Fıkra gibi olay...

Ali Çelikoğlu anlattı, epey güldük.Organize Sanayi Bölgesinde bulunan fabrikası Irak’a iş yapıyormuş.Irak’ın güvenli bölgesinde faaliyet gösteren müşterileri, fabrika ziyaretine gelmek istemişler.O da “Hay hay. Gelin tabii”...

Ali Çelikoğlu anlattı, epey güldük.
Organize Sanayi Bölgesinde bulunan fabrikası Irak'a iş yapıyormuş.
Irak'ın güvenli bölgesinde faaliyet gösteren müşterileri, fabrika ziyaretine gelmek istemişler.
O da "Hay hay. Gelin tabii" demiş.
Dün aramışlar "hadi gelmiyor musunuz?" diye...
Ne dese beğenirsiniz Irak'lı müşteriler:
-"Biz gelmesine geleceğiz ama. Türkiye'de terör var diyorlar ve biz gelmeye çekiniyoruz. Acaba gelmemiz halinde güvenliğimiz sağlanır mı?"
Ali Çelikoğlu "Telefonun başında br gülme tuttu ki sormayın gitsin" diye anlattı olayı.
"Irak'ta, birkaç yüz metre ötelerinde bombalar patlıyor, insanlar ölüyor ama Irak'lılar, Türkiye'de terör olayları olduğu için korkup, gelmek istemiyor. Ne hallere geldik görüyor musun?"
Güldük aslında epey ama, terör yüzünden ülke olarak ne hale geldiğimiz tam bir trajedi aslında.
Eğer bu ülkeye terör yüzünden, terörün en çok olduğu ülkeden bile insanlar gelmeye korkuyorsa, bu ülkeye turistin korkmadan gelmesini beklemek büyük bir iyimserlik olur.
Bu sadece bizim ülkemiz için de geçerli değil.
Terör olaylarının ve saldırılarının yaşandığı her ülke aslında bizimle aşağı yukarı aynı konumda.
Alın işte, önceki gün Fransa'da bir benzeri terör saldırısı meydana geldi.
Tunuslu bir terörist, insanların arasına kamyonuyla dalıp, sağa sola ateş etti.
Bir sürü masum insanın canını aldı.
Bu saldırı sonrasında Fransa'ya gidecekler bile iki kere düşünecektir.
Sonuç olarak:
O ülkede, bu ülkede olmuş hiçbir şey fark etmiyor.
Terörün eylemleri ve saldırılarının olduğu her ülkede bunun cezasını o ülke halkı çekiyor.
Terör saldırılarında canlarını yitirmeleri bir yana, bir de bu terör olaylarının yaratmış olduğu ekonomik etkinin yükünü omuzlamak durumunda kalıyor.
Ve şu artık iyice anlaşılıyor ki, terörün vurmayacağı ülke yok.
Ve yine şu çok iyi anlaşılıyor ki:
Terör tamamen bitirilmeden insanlığa rahat bir yaşam yok.

......

Acil servisler Hamam mı? Düğün salonu mu?
-Acil servislerde müthiş bir iş yoğunluğu var. 9 günlük bayram tatilinde, Eskişehir'deki 20 Hastane acilinde 100 bin hastaya bakılması bunu yeterince ortaya koyuyor...
-Acil servislerde müthiş bir şiddet var. Kişisel veya gruplar halinde Acil servis çalışanlarına uygulanan bir şiddet mevcut. Acil servis çalışanlarının can güvenliği yok.
-Sağlık çalışanları, aşırı iş yoğunluğu nedeniyle evlerine dahi gidemiyor. Neredeyse Acil servisler sağlık çalınanlarının dünyaya kapalı yaşam alanı haline geldi.
-Evlenen ve çocuğu olan sağlık çalışanları, bu yüzden kullandığı izinler nedeniyle döner sermayelerinden oluyor. Fazla çalışmaya para vermeyen devlet, çalışmayan günleri tıkır tıkır kesiyor.
Bu sözler, Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Hüseyin Kararman'a ait.
Başbakan'ın "Artık insanlar Acil Servislere kız bakmaya gidiyor" sözleri üzerine, aynı Acil servislerde yaşanan olumsuzlukların sadece küçük bir kısmını dile getiriyor Kararman...

Başbakan'a bir anlamda:
-"Acil servislere kız bakmaya değil de, bu sorunları yerinde görmeye bir gitseniz" diyor...
Bize kalırsa sonuna kadar da haklı Hüseyin Kararman.
Eskiden, kız bakıp beğenme yerleri düğünler ve hamamlarmış.
Acaba Başbakan Hastanelerin Acil servislerini Düğün salonları ve hamamlarla mı karıştırıyor?
......

Bir de para olsaymış...
Halil Ünal kulüp başkanlığını aldığında şartlar dibe vurmuştu.
Gerçi hala şartların dipte olduğunu söylemek yanlış olmaz ama, başkanlığı aldığı günden bu yana geçen sürede güzel işler yapılmadı değil.
Takım süper ligden düşmüş, borç gırtlağın da üzerine çıkmış, şehirde moral bozukluğu tavan yapmış ve insanların büyük bir kısmı "Biz bu gidişle PTT liginden de düşeriz" durumuna gelmişken, Teknik Direktör ile başlayıp, Uğur İncedal transferi ile devam eden bir süreç endişeleri dağıtmış vaziyette...
Bir yandan Erkan zengin ile görüşmeler, diğer yandan futbolcu denemeleri bir yana kulübü derleyip toparlama adına bugüne kadar yapılanlar yavaş yavaş "biz bu PTT liginde şampiyon olup, süper lige çıkarız" algısı yaratmıyor değil.
Hem yukarıda anlattıklarımız, hem de Eskişehirspor çevresinde yaşananların, 100 milyon borçla yapılması elbette önemli.
Ve bu durum "Bir de para olsaymış neler yapılırmış" dedirtiyor...
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Adamın biri bir sabah kalkar ve evinin çatısında bir goril görür.
Ne yapacağını bilmez ve eve girip telefonun başına geçer.
Rehberi karıştırınca bir ilan görür. "Gorilleriniz itina ile yakalanır!!! Adam telefon eder ve goril avcısı yarım saatte gelir. Araç panelvan tipinde bir kamyonettir.
İçinden orta yaşlı bir adam ve aptal bakışlı bir bulldog iner.
Adam elinde bir beyzbol sopası, bir ip merdiveni ve bir de çifte taşımaktadır. Ev sahibi sorar :
-Nasıl yakalayacaksın onu? Adam cevaplar :
-Çok basit, önce merdivenle çatıya çıkacağım,
beyzbol sopasıyla gorile vurup onu çatıdan düşüreceğim.
Köpek özel eğitilmiştir, hemen gorilin bacağını ısırır ve
ben inip onu araca kapatana kadar gitmesine izin vermez.
Derken adam çifteyi ev sahibine bırakarak yukarı çıkmaya başlar. Ev sahibi :
-Peki ben bu silahla ne yapacağım? diye sorar. Adam :
-Eğer işler ters gider de goril beni çatıdan atarsa, köpeği hemen vur.

Haberleri