Turizm sektörü hiç kuşkusuz Türkiye ekonomisinin vazgeçilmez temel taşlarından biri.
Seyahat sektörü ile birlikte yaklaşık 1,7 milyon insana istihdam sağlayan sektör.
Turizm sektörü artık kitle turizmi olmanın yanı sıra kongre, spor, sağlık, kış, yayla, termal, kültür turizmi gibi alanlarda da faaliyet gösteriyor.
özellikle kongre turizmi alanında yapılan çalışmalar oldukça dikkat çekici.
Kongre turizmi dünya turizm gelirinin yüzde 25-30’una sahip. Buna göre dünya turizm gelirinin 1.030 milyar dolara ulaştığı düşünüldüğünde kongre turizminin payının 250 milyar dolar civarında olduğu anlaşılıyor.
Kongre katılımcıları iyi eğitimli, yüksek gelirli, çok harcayan insanlardan oluşuyor.
Ayrıca kongre turizminin herhangi bir sezona bağlı olmaması turizm sektörü açısından önemli bir avantaj oluşturuyor.
Kongre merkezi olmuş şehirler ticari bir canlılığa da kavuşuyor.
xxx
Tüm bu bilgiler ışığında söylemek istediğimiz şu:
Turizm konusunda önemli bir konuma gelen Eskişehir’in, İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en önemli kongre merkezlerinden biri olması gerekiyor.
Bunun sağlanabilmesi için gereken tek şey, 1500-2000 kişinin hem toplantı yapabileceği büyüklükte salonlara, hem de bu kadar kişinin aynı mekânda konaklamasına yetecek bir “İş Otel” i ya da “İş Otellerinin” olması…
çünkü…
Yapılacak kongreler için farklı salonlar ile farklı yerlerde konaklamalar tercih edilmiyor.
özellikle, kongre Turizminde dünyanın 9 ncu sırasında yer alan İstanbul’da bulunan ve sırf “iş ve toplantı oteli” konseptinde faaliyet gösteren oteller, yılda 200’ün üzerinde devasa organizasyon yapıyor.
Sonuç olarak…
Eskişehir, büyük çaplı kongrelere ev sahipliği yapmak ve bu sayede “kongre şehri” olmak istiyorsa, bu şehirde öncelikle 1500-2000 kişinin toplantı yapabileceği büyüklükte salona ve aynı sayıdaki insanın konaklayabileceği sayıda odaya sahip, en azından bir tane otele ihtiyacı var…
Eskişehir’in son yıllarda sahip olduğu “Turizm kenti” kimliğini “kongre Turizmi” ile perçinlemesinin tek şansı bu sanki…
Şimdi diyeceksiniz ki; “Böylesine büyük bir yatırımı devlet yapamayacağına, Eskişehir’de de bu büyüklükte bir iş otelini yapacak girişimci olmadığına göre bu işi kim yapacak?”
Devlet böyle bir şey yapmaz. Doğru…
Eskişehir’den de bunu yapacak bir babayiğit çıkmaz. Bu da doğru.
Fakat…
En azından bu şehrin geleceğinin turizmde olduğunu görebilen bu şehrin seçilmiş ve atanmışları en azından Eskişehir’e böyle bir yatırımı yapacak birilerini bulmak için çaba harcayabilir, diye düşünüyoruz…
Ne dersiniz?
Yoksa hayal mi kuruyoruz?
....
İstiyor ama sonuç bir türlü değişmiyor.
Erdoğan, iktidara gelmesinin hemen sonrasında, yani 2004 yılında yapılacak olan mahalli seçimler için hedef belirlemişti:
-“Bütün Büyükşehir belediyelerini istiyorum”
Partisinin teşkilatlarına bu yönde talimatı da vardı.
AK Parti 2004’de büyükşehirlerin çoğunu kazandı ama aralarında Eskişehir’in de olduğu bazı büyükşehirleri alamadı.
2009 seçimleri yaklaştığında, Erdoğan’ın hedefi benzer şekildeydi;
-“Eskişehir’in de aralarında bulunduğu büyükşehirleri istiyorum!”
Yine teşkilatlara aynı talimatı vermiş ve “sonuç bu defa farklı olsun” demişti.
Fakat AK Parti 2009 seçimlerinde de Eskişehir’i alamadı.
Erdoğan 2014 ve 2019 seçimleri öncesinde de aynı hedefi ortaya koyup aynı talimatı verdi.
Bu kez, hem de bizzat ağzından “Eskişehir’i istiyorum” cümleleri çıkmış “Bu kez sonuç farlı olmalı” demişti.
Yine olmadı. Yine olmadı…
AK Parti Eskişehir’de büyükşehir’i 4 seçim üst üste kaybetti.
Hem de Erdoğan’ın “bizzat istiyorum” ve “Bu defa sonuç farlı olsun” demesine ve teşkilatına bu yönde talimatı vermesine rağmen olmadı…
Erdoğan, geçtiğimiz hafta sonu Afyonkarahisar’da yapılan “AK Parti Eskişehir İl Başkanlığı İstişare ve değerlendirme toplantısı” na telekonferans aracılığıyla katılmış.
Kongre sürecine girildiğini ve bu süreçte Eskişehir’in ayrı bir yeri olduğunu söyledikten sonra “Eskişehir’i çok önemiyoruz. 2023’de Eskişehir’den beklediğimiz netice çok daha farklı olacaktır” demiş…
Ne diyelim?
Erdoğan’da Eskişehir’i alma isteği bir türlü bitmiyor…
Her defasında sonuç da bir türlü değişmiyor…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Siyasetin cilvesi…
Her üye delege olmak ister…
çünkü yönetici olmanın koşullarından biridir delege olmak.
Bu yüzden her delege yönetici olmak ister.
Her yönetici il ya da ilçe başkanı olmak ister.
çünkü bu görevlerde olduğunuzda, milletvekili ya da belediye başkanlığına ulaşmak daha kolaydır.
O yüzden…
Delegeden yöneticiye, ilçe başkanlığından il başkanlığına kadar her türlü görev aslında Milletvekili ya da Belediye Başkanlığının birer basamağıdır.
Ancak…
Milletvekili ya da belediye başkanı olmak için basamakta tepişilip durulurken, partili olmayan, parti ile alakası bulunmayan, partinin yolunu dahi bilmeyen birileri gelir, milletvekili ya da belediye başkanı olur…
Buna da kısaca “siyasetin cilvesi” adı verilir…
.....
BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
çevresinde katı kurallarıyla tanınan bir aile, 30 yaşına gelmiş oğullarını evlendirmek için bir çöpçatanla anlaşır. Ondan oğullarına iyi bir eş bulmasını isterler.öyleki çöpçatana istedikleri gelinden beklentileri konusunda uzunca bir liste bile verirler.
İki hafta geçmeden çöpçatan, aileye çok iyi bir kız bulduğunu müjdeler:
— Tam oğlunuza göre… Mutlu bir yuva kurar, duaların çoğunu ezbere okur, harika yemek yapar, çocukları çok sever, çok çocuk sahibi olmak ister ve en iyisi de gerçekten bir içim su yani çok güzel !! vs. vs…
Bunları duyan aile çok memnun olur. Hemen tatlı bir telaş başlar, düğün dernek hazırlıklarını dahi kararlaştırırlar. çok kısa sürede ilerleyen bu gelişmelerden kuşkulanan, duraksayan damat adayı, çöpçatanın kulağına doğru eğilir:
— Peki, yatakta nasıl acaba?
— Valla! Kimisi iyi diyooor, kimisi kötü!