Rus erkeklerinin selamlaşma tarzlarından biri dudak dudağa öpüşmeleridir. Gazetelerde yazılanlara bakılırsa onların bu adeti Türk diplomasisini bile harekete geçirmiştir. Almatı zirvesi yapılmadan önce TC Dışişleri Bakanlığı, Sovyetler Birliği da-ğılınca kurulan devletlerin başkanlarını uyarmış ve Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i "Rus öpücüğü" ile karşılamamaları konusunda ricada bulunmuş, el sıkışma veya kucaklaşmanın yeterli olduğunu bildirmişti.
Buna karşılık, Cumhurbaşkanı düzeyinde bir başka ülkenin selamlaşma adetine uygun davranıldığı hiç görülmemiş bir davranış değildir. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1998 yılmda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla dünyanın değişik ülkelerinden gelen çocukları kabul etmişti. Çocukları sıcak karşılayan Demirel çocukları tek tek öperek karşıladı. Fakat sıra çıplak ayakları ve yerli kıyafetiyle davete katılan bir konuk çocuğa geldiğinde tavrını değiştirdi: Yeni Zelandalı küçük konuğa, "Senin ülkendeki gibi yapalım" diyerek burnunu onun burnuna sürtmüş ve onunla bu şekilde selamlaşmıştı.
Bir adete, yerleşik anlayış ve inanışa aykırı bir davranış bazen büyük sorunların doğmasına yol açabiliyor. Geçtiğimiz yıl İran'da böyle bir olay yaşandı: Yezd kentinde düzenlenen Hakikat Film Festivali'nde, İran'ın tanınmış oyuncularından Bayan Govdar Heyrendiş, ödül verdiği yönetmen Ali Zamani'yi alnından öpünce olanlar olmuş, muhafazakar kesimden insanlar ayaklanmıştı. Bir yetkilinin öncülüğünde düzenlenen gösterilerde bu öpüşme olayı 'İslam'a aykırı' bulunduğu için protesto edildi. Ayrıca Heyrendiş ve Zamani için tutuklama kararı çıkarıldı. İran'da yaymlanan İtimad gazetesinde yer alan habere göre, 20 yaşındaki genç yönetmen Zamani suçlamaları reddetmiş, 47 yaşındaki Heyrendiş'i annesi gibi sevdiğini anlatmıştı. Yani alnından öpülen Zamani'ye göre masum bir öpücüktü bu.
Bir insanın yüzüne tükürülmesi belki de bütün toplumlarda hakaret olarak algılanır. Bizde, "Yüzüne tükürülse yağmur yağıyor sanır" sözü hakarete karşı çıkmayacak kişileri aşağılamak için kullanılır. Ancak tarihte, yüze tükürülmenin farklı anlamlara geldiği toplumlar da vardı. Marko Polo ile aynı zamanlarda yaşamış olan Avrupalı bir gezginin başına gelenler buna iyi bir örnektir. Söz konusu Batılı gezgin seyahat sırasında Rusya'da ilkel bir kabile ile karşılaşır. Kabile reisi onu gördüğünde, kendi adetleri doğrultusunda gezginin suratma tükürür. Bu olaydan çok korkan adam geri dönüp kaçmaya başlar. Kendisine kılavuzluk yapan kişi peşinden gelip yetişir ve kendisine durumu açıklar. Kabile reisinin yaptığı selam vermeden başka bir şey değildir. Korkudan eli ayağı titreyen gezgin durumu öğrenince reisin yanına döner. Kendisi de ona tükürür ve dost olurlar.
Tükürmeye başka anlamlar yükleyen toplumlar da vardır. Orta Afrika'da yaşayan bir toplulukta, bir olayı onayladığını ifade etmek isteyen kişi tükürüyor. Tükürülen insan bunu bir saygı davranışı olark değerlendiriyor ve bu saygı gösterisinden memnuniyet duyuyor.
Yeni Zelanda'da Maori halkı mensupları karşılaştıklarında, birbirlerini burunlarmı değdirerek selamlıyorlar. Yeni Gine yerlileri misafirlerini uğurlarken, inlemelerle birlikte bütün bedenlerini çamurlara buluyorlardı. Bu davranışları ile misafirlerinin ayrılması karşısında üzüntülerim belirtmiş oluyorlardı.
Uğurlama konusunda da değişik ve ilginç adetlere rastlamak mümkündür. Söz gelimi, Tibet'te misafir evden ayrılırken ona dil çıkararak uğurlamak gerekiyor. Bizde ve pek çok kültürde çok çirkin bir hareket olarak değerlendirilebilecek bu uygulama Tibetliler'de misafirin sohbetinin beğenildiği anlamına geliyor.
Eskimolar ve Hintliler'de misafirin yediği yemek dolayısıyla ev sahibine teşekkür etmesi de ilginçtir. Misafirin teşekkür ettiğini ifade etmesi geğirmesiyle anlaşılıyor.
GARİP SELAMLAŞMA ADETLERİ
Rus erkeklerinin selamlaşma tarzlarından biri dudak dudağa öpüşmeleridir. Gazetelerde yazılanlara bakılırsa onların bu adeti Türk diplomasisini bile harekete geçirmiştir. Almatı zirvesi yapılmadan önce TC Dışişleri Bakanlığı,...