Kaynanaya bakarsanız, haksız olan her zaman için gelindir...
Ama söz konusu kendi kızı olduğunda...
Kızı her zaman haklıdır, kızının kaynanası haksız.
Halbuki, kendi kızı da başkalarının gelindir...
Sonuç olarak...
Gelini kendisine ne yapıyorsa, kızı da başkalarına gelin olarak aynısını yapıyordur.
Şimdi böyle bir girişi neden yaptık.
Bir çoğumuzda "Biz iyiyiz,biz haklıyız" bencilliği var.
Yine çoğumuzda...
Karşımızda ki ne yaparsa yapsın "Her zaman haksız ve her zaman kötü" önyargısı taşıyoruz.
Bu aslında bizim tavan yapmış egolarımızdan kaynaklanıyor.
Belki kendimiz de farkındayız haklı ve iyi olmadığımızın ama...
Bunu kabullenmek ve söylemek işimize gelmiyor.
İşte bu mazeretlerden birisi de "Eskişehirli" lik egio ve kibrimiz.
Mesleğe başladığımız günden bu yana hep aynı şeyleri duyuyoruz...
Bir yere aday mı çıkartılacak; hemen "Eskişehirli" olsun diye başlıyoruz bağırıp çağırmaya.
Eskişehirli olmayan birisi mi aday yapıldı;
Bu kez "Eskişehirli değil" diye tepki gösteriyoruz.
Bir yatırım geliyor, "Eskişehirli değil, Eskişehir'in parası dışarıya gidiyor" diye feryat figan eyliyoruz.
Üstelik, aynı yatırımı "Yap" dediklerinde "Bana ne" dercesine köşeye çekilmemize rağmen.
ESKİŞEHİRDE DOĞMUŞ OLMAK,
ESKİŞEHİRLİ OLMANIN KRİTERİ DEĞİLDİR
Yıllar geçiyor, bizde hala "Eskişehirli" olmanın kriterlerini belirleyemedik.
Düşünün bir kere....
Adamın Eskişehir'e gelmesinin üzerinden 40 yıl geçmiş, bu süre zarfında işini büyütüp, yüzlerce adam çalıştırmaya başlamış, çocukları bu şehirde doğmuş, kendisi mezar yerini bu şehirden almış ama, bir türlü Eskişehirli olduğunu kabul ettirememiş bir sürü insan yaşıyor bu kentte.
Üstelik bu insanların, bu güne kadar yaptıklarını sırtlarında taşıyıp, başka bir yere de götürmeleri mümkün değil.
Diğer taraftan, bir işyerini Eskişehirli dedesinden almış ama, 40 yıldır o işyerini bir adım ilerletememiş, ne ailesine ne de Eskişehir'e bir faydası olmamış insanlar, sırf nüfus cüzdanında "Eskişehir" yazdığı için has be has "Eskişehirli" kabul ediliyor.
Dahası...
Sırf nüfus kağıdında Eskişehir yazmasının getirdiği avantajla, Eskişehirli olmayanları gelinini beğenmeyen kaynana misali her ortamda eleştirebiliyor...
ESKİŞEHİRLİ OLMAK, ESKİŞEHİRDE
DOĞMAKLA OLMUYOR MAALESEF
Kısacası...
Eskişehirli olmak, sadece Eskişehir'de doğmakla olmuyor.
Bu kentte para kazanıp, bu kentte parasını harcayan, Alışverişini bu kentten yapıp, bu kentin insanlarına iş vermekle oluyor Eskişehirlilik.
Şöyle çevrenizdekileri aklınızdan geçirin...
Dışarıdan gelip, varını yoğunu bu kentte yapmış, bu kentte yaşayan ve yaşamaya da devam edecek olan ne kadar çok insan var...
Bu insanlar, Eskişehir'in sanayisine de ticaretine de yön veriyorlar...
Vergi ödeyip, istihdam sağlıyorlar...
Bir de, bu kentte doğmuş ve bu kentten para kazanmış ama, Eskişehir dışında yaşayanları geçirin aklınızdan...
Onların da sayısının bir hayli fazla olduğunu göreceksiniz.
Demek ki...
Eskişehir'de doğmak marifet değil...
Bir avantaj da değil bu şehirde doğmuş olmak.
Marifet, Eskişehirli olmakta...
Dışarıdan da gelmiş olsalar, "Bu kentte yaşıyorum. Bu kente karşı sorumluluğum var. Bu sorumluluğumu da en iyi şekilde yerine getirmeliyim" diyebiliyorsa insanlar (ki birçoğu diyorlar)
İşte marifet de, Eskişehirli olmak da budur...
KİMSE KİMSEYİ 'ESKİŞEHİRLİ
DEĞİL' DİYE ELEŞTİRMESİN
O yüzden, kimse çıkıp dışarıdan gelmesine rağmen Eskişehirliden çok Eskişehirli olmuş insanları "Eskişehirli değil" diye eleştirmeye kalkmasın.
Çünkü başka birileri de çıkıp;
-"Sen Eskişehir'de doğdun da ne oldu?" diye sorar, mahcup olurlar.
Sonuç olarak...
Eskişehirlilik kriterleri yeniden belirlenmeli.
Ve bu kriterler içinde, "nüfus kâğıdında Eskişehir yazmalı" kriteri çok da büyük önem taşımamalı.
Zira...
Eskişehir'in "Nüfus kâğıdında Eskişehir yazan" ama bu şehir için kılını bile kıpırdatmayan insanlara değil, bu şehri doğduğu, doyduğu ve öldüğünde gömüleceği şehir olarak benimseyip, şehir söz konusu olduğunda kendini ve işini bile riske atabilecek, bu şehirle gurur duyup, bu şehirle huzur bulduğuna inanan insanlara ihtiyacı var.
......
Kaynanaya bakarsanız, haksız olan her zaman için gelindir...
Ama söz konusu kendi kızı olduğunda...
Kızı her zaman haklıdır, kızının kaynanası haksız.
Halbuki, kendi kızı da başkalarının gelindir...
Sonuç olarak...
Gelini kendisine ne yapıyorsa, kızı da başkalarına gelin olarak aynısını yapıyordur.
Şimdi böyle bir girişi neden yaptık.
Bir çoğumuzda "Biz iyiyiz,biz haklıyız" bencilliği var.
Yine çoğumuzda...
Karşımızda ki ne yaparsa yapsın "Her zaman haksız ve her zaman kötü" önyargısı taşıyoruz.
Bu aslında bizim tavan yapmış egolarımızdan kaynaklanıyor.
Belki kendimiz de farkındayız haklı ve iyi olmadığımızın ama...
Bunu kabullenmek ve söylemek işimize gelmiyor.
İşte bu mazeretlerden birisi de "Eskişehirli" lik egio ve kibrimiz.
Mesleğe başladığımız günden bu yana hep aynı şeyleri duyuyoruz...
Bir yere aday mı çıkartılacak; hemen "Eskişehirli" olsun diye başlıyoruz bağırıp çağırmaya.
Eskişehirli olmayan birisi mi aday yapıldı;
Bu kez "Eskişehirli değil" diye tepki gösteriyoruz.
Bir yatırım geliyor, "Eskişehirli değil, Eskişehir'in parası dışarıya gidiyor" diye feryat figan eyliyoruz.
Üstelik, aynı yatırımı "Yap" dediklerinde "Bana ne" dercesine köşeye çekilmemize rağmen.
ESKİŞEHİRDE DOĞMUŞ OLMAK,
ESKİŞEHİRLİ OLMANIN KRİTERİ DEĞİLDİR
Yıllar geçiyor, bizde hala "Eskişehirli" olmanın kriterlerini belirleyemedik.
Düşünün bir kere....
Adamın Eskişehir'e gelmesinin üzerinden 40 yıl geçmiş, bu süre zarfında işini büyütüp, yüzlerce adam çalıştırmaya başlamış, çocukları bu şehirde doğmuş, kendisi mezar yerini bu şehirden almış ama, bir türlü Eskişehirli olduğunu kabul ettirememiş bir sürü insan yaşıyor bu kentte.
Üstelik bu insanların, bu güne kadar yaptıklarını sırtlarında taşıyıp, başka bir yere de götürmeleri mümkün değil.
Diğer taraftan, bir işyerini Eskişehirli dedesinden almış ama, 40 yıldır o işyerini bir adım ilerletememiş, ne ailesine ne de Eskişehir'e bir faydası olmamış insanlar, sırf nüfus cüzdanında "Eskişehir" yazdığı için has be has "Eskişehirli" kabul ediliyor.
Dahası...
Sırf nüfus kağıdında Eskişehir yazmasının getirdiği avantajla, Eskişehirli olmayanları gelinini beğenmeyen kaynana misali her ortamda eleştirebiliyor...
ESKİŞEHİRLİ OLMAK, ESKİŞEHİRDE
DOĞMAKLA OLMUYOR MAALESEF
Kısacası...
Eskişehirli olmak, sadece Eskişehir'de doğmakla olmuyor.
Bu kentte para kazanıp, bu kentte parasını harcayan, Alışverişini bu kentten yapıp, bu kentin insanlarına iş vermekle oluyor Eskişehirlilik.
Şöyle çevrenizdekileri aklınızdan geçirin...
Dışarıdan gelip, varını yoğunu bu kentte yapmış, bu kentte yaşayan ve yaşamaya da devam edecek olan ne kadar çok insan var...
Bu insanlar, Eskişehir'in sanayisine de ticaretine de yön veriyorlar...
Vergi ödeyip, istihdam sağlıyorlar...
Bir de, bu kentte doğmuş ve bu kentten para kazanmış ama, Eskişehir dışında yaşayanları geçirin aklınızdan...
Onların da sayısının bir hayli fazla olduğunu göreceksiniz.
Demek ki...
Eskişehir'de doğmak marifet değil...
Bir avantaj da değil bu şehirde doğmuş olmak.
Marifet, Eskişehirli olmakta...
Dışarıdan da gelmiş olsalar, "Bu kentte yaşıyorum. Bu kente karşı sorumluluğum var. Bu sorumluluğumu da en iyi şekilde yerine getirmeliyim" diyebiliyorsa insanlar (ki birçoğu diyorlar)
İşte marifet de, Eskişehirli olmak da budur...
KİMSE KİMSEYİ 'ESKİŞEHİRLİ
DEĞİL' DİYE ELEŞTİRMESİN
O yüzden, kimse çıkıp dışarıdan gelmesine rağmen Eskişehirliden çok Eskişehirli olmuş insanları "Eskişehirli değil" diye eleştirmeye kalkmasın.
Çünkü başka birileri de çıkıp;
-"Sen Eskişehir'de doğdun da ne oldu?" diye sorar, mahcup olurlar.
Sonuç olarak...
Eskişehirlilik kriterleri yeniden belirlenmeli.
Ve bu kriterler içinde, "nüfus kâğıdında Eskişehir yazmalı" kriteri çok da büyük önem taşımamalı.
Zira...
Eskişehir'in "Nüfus kâğıdında Eskişehir yazan" ama bu şehir için kılını bile kıpırdatmayan insanlara değil, bu şehri doğduğu, doyduğu ve öldüğünde gömüleceği şehir olarak benimseyip, şehir söz konusu olduğunda kendini ve işini bile riske atabilecek, bu şehirle gurur duyup, bu şehirle huzur bulduğuna inanan insanlara ihtiyacı var.
.....
Kaynanaya bakarsanız, haksız olan her zaman için gelindir...
Ama söz konusu kendi kızı olduğunda...
Kızı her zaman haklıdır, kızının kaynanası haksız.
Halbuki, kendi kızı da başkalarının gelindir...
Sonuç olarak...
Gelini kendisine ne yapıyorsa, kızı da başkalarına gelin olarak aynısını yapıyordur.
Şimdi böyle bir girişi neden yaptık.
Bir çoğumuzda "Biz iyiyiz,biz haklıyız" bencilliği var.
Yine çoğumuzda...
Karşımızda ki ne yaparsa yapsın "Her zaman haksız ve her zaman kötü" önyargısı taşıyoruz.
Bu aslında bizim tavan yapmış egolarımızdan kaynaklanıyor.
Belki kendimiz de farkındayız haklı ve iyi olmadığımızın ama...
Bunu kabullenmek ve söylemek işimize gelmiyor.
İşte bu mazeretlerden birisi de "Eskişehirli" lik egio ve kibrimiz.
Mesleğe başladığımız günden bu yana hep aynı şeyleri duyuyoruz...
Bir yere aday mı çıkartılacak; hemen "Eskişehirli" olsun diye başlıyoruz bağırıp çağırmaya.
Eskişehirli olmayan birisi mi aday yapıldı;
Bu kez "Eskişehirli değil" diye tepki gösteriyoruz.
Bir yatırım geliyor, "Eskişehirli değil, Eskişehir'in parası dışarıya gidiyor" diye feryat figan eyliyoruz.
Üstelik, aynı yatırımı "Yap" dediklerinde "Bana ne" dercesine köşeye çekilmemize rağmen.
ESKİŞEHİRDE DOĞMUŞ OLMAK,
ESKİŞEHİRLİ OLMANIN KRİTERİ DEĞİLDİR
Yıllar geçiyor, bizde hala "Eskişehirli" olmanın kriterlerini belirleyemedik.
Düşünün bir kere....
Adamın Eskişehir'e gelmesinin üzerinden 40 yıl geçmiş, bu süre zarfında işini büyütüp, yüzlerce adam çalıştırmaya başlamış, çocukları bu şehirde doğmuş, kendisi mezar yerini bu şehirden almış ama, bir türlü Eskişehirli olduğunu kabul ettirememiş bir sürü insan yaşıyor bu kentte.
Üstelik bu insanların, bu güne kadar yaptıklarını sırtlarında taşıyıp, başka bir yere de götürmeleri mümkün değil.
Diğer taraftan, bir işyerini Eskişehirli dedesinden almış ama, 40 yıldır o işyerini bir adım ilerletememiş, ne ailesine ne de Eskişehir'e bir faydası olmamış insanlar, sırf nüfus cüzdanında "Eskişehir" yazdığı için has be has "Eskişehirli" kabul ediliyor.
Dahası...
Sırf nüfus kağıdında Eskişehir yazmasının getirdiği avantajla, Eskişehirli olmayanları gelinini beğenmeyen kaynana misali her ortamda eleştirebiliyor...
ESKİŞEHİRLİ OLMAK, ESKİŞEHİRDE
DOĞMAKLA OLMUYOR MAALESEF
Kısacası...
Eskişehirli olmak, sadece Eskişehir'de doğmakla olmuyor.
Bu kentte para kazanıp, bu kentte parasını harcayan, Alışverişini bu kentten yapıp, bu kentin insanlarına iş vermekle oluyor Eskişehirlilik.
Şöyle çevrenizdekileri aklınızdan geçirin...
Dışarıdan gelip, varını yoğunu bu kentte yapmış, bu kentte yaşayan ve yaşamaya da devam edecek olan ne kadar çok insan var...
Bu insanlar, Eskişehir'in sanayisine de ticaretine de yön veriyorlar...
Vergi ödeyip, istihdam sağlıyorlar...
Bir de, bu kentte doğmuş ve bu kentten para kazanmış ama, Eskişehir dışında yaşayanları geçirin aklınızdan...
Onların da sayısının bir hayli fazla olduğunu göreceksiniz.
Demek ki...
Eskişehir'de doğmak marifet değil...
Bir avantaj da değil bu şehirde doğmuş olmak.
Marifet, Eskişehirli olmakta...
Dışarıdan da gelmiş olsalar, "Bu kentte yaşıyorum. Bu kente karşı sorumluluğum var. Bu sorumluluğumu da en iyi şekilde yerine getirmeliyim" diyebiliyorsa insanlar (ki birçoğu diyorlar)
İşte marifet de, Eskişehirli olmak da budur...
KİMSE KİMSEYİ 'ESKİŞEHİRLİ
DEĞİL' DİYE ELEŞTİRMESİN
O yüzden, kimse çıkıp dışarıdan gelmesine rağmen Eskişehirliden çok Eskişehirli olmuş insanları "Eskişehirli değil" diye eleştirmeye kalkmasın.
Çünkü başka birileri de çıkıp;
-"Sen Eskişehir'de doğdun da ne oldu?" diye sorar, mahcup olurlar.
Sonuç olarak...
Eskişehirlilik kriterleri yeniden belirlenmeli.
Ve bu kriterler içinde, "nüfus kâğıdında Eskişehir yazmalı" kriteri çok da büyük önem taşımamalı.
Zira...
Eskişehir'in "Nüfus kâğıdında Eskişehir yazan" ama bu şehir için kılını bile kıpırdatmayan insanlara değil, bu şehri doğduğu, doyduğu ve öldüğünde gömüleceği şehir olarak benimseyip, şehir söz konusu olduğunda kendini ve işini bile riske atabilecek, bu şehirle gurur duyup, bu şehirle huzur bulduğuna inanan insanlara ihtiyacı var.
.....
Ramazan ayının geleneği haline geldi iyi mi?
Ramazan ayının kendine has birçok özelliği var.
İftar çadırları, Pire, davulcular, Teravih namazı sonrası sohbetler, iftar sonrası eğlenceleri vs.
Tümü Ramazan ayı süresince yaşanan gelenek halini almış özellikler bunlar.
Son yıllarda bu özelliklere yeni bir özellik eklendi ki, baktığınızda son derece saçma ve gösterişten öteye gidemeyen bir uygulama aslında.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, milletvekili, belediye başkanı, İl başkanı, Muhtar hiç fark etmiyor.
Nerede iftar yemeği var, veriyorlar eline bir kepçe...
Karşısında sıraya giren vatandaşın elindeki tabağa yemek dolduruyor.
Öyle, bütün herkese dağıtsa iyi...
Sadece temsili olarak birkaç kişinin tabağına koyuyor yemeği.
Çünkü fotoğraflar o sırada çekiliyor.
Aslına bakarsanız...
Bu hareketin ne yemek dağıtana sağladığı bir sempati var, ne de yemek alanların, aldıkları yemeğe kattığı bir lezzet var.
Buna rağmen nasıl oluyor da herkes bu yemek dağıtma işini yapmak için can atıyor? Anlamak mümkün değil...
......
Yasa ve yönetmelikler herkes için geçerlidir
Belediyecilikte belki de en önemli husus, herkese, her kesime eşit davranmaktır.
Yasa ve yönetmelikleri uygulamaya koyarken, farklı kişilere farklı uygulamalar içinde olmamaktır.
Ne yazık ki bu söylediğimiz böyle olmuyor.
Belediye uygulamalarında, herkes için geçerli olan kurallar bazılarının lehine, bazılarının da aleyhine kullanılabiliyor.
Sürekli duyuyoruz örneklerini.
Mesela bir yer için imar tadilatı yapılıyor.
Vatandaşın isteği yerine getiriliyor.
Ama benzeri başka bir istek geri çevriliyor.
Örneğin...
Vatandaşın kendi mülküne eklediği bir çıkma, Belediye tarafından zabıt altına alınıp, önce para cezasına çarptırılıyor, ardından yapılan çıkma yıktırılıyor.
Fakat...
Aynı sokakta yer alan yüzlerce benzeri kaçak yapı donatısına resmen göz yumuluyor.
Sonuç olarak...
Yukarıda da söyledik, yasa ve yönetmelikler herkes için geçerli olmalı.
Birini cezalandırıp, diğerini kayırıyorsanız bu ahlaken de, vicdanen de,yasal olarak da doğru değil...
Ama yine yukarıda söylediğimiz gibi...
Ne yazık ki bu bizim söylediğimiz gibi maalesef olmuyor
.....
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Karı koca kahvaltı yaparken kadın bir anda elindeki tavayı kocasının kafasına geçirir. Ne olduğunu anlamayan kocası şaşkınlıkla durumu sorar.
Kadın: dün pantolonunu yıkarken içinde üstünde Çiğdem yazan bir kâğıt buldum.
Bunun üzerine kocası karicim o gecen gün üzerine bahis oynadığımız atın ismiydi der.
Bu açıklamayı yeterli bulan kadın pürneşe içinde kahvaltısına devam eder.
İki gün sonra yine kahvaltıda bu sefer daha büyük bir tava ile kocasının kafasına öyle bir vurur ki koca bir kaç dakika kendini bilmeden masa üstünde yata kalmıştır
Ayılınca karısına yine durumu sorar ve kadın cevap verir.
Dün senin at aradı ...
Eskişehirlilik kriterleri yeniden belirlenmeli...
Kaynanaya bakarsanız, haksız olan her zaman için gelindir
Ama söz konusu kendi kızı olduğunda
Kızı her zaman haklıdır, kızının kaynanası haksız.Halbuki, kendi kızı da başkalarının gelindir
Sonuç olarak
Gelini kendisine...