Günlük yaşamımıza baktığımızda rahat ve kolaycı olmamızı sağlayan ezberlerimiz var. İşe, okula veya çarşıya giderken ezbere bildiğimiz aynı yolu kullanırız. Artık bir ‘klasik’ haline gelmiş bir yaşam tarzımız vardır. Günlük ritüeller nadiren bir değişikliği içerir.
Zorunlu değişikliklerden ise rahatsız oluruz. Asla rahat ve kolaycı ‘konfor bölgemizin’ dışında olmak istemeyiz. TV kanalında dizi veya film seyretmek kolaydır; konfor bölgesi şartlarına uyar. Ciddi bir kitap okumak kolaylık ve rahatlıkla tanımlanmış bu rutinlik şartlarına uymadığı için tercih etmeyiz. Olumsuz alışkanlıklarımızın farkında olsak bile bunları değiştirmek için gayret içinde olmayız; çünkü başkalarının hak ve özgürlüklerine özen göstermeden keyfine göre davranmak kolaydır. Tembellik çalışmaktan, zihinsel atalet düşünmekten, öylece kalmak değişmekten, kabalık saygılı olmaktan, bencillik empatiden, öfke hoşgörüden daha kolay ve rahattır. Özetle; sonsuza kadar tanımlanmış, sınırlanmış ve ezberlenmiş konfor bölgemizden çıkmak istemeyiz.
Olumlu bir yaşam konusundaki tavsiyeler çoğunlukla bedensel ve zihinsel rahat olmayı içerir. Bizi rahat hissettiren şeyler aynı zamanda bir özgüven ve emniyet duygusu sağlar. Dengeli zihinsel faaliyetler için rahat hissetmek aranan ve beklenen bir durumdur. Sonsuza kadar bu rahatlık duygusu içinde mi kalacağız? Kolaylığın ve rahatlığın süreğen hale gelmesi bu durumun bize sağladığı ek katkının azalmasına neden olur. Sürekli tüketilen her şey gibi rahatlık da bir süre sonra sıradanlaşır, hatta kalkerleşip katılaşır.
Açlıkla yaşamsal faaliyetler arasındaki benzerliğe dikkat edelim. Herhangi bir açlığı tatmin etmek için yaptığımız tüketimin miktarı arttıkça her birimin yarattığı ek katkı, haz ve tatmin azalacaktır. Benzer biçimde aynı rutin faaliyetlere devam ettikçe bunların yaşamımızdaki katkıları da azalacak, kişisel yaşam kalitemiz düşecektir. Ama kalıcılaşan bir ‘uyuşturucu etkisi’ nedeniyle artık haz almamaya başladığımız faaliyetleri tekrar etmeye devam edebiliriz.
Yukarıda değindiğim duygular veya başka nedenlerle alıştığımız konfor bölgemizden çıkmak istemeyiz. Hatta çıkmamız önerildiğinde buna direnç gösteririz. Kendimizi alelusul değişmeye zorladığımızda, eski alışkanlıklar bizi bir yengeç sepeti gibi tekrar geri çeker. Bu durumun aksini sergileyen, maceracı, risk aramayı ve yaşamayı seven olağandışı kişilikler de var. Fakat pek çoğumuz, yönetimi veya denetimi elimizde olan ortamlarda yaşamayı tercih ederiz. İşin gerçeği, –sürekli değişimden söz edenlerimiz de dâhil olmak üzere– gene pek çoğumuz değişim karşıtıdır. Buna karşılık yaşamımızda öyle durumlar ve olaylar meydana gelir ki, değişim artık kaçınılmaz bir hale gelir. Farkında ve bilinçli olarak değişim ihtiyacı zamanını yakalamamız da bir başka gözlenen örnek durumdur.
Değişimi zorlayan şartların bir kısmı, ‘ben’ olarak bizim dışımızdaki faktörlerden kaynaklanır. Yeni bir ilişki, evlilik, çocuğun doğumu, yeni bir işe başlama, iş kurma, acil ihtiyaç nedeniyle ve belli sürede ödenmek üzere bankadan kredi alma, yaşamımızda önemli bir kişinin ölümü veya terk edilme gibi nedenler örnek değişim tetikleyicileridir. Özellikle bir krize yol açan olay ve durumlar değişim sürecinin tetiklenmesinde daha etkili olur.
Kendi tercihimiz olmayan değişim durumları, yönetmesi daha zor olan örneklerdir. Aniden karşımıza çıkan bir kriz durumu ile baş etmek maddi ve zihinsel olarak hazır olmadığımız şartlar nedeniyle daha zor olabilir. Böyle bir gelişme karşısında önceki ‘normal durumumuzun’ bozulması sonucu bir ‘yeni normal duruma’ geçiş sağlamamız gerekecektir.
Beklenmedik olaylar ve krizler bizi ‘konfor bölgemizden’ çıkmaya zorlar. Artık daha önce yaşamımızda olmayan bir problemle (ya da bağlantılı problemler demetiyle) karşı karşıyayız demektir. Fakat her problem bir anlamda bizim onu çözmemiz için vardır. Bazı problemleri biliriz, ama çözmek istemeyebiliriz. Bazılarının çözmek için şartların olgunlaşmasını bekleyebiliriz. Kimileri ise acil ve önemlidir, derhal çözüm hazırlığına girişmek gerekir. Her durumda söz konusu problem karşısında bir yönüyle meydan okuyan diğer yönüyle uyarlılık sağlayan tavrımız kişisel gelişimimize ve kişilik geliştirmemize katkı yapar.
Ezberin Kolaylığı
Günlük yaşamımıza baktığımızda rahat ve kolaycı olmamızı sağlayan ezberlerimiz var. İşe, okula veya çarşıya giderken ezbere bildiğimiz aynı yolu kullanırız. Artık bir ‘klasik’ haline gelmiş bir yaşam tarzımız vardır....