‘’Güne Fıkra ile Başlayalım’’ diye başlıyor ve anlatıyor.
‘’Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde 400 Sağlık Personeli işe gelmeden fazla mesai almış, 1 sene sonra güya Sayıştay bulmuş, şimdi ödenen paraları da iade edin diyorlarmış!
Sağlık Personeli işe gelmedi ise 1 sene boyunca bu hatayı neden hiçbir idareci görmedi?
İcap meselesinde Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneler Birliği’ni dikkate alan Osmangazi Üniversitesi’nde bu sefer karar mercii komisyon olmuş.
Taban, Teşvik, Temel ek ödemede neden bakanlığı örnek almıyor?
1 yıl boyunca bu hataları göremeyen idareciyi üst makama atamak liyakatsizliği esas alır ve devlet çöker.
Fıkra bitti.
Son 3 senede olan olaylara bakın...
İki personel hastanenin malından market kurup sattılar, idari ceza alan yok...
Velev ki işe gelmeyenler haksız, peki EV Sahibinin hiç mi suçu yok...
Personel ile ilgili devasa problem var.
Komisyon kendi başına karar alıyor, RAPORTÖR atıyor ama hatayı bir senedir görmeyen kişi maalesef RAPÖRTÖR kendisi…
Fıkra bu kadar.
Koskoca Osmangazi Üniversitesi Hastanesinin Haline Bakın...’’
Hasan Hüseyin Köksal’ın anlattığı fıkra böyle…
Fıkralar, genellikle insanı güldürür.
Ne var ki, bu fıkraya gülmek olanaksız…
Fıkrada anlatılan olayların gülünecek bir yanı yok.
Hasan Hüseyin Köksal’ın ‘’fıkra’’ olarak anlattığına bakmayın, anlatılan olaylar çok ciddi…
Şu işe bakın…
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde 400 sağlık çalışanı, hak etmedikleri halde fazla mesai ücreti alıyor.
Bunu tespit eden ESOGÜ yönetimi falan değil…
Sayıştay denetimi sırasında tespit ediliyor.
Bu, olacak şey değil…
O sağlık çalışanlarının başında bir müdür yok mu?
Elbette ki, var.
Peki, 400 sağlık personeli hak etmedikleri halde fazla mesai ücreti alırken o müdür ne iş yapıyordu ki?
Ne iş yaptığını bilemiyoruz…
Ancak anlaşılıyor ki, kendisine bağlı personelin ne yaptığı ile hiç ilgilenmiyor.
Öyle olmasa olayı anında fark eder.
Neyse…
Sayıştay tespitinden sonra bir komisyon kuruluyor.
Komisyon incelemesi sonrasında bir rapor hazırlanıyor.
O rapor doğrultusunda da hak etmeden fazla mesai ücreti alan personele yazı yazılarak ‘’hak etmeden aldığı parayı iade etmesi’’ isteniyor.
Bu işlemler karşısında ‘’yapılması gereken yapılmış’’ demek olanaksız…
Dikkat çekici yanları var.
En dikkat çekici olan yan da komisyon raportörü…
‘’Kim’’ mi?
Söyleyelim, hak etmedikleri halde fazla mesai ücreti alan personelin müdürü…
Olacak şey değil…
Hak etmedikleri halde fazla mesai ücreti anal personel suçlu da onların başında müdür olarak bulunan kişinin hiç mi suçu yok?
1 yıl oyunca devam eden olaydan haberdar olmaması düşünülemez.
Haberi varsa ‘’göz yummuş’’ demektir.
Haydi ‘’haberi olmamış’’ diyelim…
Öyle olsa bile ‘’masum’’ sayılmaz…
O zaman da ‘’görev ihmali’’ söz konusu olur.
Bu da idari soruşturma konusu yapılır.
Böyle bir şey söz konusu değil…
Sorumlu müdür hakkında ‘’soruşturma’’ açılmadığı gibi olayı soruşturan komisyona raportör yapılıyor.
Dahası bu müdür terfi ettiriliyor.
Vekaleten verilen üst görevden asaleten ataması yapılmaya çalışılıyor.
Olaydan sorumlu olan kişiye ceza verilmediği gibi ödül veriliyor.
İnanılır gibi değil…
Hasan Hüseyin Köksal, ‘’Velev ki işe gelmeyenler haksız, peki EV Sahibinin hiç mi suçu yok...’’ diyor.
Haksız mı?
Yerden göğe kadar haklı…
Hasan Hüseyin Köksal’ın anlattığı ‘’fıkra’’ içinde sözü geçen bir olay daha var.
O da son derece düşündürücü…
Sonunda dikkat çektiği bir nokta var.
‘’Koskoca Osmangazi Üniversitesi Hastanesi’nin Haline Bakın…’’ diyor.
Anlattıkları karşısında bunu söylemesi son derece doğal…
Dedik ya, ‘’fıkra’’ olarak anlatılan olaylar karşısında şaşırmamak elde değil…
Olaylar son derece düşündürücü…
Oluşturdukları bir sorular var.
ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde neler oluyor?
Çok önemli bir kurumda böylesi olaylar nasıl yaşanabiliyor?