FUTBOLUN ACI GERÇEKLERİ!

Sona eren sezonda futbolun karanlık yamacında, birbirlerine sarmaşık olan takımları gördük. Her takıma aynı mücadeleyi göstermeyen futbolcuları da gördük bu sezon. Hatta onları alkışlayan taraftarları da. Bu ihanet manzarasına...

Sona eren sezonda futbolun karanlık yamacında, birbirlerine sarmaşık olan takımları gördük. Her takıma aynı mücadeleyi göstermeyen futbolcuları da gördük bu sezon. Hatta onları alkışlayan taraftarları da. Bu ihanet manzarasına bakınca, bir şeyi unutmamak gerek. 'Keser Döner, Sap Döner, Gün Gelir hesap Döner'
Bazen hesap sormak da gerekir.
Eskişehirspor, gitmesi gereken yerde kalmak isteyenlerin çıkarlarına yenik düşecek takım değilse, takıma fayda sağlamayanlar gitmeli...
Eskişehirspor umut kitabını önümüzde ki sezon açılmak üzere rafa kaldırdı. Yeni sezon içinde çalışmalar başladı. Ancak şimdiden söyleyeyim eğer kazanılır ve şans verilirse önümüzde ki sezonun en büyük transferi Fatih Nuri Aydın olur.
Eskişehirspor geleceği kazanmak istiyorsa bu tip genç futbolculara şans tanımalı ve sabırlı olmalıdır.
Gençlik, varoluşun anlamıdır.
Ama genç futbolcuların da paranın değil, yüreğin dilini öğrenmeleri ve konuşmaları şartıyla...
Eskişehirspor birilerinin gazına gelerek, transferde amansız bir yarışa girip de geleceğini harcamamalı. Yöneticiler her transferde bunu da hesaba katmalı.
Yoksa; dikiş tutmayan yerlerimiz bu sezon da sökülecekse...
Transferde su gibi para harcayıp, şişirme transferlerin üzerine bir bardak su içilir.
Futbol tek sözcüklü bir dildir artık:
Para.
Gençliğin dilinin, paradan daha önemli olduğunu söylemek, bugünler için demode laflardır. Cehaletin el üstünde taşındığı, hataların sözcüklerle kolayca onarıldığı alemdir futbol.
Çıkarcı ilişkiler çağında, haksızlıklara karşı dilsiz duruşlar diz boyuysa...
Futbolcuların cehaletine alkış tutmak da kaçınılmaz olacaktır. Maçta bir duran top için birbiriyle kavga eden futbolcuları, "Hırsları ve isteklerinden dolayı sinirleri bozulmuş" savunmasıyla geçiştirmekle, onların cehaletini ana fikir yapmak arasında, buz gibi gerçekler yatıyor.
Ama ne acıdır ki...
Hiçbir şeyi sorgulamayan taraftarlığın kalbi, böyle futbolcular için atıyor!
Gittikçe garipleşen bir ülke olduk zaten. Uygun'un yaptığı açıklamalara baktım da, seneye tek hedefin Avrupa kupalarına gitmek olduğunu söyleyen bir teknik adamla, Eskişehirspor'un neler kazanacağını tahmin etmek zor değil. Çünkü Uygun gibileri için günü kurtaracak sonuçlar her şeydir, Avrupa düşleri bir şey. Ayrıca ona genç futbolcu demeyin. Sadece pahalı transfer listeleri düzenleyin.
Genç denince, yılın kazancı olarak geçen senenin üstüne koyan Alper'den sonra Fatih Nuri Aydın'ı işaret etmeliyim. Maliyeti 20 kaban. Ama yıllanmış bir emek. Eskişehirspor'da transfer için maddi sıkıntı yaşandığı bir dönemde, Genç bir fidanın varlığı ne çok şey katacaktır da, kim hesaplar acaba?
Peki, Kasımpaşa ile iddiasız öylesine bir maç olmasa, o genci formanın içine sokacak yürek, kaç teknik adamda mevcut olabilir?
Bu sezonun genelinde olduğu kadar, ligin son haftasında Eskişehir'de seyircisiz oynanan Bursa-Gençlerbirliği maçında gördüm ki.
Pahalı transferler yalan.
Futbolda başoyuncu seyircidir. Eskişehirspor'da bazı şeylerin değişmesini de sağlayacak tek kuvvette taraftardır.
Azalan kalite, artan fiyatlarla ters orantılıysa. Futbolcuların cehaletini yüzlerine vurmakta sakınca yok demektir. Bunu yapmak, en azından geçmişin değerli futbolcularının gururunu okşamaktır. Ya da aklı başında taraftarlara, gerçeği işaret etmektir. Maçlara ölmeye gidenlerin ve başka takımdayken çapulcu belleyip, kendi takımına geldiğinde futbolcunun ayağını öpenlerin, anlayamayacağı bir gerçektir bunlar. Çünkü, formaların, cahil futbolcuların üzerinde nasıl durduğuna bakan yok. Marka yaratma tekniğini, sadece formaların arkasına isim yazdırmak zannedenlerden topluma kalan, para denizinde yüzdürülen futbolculardır. Oysa futbolcuların paralarından çok, ilkeleri olmalı. Ama ne utançtır ki, bu ülkede ilke para etmiyor.
Dar alanda paslaşmasına izin verilen toplumlar, futbolcuya tapar, başkanlarına ibadet eder. Futbolcularını eleştirenlere de küfür eder. Böyle bir ülkede futbolcuların, kendilerine tanrı süsü vermesi kaçınılmaz değil midir? Haksızlık denizinden birkaç parça gerçekler listesi çıkardım. Öğretmenden, Baş komiser, Uzman doktor, bir Profesöre kadar liste yazdım. 1500 ila 4000 TL civarında maaş alıyor bu kişiler. Bu insanlar vergilerini peşin olarak da ödüyor. Bir futbolcunun aylık geliri bunların en az 10 ya da 20 katı. Üstelik tek kuruş vergi ödemiyorlar. Bunları paraya boğan kulüplerin vergi borçlarını da, hükümetler affediyor, o vergileri çalışan insanlardan alıyor.
Bu yazdıklarımın, bir gol kadar değeri olmadığını biliyorum. Çünkü toplumun büyük kesimi, meselenin bu kısmıyla ilgili değil. Onlar atılan gole, formanın içindeki pahalı bedene bakıyor.
Ama düşünüyorlar mı acaba?
Bu sezon olduğu gibi yıllardır gönül verdikleri takımlarından ve en önemlisi kendilerinden neler gidiyor?

Haberleri