ESKİŞEHİR İŞTE BÖYLESİNE GÜZEL BİR ŞEHİR...
Eskişehirdeki son fotoğrafa bakın şimdi.***Bir tarafta ülke ayağa kalkmış eylemleri izliyor.Kimisi katılarak destek veriyor.Kimisi tencere tava çalarak.Kimisi eylemcilere yiyecek taşıyarak yanlarında olduğunu gösteriyor.Kimisi...
Eskişehir'deki son fotoğrafa bakın şimdi.
***
Bir tarafta ülke ayağa kalkmış eylemleri izliyor.
Kimisi katılarak destek veriyor.
Kimisi tencere tava çalarak.
Kimisi eylemcilere yiyecek taşıyarak yanlarında olduğunu gösteriyor.
Kimisi ise tam tersi düşüncede.
Eylemlerin karşısında.
Demokratik hakların dışına çıkıldığını savunuyor.
Eylemlerin şehirlere ve esnafa zarar verdiğini, huzur ortamını bozduğu fikrini taşıyor.
***
Tüm bunlar bu şehrin renkliliğinden başka bir şey değildir.
Herkes görüşünü gerek tavırlarıyla, gerekse düşünceleri ile belirtiyor çünkü.
İfade özgürlüğü açısından şehrimiz elbette ülke standartlarının çok yukarısında.
Bu konuda aykırı düşünen var mı?
O yüzden bende tüm kentli ile hemfikirim.
Ancak,
Her türlü şiddetin de karşısında olduğumuzu söylemeliyiz.
Bu şiddet sadece polise atılan taşla falanda olmuyor.
Galiz hakaretlerde elbette bizce bir şiddettir.
Hatta ve hatta provokasyondur!
***
İşte bir tarafta bazı insanlar bu yönde olaylara yaklaşıyor.
Polise hakaret ediyor, başbakanın hedef tahtası haline geliyor.
Partisinin kendisi üzerinden yıpratılmasına neden oluyor.
Hatta bunu kendi partisi bile olaylardan biraz olsun geri çekildiği bir süreçte yapıyor.
***
Şimdi diğer tarafta ne oluyor, ona bakalım.
Tepreş'ten gelen fotoğraf dün gazetelere yansıdı.
Herkes gördü fotoğrafı.
Kimler var?
İktidarın en önemli isimlerinden, başbakanın fikir babası denilen kişi;
Nabi Avcı.
Sonra Yılmaz Büyükerşen.
Şehrin artık simgesi olmuş, ülkenin markası.
Vatandaşın gönlünde apayrı bir yeri olan kişi.
Başka kim var?
İktidarın güçlü ismi Salih Koca.
Milletvekili Ülker Can.
Rakip partiden meslektaşı Kazım Kurt.
Devletin şehirdeki temsilcisi, vali.
Tepreş'in ağası Aydın Begiter.
Hepsi bir karede.
Hepsi Tepreş'in geleneği ekmeği yuvarlıyor.
Barışın simgesi o ekmek.
Adı da 'Kalakay'...
Hepsi Kalakay'ın bir ucundan tutmuş.
Gülüyorlar, barış mesajını Tepreş'ten veriyorlar.
En önemlisi, bu kentin demokrasisinin fotoğrafını veriyorlar.
Bu şehrin sert, çekişmeli, hatta ağır geçen siyasetinin aslında nasıl bir zeminde yapıldığını gösteriyorlar.
Her şeye rağmen diyalogun, birlikteliğin ve Eskişehirliliğin önde geldiğini ispat ediyorlar.
***
Gördüğünüz üzere...
İşte size iki ayrı fotoğraf.
Bir tarafta, bizi kaale almadığını söyleyen ama Eskişehirlilerin de çok fazla kaale almadığı, 'başbakan ölsün, polis şöyle olsun' diyen isimler.
Diğer tarafta hep birlikte, halkın içinde ve böylesine günler yaşanırken Kalakay'ı yuvarlayan Eskişehir'in güzelliği diğer isimler...
***
Anlatacağımız şu;
Bu şehir Yunus'un şehri, Nasrettin'in torunlarının şehri.
Kısaca hoşgörü şehri.
Bu şehirde öyle atıp tutmak, asıp kesmek çok fazla işe yaramaz.
Bırakın yaramayı, halkın da tepkisini alırsınız.
Başbakana kadar milletin ağzına sakız olursunuz.
Hele hele bu şehrin gazetecisini 'kaale almıyorum' havasına girmek daha da işleri güçlendirir.
O yüzden diyorum ki, birilerine hakaret edecekseniz, gidin başka yerde edin.
Bu şehirde çok fazla sökmez bu işler...