ETNİK ÇATIŞMA FELAKET OLUR

Yüksek Seçim Kurulu’nun, Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı Hatip Dicle’nin milletvekilliğini düşürmesini protesto eylemlerinde göstericiler ortalığı savaş alanına çevirdi. Özellikle de Kuzey Afrika ve Suriye’deki gelişmeler,...

Yüksek Seçim Kurulu'nun, Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı Hatip Dicle'nin milletvekilliğini düşürmesini protesto eylemlerinde göstericiler ortalığı savaş alanına çevirdi. Özellikle de Kuzey Afrika ve Suriye'deki gelişmeler, PKK ve yandaşlarını umutlandırdı. Ancak bu ülkelerdeki mücadele, demokratik olmaya rejimlere karşıdır. O nedenle de Türkiye' de, PKK ve yandaşları bu gelişmeleri örnek almamalıdır. Çünkü Türkiye'de oluşacak etnik bir çatışma felaket olur
Nitekim CİA Başkanlarından George. J. TENET, "NEREDE BİR ÖNYARGI VE NEFRETLE KARŞILAŞIRSAN KARŞILAŞ, MÜCADELE ET. NEREDE KAOS VARSA, BİLKİ ARKASINDA, DİNSEL VE ETNİK NEFRET VARDIR" demiştir
Maalesef siyasi irade, çok partili dönemde, "SİYASİ ÇIKARI" için, çok şeyi yanlış yaptı. Hal böyle olunca da, olmayacak sorunlar yaratıldı. Sonuçta da, hatalar kaçınılmaz oldu. Türk Milletine ve devletine de ağır faturalar ödetti.
Türkiye' nin, PKK terörüne verdiği para ile 10 GAP biterdi. Sırf terör olayı sebebiyle Türkiye'nin kaybı, asgari 300 milyar dolardır. Oysa GAP projesinin maliyeti 32 milyar dolardır. Türkiye 10 tane GAP projesini şimdiye kadar çoktan bitirmiş olurdu. 4 milyon insan iş bulabilirdi. Güneydoğu bölgesi dünyanın, en zengin bölgesi olabilirdi.
1984 yılından, bugüne kadar, terörü önlemek için atılması gereken pek çok adım vardı. Ancak siyasi çıkar, bu adımların önünde en büyük engel teşkil etti. Bölgedeki feodal yapıya göz yumuldu. Bölge halkını kazanmak için sosyal, ekonomik ve psikolojik önlemlerin planlanıp, gerçekleştirilmesini gerekirdi; ancak yapılmadı. Ayrıca Askeri önlemleri geliştiren ve tüm ekonomik, sosyal ve psikolojik önlemlerin, uyumlu bir şekilde planlanıp uygulanmasını sağlayan, bir büyük strateji bir türlü gerçekleştirilemedi.
Terörle mücadeleyi, güvenlik güçleri başarıyla yürütmesine karşın, hükümet politikalarında yer alan ve bölgesel halkı kazanmada, daha önemli olan "SOSYAL", "EKONOMİK" ve "PSİKOLOJİK", önlemler yeterince geliştirilip uygulanmadı. Veya askeri önlemlerle terör önlenmek istendi.
DBP ve PKK ise APO' nun, Eruh-Şemdinli'de "PKK isyanını" başlattıkları 15 Ağustos'un yıldönümünde, 'demokratik özerklik' ilan edebileceği yönünde iddialar sürekli gündemi işgal etti. Demokratik Özerklik ile hedef, Kürdistan bayrağının bölgede, belli bir süre, Türk Bayrağının yanında çekilmesi, Kürdistan Parlamentosunun kurulması, APO' ya, PKK militanlarına genel af", "Özerk" , daha doğrusu "bağımsız Kürdistan'ın", dağdan inecek PKK'lılardan kurulacak özel ve "profesyonel" Kürdistan Ordusu!
Oysa Türkiye' de, tüm vatandaşları, kapsayan demokratik açılımlarda sorun yok. Ancak bölgesel milliyetçilik, Etnik milliyetçilik, dinsel milliyetçilik asla kabul görmemelidir. Bu unsurları dikkate alan, her demokratik açılım, "DİNSEL" ve "ETNİK" nefreti körükler Türkiye için de felaket olur.
Ayrıca 1975 Helsinki, Sonuç Belgesi' nin, İnsan Hakları ve özgürlüklerini temel alan 7' inci maddesine yönelik bir modelle, bazı ülkelerin demokratikleşmeleri amaçlanmaktadır. Ancak ABD ve AB bu modelle, ülkemizin parçalanmak ve bölmek istemektedir. Nitekim bu modelle, Sovyetler Birliği, savaşsız, işgalsiz ve müdahalesiz bir biçimde çökertildi. Yugoslavya da böyle parçalandı.
Yine "Kopenhag Kriterleri"nde: "Ulusal azınlıklar, etnik, kültürel, dilsel ve dinsel kimliklerini, her türlü asimilasyon girişiminden, ayrı olarak, koruma ve geliştirme hakkına sahiptir ve dilsel ayrılığı olan etnik topluluklar, azınlık sayılacak, kendi dillerinde serbestçe eğitim öğretim ve yayın hakkına sahip olacaklardır." Hükümleri, kullanılarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, yüz sene önce dayatılan, SEVR sömürgeciliği, yeniden hayata geçirilmek isteniyor. Bazı siyasiler, sanatçılar ve sanal aydınlar da taşeronluk yapıyor.
Ayrıca KÜRT " veya "DEMOKRATİK " açılım veya ÖZERKLİK safsataları, PKK terörünü bitirmez. Bilakis daha hızlandırır, iç çatışmaya da zemin hazırlar. !000 yıldır bir arada yaşayan, Türklerle Kürtleri, karşı karşıya getirir. Sonuçta da etnik kin ve nefreti körükler. Sonuç ise kaostur.
İnsanımız, artık gerçekleri görmelidir. Türkler ve Kürtler, yıllardır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış, kız almış ve kız vermiştir. Kardeşçe yaşamak ve var olan sorunları da, birlikte çözmek varken, kavga etmek veya huzursuzluk yaratmak, kime ne kazandıracak?
Ayrıca AB ülkeleri ve şirketler, her alanda, daha güçlü olmak için birleşirken, yılardır kader birliği yapmış, Kürt ve Türk kardeşliğini bozmak isteyenler, etnik kökeni ne olursa olsun ülkemize ve insanımıza, ihanet içindedir.

Haberleri