka çaremiz yok gibi...
.......

42 yıllık ayıp...
Dün, hemen hemen tüm gazetelerde ilginç bir haber vardı.
Ak parti Milletvekili Salih Koca Alpu'ya bağlı Dere köyünü ziyaret etmiş.
Daha doğrusu...
Dere köyde düzenlenen "Gönül Kardeşlik Köprüsü İftar yemeğine katılmış.
Haberde yer alan ifadelere göre Alpu'nun Dere köyü 42 yıldır ilk kez bir Milletvekili ağırlamış.
Yani...
Salih koca 42 yıl sonra Alpu'nun Dere köyüne giden ilk milletvekili olmuş.
Bunun doğru olup olmadığını elbette sorgulamıyoruz.
42 yıldır Milletvekili gelmediğini orada yaşayan köylülerden iyi kim bilebilir ki...
Bize ilginç gelen, Eskişehir içinde yer alan bir köye 42 yıldır hiçbir Milletvekilinin uğramamış olması.
Düşünsenize tamı tamına 42 yıl ve bu 42 yıl boyunca Eskişehir'de yüzün üzerinde isim Milletvekilliği yapmış ve Dere köyüne hiçbiri uğramamış.
Tabii bu 42 yılın 30 yılı başka partilerin iktidar dönemi.
12 yılı ise Ak parti iktidarının yaşandığı süreç.
Salih Koca'nın seçim öncesi çalışmalarına şahit olmuş biri olarak çalışma yöntemini iyi biliriz.
Eskişehir'in bir ucunda ki on hanelik köye bile gittiğine şahit olmuşluğumuz vardır.
O yüzden, her ne kadar ilginç gelse de yadırgamadık haberi.
Ancak şunu da söylemeden edemeyeceğiz...
Salih Koca, 42 yıldır gidilmeyen Dere köyüne giderek bir anlamda kendi partisinin 12 yıl boyunca Eskişehir'de Milletvekilliğini yapanların da ayıbını kapatmış.

.......

Eğitim mi önemli
karakter mi?
Eğitim elbette önemli.
Ama daha önemlisi galiba karakter olmalı.
Bazen, son derece eğitimli diye bilip tanıdınız biri çıkıp öylesine bir cümle kuruyor ki, yüzyılın cahili etmez o lafları.
Ya da...
Eğitimin en üst noktasına çıkmış biri öylesine bir harekette bulunuyor ki, "Zır cahil yapmaz bunu" diyorsunuz.
Diğer taraftan bakıyorsunuz eğitimsiz bir insan...
Duruşu ve söyledikleriyle hayran bırakıyor kendisini.
Ve bu örnekleri gördükten sonra;
-"Demek ki her şey eğitim değilmiş" diyorsunuz.
Hep anlatılır ya...
Padişah vezire sormuş:
vezir!
-Eğitim mi önemli karakter mi?
Vezir düşünmeden cevap vermiş:
-Karakter padişahım.
Padişah memleketin her yerine tellallar çağırtmış.
-Duyduk duymadık demeyin en iyi hayvan eğiticisine yüz kese altın en iyi hayvan eğiticisi padişahın huzuruna çıkarılmış. Padişah hayvan eğiticisine sormuş:
-Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretebilirsin?
-Altı ayda öğretirim padişahım.
Altı ay dolmuş, huzura alınmış. Padişah:
-Öğrettin mi?
-Öğrettim padişahım.
Saray erkanı toplanmış, kedi elinde tepsi servis yapmaya başlamış, tam vezirin önüne gelmiş; padişah yine vezire sormuş:
vezir! Demiş.
-Eğitim mi önemlidir karakter mi?
vezir padişahın sorusuna cevap vermeden önce cebinde hazır tuttuğu fareyi yere bırakmış.
Kedi tepsiyi attığı gibi farenin peşinde koşmaya başlamış.
Tabi altı aylık eğitimde boşa gitmiş.
Vezir cevap vermiş.
-Karakter padişahım.
Bu yazıyı kesinlikle birileri için yazmadık.
Amaç sadece eğitimli olanlara karakterin de lazım olduğunu anlatmak istememizdi.
.......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Coca- Cola'nın pazarlama temsilcilerinden biri Ortadoğu'daki görevinden büyük bir hayal kırıklığıyla dönmüş. Niye başarılı olamadığını da arkadaşlarına anlatmış...
— Beni Ortadoğu'ya ilk gönderdiklerinde iki sorun vardı. Ben Arapça bilmiyordum. Halkta da okuma yazma öyle yüksek değildi... Bu yüzden onlara vermek istediğim mesajı yan yana 3 resim halinde düzenledim.
Birinci resimde bir Arap... Çölde kumların üstünde sürünüyor, susuzluktan kavrulmuş, ölüyor.. İkinci resimde kumlar arasında bulduğu Coca- Cola'yı içiyor.. Üçüncüde adam dipdiri.. Ayakta... Canlı ve neşeli...
— Eeeeee. Harika fikir .. Anlamadılar mı?
— Anladılar tabii. Sorun da bu.. Araplar sağdan sola okuyorlarmış meğer...