Fani dünya

Hani bir cümle kalbe dokunmadan anlaşılmıyor belki ama gerçekten zaman diriyken kıymetli. O yüzden size değer verene sizde vaktinizi ayırın.

Gassal dizisini izledim geçenlerde. Çok konuşuldu, tartışıldı yayınlandığında ama ben anca fırsat bulabildim izlemeye. Bazı kesim diziyi başarılı bulup beğenirken, bazıları da linç etti o dönem. Ben daha 4 bölüm izleyebildim. O yüzden olumlu yada olumsuz bir şey diyemiyorum konusuna da, oyuncularına da, çekerken verilen onca emeğe de haksızlık etmemek için. Ellerine, emeklerine sağlık.

İzlediğim bölümlerin birinde Ahmet Kural şöyle diyor, "Zaman, diriyken kıymetli. Ölenin vakti bol olur." Ne kadar doğru değil mi? Hani bir cümle kalbe dokunmadan anlaşılmıyor belki ama gerçekten zaman diriyken kıymetli. O yüzden size değer verene sizde vaktinizi ayırın. Bahaneleri, sonraları bırakın bir kenara. Bol bol birlikte birşeyler yapın, güzel paylaşımlarınız, tatlı anılarınız olsun. Manevi yönden haz duyun, mutlu olun. Yapmayı çok istediğiniz şeyleri asla ertelemeyin. Hayallerinizi hayata geçirin bir bir. Çünkü zaman akıp geçiyor ve yarına çıkacağımızın garantisi yok.

İnsanoğlu ne garip. Yaşarken bazen ıskalıyor hayatı, yolun sonuna yaklaşırken de başlıyor keşkeler, pişmanlıklar… Geçenlerde bir yazı okudum, çok etkilendim. Sizlerle de paylaşmak istiyorum.

“Otuzlu yaşlardayken kol saatim 5 bin liraydı. Bugün 52 yaşımdayım ve babamın 80 yıllık saatini kullanıyorum, 10 liraya almış. İkisi de aynı zamanı gösteriyor. Yine 30’lu yaşlarımdayken ceylan derisinden cüzdanım vardı, 400 dolara almıştım. Bugün 52 yaşımdayım, cüzdanım sıradan 50 liralık yapay deriden. İçine ne kadar para koyarsam koyayım bir fark yok, pazarda kimse cüzdana bakmıyor. 30’lu yaşlarımda tripleks bir villada oturuyordum. Bugün 1 oda 1 salonda yaşıyorum ve aynı yalnızlık var evin her köşesinde, tıpkı koca villada olduğu gibi… 30’lu yaşlarımda BMW arabam, motorsikletim vardı. Şimdi 52 yaşımdayken, onlarla gittiğim aynı yerlere otobüsle gidiyorum. Hemen hemen aynı sürede ve yine aynı konforda. Gençken pahallı içkiler içerdim, şimdi 30 liralık şarap içiyorum. 4 kadehten sonra aynı sarhoşluk var. Sadece pahalının farkı cebimde kalıyor. Mutluluğu lükste, markada, pahalı tatminlerde yaşadığımı zannederdim. Şimdi mütevazi bir hayatta daha sakin ama daha huzurlu olduğumu fark ettim.”

İnsan gençken anlamıyor bazı şeylerin önemini. Dış görünüşe özen gösteriyor sadece. Pahalı ve marka giyinmek, aksesuarlarda en iyisine kaçmak, lüks bir evde yaşayıp, en pahalı arabaya binmek, en son çıkan telefonu kullanmak o an için yaşı gereği doğru geliyor belki insana. Ama biraz olgunlaşınca farklı düşünmeye başlıyor. Maddi şeylerden çok maneviyata önem veriyor. Doğru yolu buluyor yani. Biliyor musunuz bu fani dünyada son virajda hafızada kalacak olan, nefes mesafesi ve yaşanan sevgi olacak sadece. Elini sevdiklerin tuttuğunda kolundaki saatin fiyatı ya da markası değil, hissettiğin güven, sıcaklık ve kalbindeki mutluluk kalacak.

Güncel Haberleri