İddia ediyorum!
Bugün partisinden belediye başkan adayı olmayı hedef olarak kendisine belirleyen birçok isim, seçim geldiğinde karşı partinin adayına oy verecek…
çünkü büyük ihtimalle aday yapılmayacak…
çünkü “Madem beni aday göstermediniz, O halde sonucuna siz katlanırsınız” diyecek kendi kendine…
O intikam hırsıyla gidip, o güne kadar muhalefet ettiği partinin, üstelik nefret ettiği adayına oy verecek…
Sadece kendisi ve ailesi olsa iyi…
Bir de ekibini, çevresini, dost ve akrabalarını kendi partisi ve adayına karşı gizliden ya da açıktan kışkırtacak.
Kendisini aday yapmayan partisinin seçimi kaybetmesi için elinden geleni yapacak…
Parti içinde provokasyonlara neden olacak örneğin.
Aday gösterilmediği için, kendisini aday göstermeyen partisinin de partisinin adayının da resmen ipliğini pazara çıkartacak…
Kısacası…
Aday gösterilmeyişinin tüm hıncı ve intikamını, hem partisinden hem de kendisinin yerine aday gösterilen isimden çıkartacak.
Hatta…
-“Nasıl olsa beni aday göstermeyip, siyasi hayatımı bitirdiler. Ben de gereğini yaparım” diyerek, ne kadar taş varsa hem partisinin hem de parti adayının önüne koyacak…
Sonuç olarak…
-“Aday ben olsaydım, bu seçim sonucu böyle olmazdı” haklılığını elde edebilme uğruna, kendi partisine de, kendi partisinin adayına da rakiplerinden daha fazla muhalefet edecek…
özellikle AK parti ve CHP’de yaşanacak bu sözünü ettiğim durum…
Her iki parti tek aday gösterecek, diğer aday olmak isteyenlerin neredeyse tamamına yakını, yukarıda bahsettiğimiz şekilde davranacak.
-“Nasıl ben dururken onu aday yaparlar?” diye başlayan söylemlerin arkasından, kendi partisi içinde, kendi partisine karşı muhalefet başlayacak.
Parti içinde, kendi partisi ve adayına karşı başlayan bu muhalefet ve ters çalışma belki sonuca tesir etmeyecek…
Kim bilir?
Belki de bu yöndeki hareket, partisini ve adayını seçim kazanmaktan edecek…
Netice itibarıyla…
Partiler seçimlerde aday göstermeyip, “Biz seçim sonuçlarının belli olmasının ardından kazandığımız vekillikler ve Belediyelere isimler atayacağız” diyebilecekleri bir sistem olsa, inanın her parti, özellikle de AK parti ve CHP, seçimlerde aldığı oyun çok çok üzerinde oy alır…
Zira…
Alamadıkları oy, yukarıda anlattığımız nedenlerden ötürü kendi içinde kaybettikleri oylarla alakalı…
....
Tuhafıma gitti…
24 Haziran seçimleri sonrasında partinin başında kalmaya karar veren Kemal Kılıcdaroğlu’nun “Partide, yeni dönemde yenilikler olacak” söylemi garibimize gitti…
-“Bugüne kadar çeşitli nedenlerle yapamadığımız yenilikleri yeni dönemde gerçekleştireceğiz. Hepiniz göreceksiniz bu yenilikleri” şeklindeki sözlerini tuhaf karşıladık…
-“Ne kadar tuhaf?” diye sorarsanız, hemen söyleyelim:
Erdoğan’ın “İstanbul’a ihanet ettik. İstanbul’u mahvettik” sözleri kadar tuhaf…
Yine Erdoğan’ın 16 yıldır ülkeyi yönetmiyormuş gibi çoğu zaman muhalefet lideri gibi davranması kadar tuhaf…
9 seçim geride kalmış.
Bu 9 seçimin hepsinde mağlup olunmuş…
Partinin başında, bizzat yönetimdeyken alınan 9 seçim yenilgisi sonrasında yapılmamış sözü edilen yenilik…
Şimdi yapılacağı söyleniyor…
Tuhaf…Gerçekten tuhaf…
.....
Zammın siyaseti mi olur?
önce simit zamlandı…
Ardından ekmek zam gördü…
Nedense…
Simit zammına karşı çıkanlar, ekmek zammı karşısında sessiz kaldı…
-“Simit zammı geri alınmalı” diyenler nedense “Ekmek zammı geri alınmalı” diyemedi…
Simit zammı karşısında “yüzde 25 zam mı olur?” diye soranlar, ekmek zammında “bu kadar da zam mı olur” falan diyemedi…
Aynısının benzeri su zammında da yaşandı.
Suya yapılan zam sonrası ayağa kalkanlar, ekmek zammı karşısında oturdukları yerden kalkamadı.
Halbuki zam her yerde zam.
Zam her şeyde zam.
Zam kime ve neye gelirse gelsin aynı insanlar aynı tepkiyi vermeli değil mi?
Veremiyor işte…
Bu işe de siyaset sokuluyor…
-“Zammı bizim taraf yaptıysa gerekli, zammı diğer taraf yaptıysa olacak iş değil” diye düşünen beyinlerle dolu memleket.
O yüzden “zammın siyaseti mi olur?” demeyin.
Bal gibi de oluyor işte…
.....
Sosyal medya üzerinden kavga
CHP eski milletvekili Cemal Yüksel kurultay tartışmalarına sert çıkmış.
önce “Twitterda ilan edilmemiş bir savaş sürüyor. Bu cevvaliyeti AKP karşısında gösterseydik çoktan iktidar olmuştuk. Ben demiyorum, vatandaştaki algı bu. Tarafları kimin kurduğu partide siyaset yaptıklarını hatırlamaya çağırıyorum.” demiş Yüksel, ardından da…
“Her iki taraf da biziz. Hangi taraf ‘yalancı’ çıkarsa çıksın, ‘ biz ‘yalancı’ olacağız. Savaş meydanlarında kurulan bir parti twitterda zedeletilmemelidir.” diye devam etmiş.
Cemal Okan Yüksel söylediklerinde haklı elbette.
Ancak…
özellikle son dönemde siyaset de milletvekilliği de sosyal medya üzerinden yapılmaya başlandı.
Böyle olurca, parti içi kavganın da sosyal medya üzerinden yapılması gayet doğal.
Bu arada…
Yüksel de sosyal medya’yı milletvekilliği döneminde en iyi ve en çok kullananların başında geliyordu…
.....
Biraz da gülmek lazım
Bir bankada 5 tane yamyam, programcı olarak görevlendirilirler. Müdürleri onlara hitaben:
- "Şimdi burada çalışabilirsiniz. Burada iyi para kazanabilirsiniz. Ama yemek yemek için bankanın kafeteryasına gideceksiniz ve diğer çalışanları rahat bırakacaksınız" der. Yamyamlar hiç bir çalışanı rahatsız etmeyeceklerine söz verirler. hafta sonra müdürleri gelir:
- "çok iyi çalışıyorsunuz. Yalnız katınızdaki temizlikçi kız kayıp. Ona ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar. Yamyamların hepsi hayır derler ve bu işle hiç bir ilgilerinin olmadığını söylerler. Müdür gidince yamyamların şefi yamyamlara döner:
- "Aranızdan hangi maymun temizlikçi kızı yedi?" diye sorar. En arkadaki yamyam alçak bir sesle cevap verir:
- "Ben yedim" Bunun üzerine şef söyle cevap verir.
- "Ulan aptal! Biz 4 haftadır grup müdürleri, bölüm müdürleri, proje yöneticilerini yiyip duruyoruz ki kimse farkına varmasın diye, nasıl olsa onların bir işe yaradıkları yok senin durup dururken temizlikçi kızı yemen şart mıydı?!"