Eskişehir’de, 2004 yılından bu yana yapılan mahalli seçimlerin sonucunu etkileyen ve belirleyen tek bir unsur var…
Bir tarafın diğer tarafın seçmeninden alabildiği veya alamadığı oylar.
Bu oylar belirliyor seçimin sonucunu…
Yani…
2004 yılından bu yana mahalli seçimlerde yarışan AK parti ve CHP’nin oyları birbirine neredeyse eşit olduğu için, kazanan taraf, yani CHP, Eskişehir’deki sağ seçmenin oylarını alabildiği için seçimleri rahat kazanıyor.
AK Parti ise aynı seçimlerde sol seçmenin oylarını alamadığı için kaybediyor…
Kısacası…
Eskişehir’deki seçimlerin sonucunu “ karşı seçmenin oyunu alan kazanır, kendi seçmeninin oyunu kaçıran kaybeder” denklemi belirliyor.
Madem ortada Eskişehir açısından örnekleriyle sabit böyle bir denklem var, o halde bu denklemin yarattığı avantaj bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki seçimlerde de CHP’den yanaymış gibi gözüküyor.
Zira…
AK Parti Eskişehir’de yapılan mahalli seçimlerde sol seçmenden oy alamazken, CHP gerek Yılmaz Büyükerşen ve gerekse Ahmet Ataç’ın adaylıkları ile sağ seçmenin oyunu rahatlıkla alabiliyor…
Başka bir deyişle…
Sol seçmen AK Parti’ye oy vermezken, sağ seçmen CHP ve adayları olan Yılmaz Büyükerşen ile Ahmet Ataç’a rahatlıkla oy veriyor…
çünkü…
Eskişehir’deki sağ seçmen, CHP’liliğini ve solculuğunu daha çok ön plana çıkartan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un aksine, gerek Büyükerşen gerekse Ataç’ı klasik ve keskin bir CHP’li ve solcu olarak değerlendirmiyor.
Büyükerşen ve Ataç’ın yeniden adaylıklarının kesin olduğu göz önüne alındığında, seçmenin sözünü ettiğimiz bu yöndeki okuması, işte bu yüzden CHP’yi mahalli seçimlerde avantajlı kılıyor.
AK Partinin bu avantajı kendi lehine çevirmesi ise ancak, Eskişehir’deki sol düşünceye yakın ve sahip seçmenin oyunu gerek göstereceği adayların nitelikleri, gerekse bu seçmen kitlesine hitap edecek samimi ve yumuşak söylemlerden geçiyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Artık yazmadan ve konuşmadan…
Hiç düşündünüz mü?
Elektronik cihazları birbirine bağlayan internet gibi bir ağ beyinlerimiz arasında da var olsaydı…
İstediğimiz düşünceleri karşımızdaki insanlara iletmek için yazmaya ya da konuşmaya ihtiyaç duymasaydık nasıl olurdu?
İşte böylesine ütopik bir dünya için Washington üniversitesinden araştırmacılar harekete geçmiş.
Andrea Stocco ve ekibinin yaklaşık 3 yıldır üzerinde çalıştığı “BrainNet” adındaki beyinler arası iletişim ağı, EEG ve TMS cihazları yardımıyla düşünceleri veriye çevirerek beyinler arasında mesaj gönderilmesine imkan tanımaya başlamış.
Geçtiğimiz günlerde test edilen bu fütüristik teknoloji sayesinde, ayrı odalarda bulunan ve birbirleriyle iletişim kurma imkanı bulunmayan 3 insan, takım çalışması gerektiren bir oyunu birbirlerine gönderdikleri “düşünce mesajları” sayesinde tamamlayabilmiş.
Araştırma devam ediyor.
Araştırmanın neticesinde, düşüncelerin başka beyinlere aktarılmasının mümkün olacağı ifade ediliyor…
Bu şu demek…
Bir zaman sonra herkes birbirinin beyninde oluşan düşünceyi rahatlıkla okuyabilecek…
Şimdiden söylemek doğru mu değil mi bilemiyoruz ama…
Bunun iyi ve kötü tarafları var…
İyi tarafı: İyi düşüncelerin kötü düşünce sahiplerini etkileyecek olması ve bu sayede dünya’nın daha güzel bir yer haline gelmesi…
Kötü tarafı ise: Kötü düşünce sahiplerinin iyi düşünce sahiplerini etkileyip, dünyayı daha da kötü hale getirecekleri…
Her ne kadar bu söylediğimiz bir gün gerçekleşecek olsa da sonucu “bekleyip göreceğiz” diyemiyoruz zira süreç olarak pek de görebilecekmişiz gibi gelmiyor…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
İyi denk gelmiş…
AK Partili Dündar ünlü kendisinin il başkanlığı sırasında yürütme ve yönetim kurulunda yer alan isimlerle bir araya gelmiş…
Bu birlikteliğin fotoğrafını da sosyal medya hesabı üzerinden paylaşmış.
Fotoğraf paylaşımının üzerinde herhangi bir açıklama yok…
Yani…
Dündar ünlü’nün, il başkanlığı sırasında yönetiminde yer alan simlerle niçin toplandığına ilişkin herhangi bir bilgi yok.
Fotoğraftan anlaşıldığı kadarıyla, yanılıyor da olabiliriz ama AK Partili Mustafa Birsen’in lokantasında bir araya gelinmiş…
Belki Dündar ünlü, İl başkanlığı süresi içinde yıllarca görev yaptığı yönetim kurulu üyelerine teşekkür etmek için bu toplantıyı düzenledi.
Belki, uzun süre sık sık görüşen ama yönetimden ayrıldıktan sonra bir araya elemeyen isimlerin tıpkı eski günlerdeki gibi bir arada olması amaçlandı bilemiyoruz…
Belki de, bundan sonraki süreçte ekip olarak ne gibi bir yol izleneceği görüşüldü gerçekten bilmiyoruz.
Fotoğrafta bulunan kişilerden bazılarını arayıp öğrenmek için de herhangi bir gayret sarf etmedik…
önemli olan eski il yönetimi olarak toplanmışlar ve bu birlikte bir de fotoğraf çektirmişler…
Fotoğrafa baktığınızda, yüzlerdeki gülümsemeyi hemen fark ediliyorsunuz…
Fark edilen diğer bir detay ise, fotoğraf çekildiği anda, hemen yanı başlarında bulunan televizyonda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüntüsünün yakalanmış olması ve bu durumun istenilse dahi kolay kolay denk gelmeyecek bir fotoğraf karesi oluşturması galiba…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Adamın biri otomobiliyle şehirler arası yolda gidiyormuş yol kenarında bir köylünün otostop yaptığını görmüş, yanında bir inek olan köylü geçen araçlara durmaları için el ediyormuş. Durumu merak eden adam köylünün yanında durmuş.
"Hayırdır hemşerim, ne tarafa gideceksin?"
"İlerdeki kasabaya kadar beyim."
"İyi ama bu inek ne olacak?"
"O önemli değil beyim, arka tampona bağlarız o gelir."
Bu duruma pek aklı yatmayan adam köylünün durumuna acıyarak onu arabaya almış. İneği ise köylünün dediği gibi arka tampona bağlamışlar. Araba yavaş yavaş ilerlemiş. Adamın hızlanmaya çekindiğini anlayan köylü: "Sen yürü beyim o gelir." demiş. Bunun üzerine adam hızlanmaya başlamış. 20,30,40 bakmış inek gerçekten geliyor. Adam şaşırmış, 50, 60, 70 bakmış hala geliyor ve inekte hiçbir yorgunluk belirtisi yok. Artık şaşkınlığı iyice artmış ve sinirlenmeye de başlamış. öyle ya sonuçta bir inek ne kadar hızlı koşabilir ki. Derken adam iyice hızlanmış. Gösterge 120 yi gösteriyor. Dikiz aynasından ineğe bir bakmış ve gülümseyerek köylüye dönüp: "Senin inek yoruldu herhalde baksana dili dışarda."
"Ne tarafa çıkarmış dilini?"
Buna dikkat etmeyen adam tekrar bakar ve "Sol tarafa" der. Bunun üzerine köylü kendinden emin bir tavırla:
"O yorgunluktan değil, seni sollayacak da sinyal veriyor…"