Son aylarda, şehit cenazelerinin fazlalığı, karakollara saldırılar, kaygı verici boyutlara ulaştı. Bu tablo karşısında ortam gerildi. Etnik nefret arttı. Bunların sonuncunda da şiddet gündeme geldi.
Nitekim Son bir haftada 2 şehit veren Samsun'da, gece saatlerinde, 30 kişilik grup, sloganlar atarak Temel Diyarbakır Ocakbaşı adlı lokantaya saldırmak istedi. Lokanta önünde 24 saat nöbet tutan polisler, gruba engel olmak isteyince arbede çıktı. Polis, Kürt kökenli kişilere ait işyerleri önünde, 24 saat güvenlik önlemi aldı.
AÇILIM' ın, faturaları da, bir bir gelmeye başladı. Oysa AK Parti iktidara geldiğinde, PKK terörü, yok denecek kadar azdı. Abdullah Öcalan' a, "SAYIN" demek suçtu. Bugün ise nerdeyse, milli kahraman ilan edilecek.
Elbette bu tablo da öncelikli sorumlu, siyasi otoritedir. İktidar ne düşündü bilinmez ama " ETNİK AÇILIM" ülke için felaket olur. Çünkü PKK ve yandaşlarını umutlandırdı. Belirsizlik ise, ülke genelinde, etnik gerilim, kin ve nefreti artırdı. Özellikle de "ERGENEKON" davasında yaşanan hukuk ihlalleri, "ulusal" ve milliyetçilik" kavramlarının suç gibi gösterilmesi, gerginliği daha da artırırken, adalete olan güveni de sarstı.
Güya "AÇILIM" la, PKK terörü bitirilecek, annelerin gözyaşı da dinecekti. Tam tersi oldu. PKK terörü, hız kazandı, annelerin gözyaşı da artarak akmaya devam etti. Ülkemizde var olan, birlik, berberlik ve huzur yok oldu.
Türkiye, etnik açılımlarla değil, kararlı ve cesur bir siyasi irade ile terörü bitirebilir. Vatandaş bunun farkında ama ne iktidar ne de muhalefet bu alanda kararlı bir irade göstermiyor. Bilakis siyasi çıkar için, etnik milliyetçiliği körükleyecek beyanlarda bulunuyorlar. Oysa terör ve etnik milliyetçilik karşısına, karalı tutum izlense ülke huzura kavuşacaktır.
Hatırlıyorum da Eskişehir de bir şehit cenazesinde bir vatandaş "...Siyasiler şehitlerimizin, vatan için ne ifade etiğini bilmiyorlar. Bilselerdi, PKK terörüne, Tansu Çiler gibi, çözüm bulurlardı. O'nun döneminde, PKK terörünü, Özel Harekât Timi halletmişti.." diyerek sitem etmişti.
Gerçekten de Prof. Dr. Sayın Tansu Çiler, milli meselelerde ve terörle mücadelede cesur ve kararlı oldu. KARDAK krizinde, " O BAYRAK! YA İNECEK, YA İNECEK! diyerek, milli konularda, ne kadar duyarlı ve cesur olduğunu gösterdi. PKK terörü ile kararlı bir şekilde mücadele etti.1993 yılında, terör ile mücadele de girilen yeni dönemde, özel harekât timlerine düşen görev de arttı. Özel harekât timlerinin re-organizasyonunda, Hüseyin KOCADAĞ önemli görevler aldı. Emniyet, yeni tim mensuplarının yetiştirilmesi için, özel harp dairesi ve milli istihbarat teşkilatı eski mensubu Korkut EKEN'i görevlendirdi. Özel harekât timlerini sayısı arttırıldı. Sayıları 8000 civarına ulaşmıştı. PKK' ya karşı, çok başarılı oldular. Yok denecek kadar da şehit verdiler.
Türk halkı, artık gerçekleri görmelidir. Türkiye Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Asya ekseninde, kilit ülke durumuna gelmiş ve jeostratejik önemi de artmıştır. Ayrıca bu bölgelerdeki zengin enerji kaynakları," BATI" tarafından kontrol altında tutulup kullanılması, hayati önem kazanmıştır. Batı ülkeleri, bu bölgede, güçlü bir Türkiye istemiyor. O nedenle de etnik ve ideolojik akımları körükleyerek, Türkiye' yi bölmek veya pasifize ederek, hedeflerine ulaşmak istiyorlar. PKK ve yandaşları emperyalist ülkelerin, senaryolarının bir taşeronudur. Maalesef, Emperyalist ülkeler, "ERMENİ" ve "KÜRTLERİ", Türk toplumu üzerindeki hedeflerini gerçekleştirmek için, her dönem "TAŞERON" olarak kullanmak istedi.
Ayrıca hayalperest siyasiler, köşe yazarları, üniversitesi' nde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açılması isteyen YÖK Başkanı, rektörler, Anadille eğitim öneren EGİT-SEN veya benzer isteklerde bulunan kişi/kişiler' de, bu senaryoya bilerek veya bilmeyerek destek vermektedir. Oysa Lozan'da emperyalist ülkeler, "Lozan da kaybettiklerimizi, onlara alfabe verdiğimizde tek tek geri alacağız " vaatlerini dünya dil literatüründe yer almayan "KÜRTÇE" yi, dil yaparak bunu gerçekleştirmek istiyorlar. .
Hülasa, emperyalist ülkeler, Ortadoğu, Kafkaslar ve orta Asya, özellikle de Türkiye' yi, 1975 Helsinki Sonuç Belgesi' nin, İnsan Hakları Temel hak ve Özgürlüklerini temel alan 7. nci maddesine yönelik bir modelle, demokratikleştirilmelerini amaçlamaktadırlar. Emperyalist ülkelerin, bu modelle tetikleyeceği insan hakları temel hak ve özgürlükleri istemleri, bu bölgelerdeki ülkelerin, öncelikle de Türkiye' nin, parçalanmasına neden olacaktır. Nitekim BU MODELLE SOVYETLER; SAVAŞSIZ, İŞGALSİZ VE MÜDAHALESİZ BİR BİÇİMDE ÇÖKERTİLMİŞTİR. YUGOSLAVYA VE IRAK BÖYLE PARÇALANMIŞTIR. Türkiye' de, bu modeller parçalanmak istenmek, açılımlar ise bu senaryoya, zemin oluşturmaktadır.
ETNİK AÇILIM FELAKET OLUR
Son aylarda, şehit cenazelerinin fazlalığı, karakollara saldırılar, kaygı verici boyutlara ulaştı. Bu tablo karşısında ortam gerildi. Etnik nefret arttı. Bunların sonuncunda da şiddet gündeme geldi. Nitekim Son bir haftada 2...