ESOGÜ Ziraat Fakültesi' nin, düzenlediği panelde, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr Sabahattin ÖZCAN, GDO 'lu ürünlerin avantajlarından bahsetti. Oysa son yıllarda, genleri değiştirilmiş ürünler, özellikle de yetiştirilen sebze ve meyve ve hububatlar, halkın korkulu rüyası haline geldi. Özellikle de yazılı ve sözel medya da bu alandaki programlar, GDO' larla ilgili kaygıyı daha artırdı.
Peki, GDO nedir?
Bir canlının, gen diziliminin değiştirilmesi, ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara, "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar", kısaca GDO adı veriliyor.
GDO, bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit kesme, yapıştırma ve çoğaltma işlemi olup, genetik mühendisleri tarafından uygulanıyor. Aktarılacak gen, önce bulunduğu canlının DNA sından kesilerek çıkarılıyor. Sonra vektör adı verilen taşıyıcı virüs ile bu gen DNA molekülüne yapıştırılıyor.
GDO' lu ürünler olarak, mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, balkabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri, kolza, kasava, papaya. yanında, çalışmaların devam ettiği ürünler ise Muz, ahududu, çilek, kiraz,ananas, biber, kavun, karpuz, kanola' dır.
İnsan sağlığı açısında çok tehlikeli olan GDO' lardan kurtulmanın, tek yolu, Anadolu' da yetişen yerli tohumlarımıza sahip çıkmak veya daha sağlıklı tohumlar üreterek çiftçilerimize ulaştırmaktır. Çok sıkı denetimler yapılarak, GDO ihtiva eden ürünlerin satışını önlenmek veya yasaklanmaktır.
Frankeştayn Gıda olarak da nitelenen GDO'lar bugün kolera bakterisi geni taşıyan yonca, akrep geni taşıyan pamuk, tavuk genli patates, balık genli domates gibi gıdalar şeklinde karşımıza çıkmaktadır. GDO' lu, ürünler, Doğal çeşitliliğe zarar vererek tür zenginliğinin yok olmasına da neden olmaktadır.
Canlılar üzerinde yapılan bu değişiklikler; canlı sağlığı, biyolojik çeşitlilik, ekolojik dengenin bozulması, ekonomik bağımlılık, canlıların yaşam hakkının elinden alınması ve canlılar üzerinde mülkiyet hakkı tanınması açısından önemli tehdit ve riskler taşıyor.
O nedenle de , Prof. Dr Sabahattin ÖZCAN' nın, özellikle de Eskişehir'de, GDO' lu ürünler yerine, yerli tohumlardan övgü ile bahsetmesini isterdik. Çünkü Eskişehir, yerli tohum açısından, ülkemizin, en zengin kentlerinde biridir. Özelikle de Sivrihisar bölgesi, yerli tohumlarından olan Kepen' in lahana ve pırasası, Koçaş' ın patlıcanı, Dümrek' in nohudu, Okçu ve Kaymaz' ın Fasulyesi, Mülk ve Koltan' ın soğanı, Günyüzü' nün kavunu, ve Gecek' in üzümü, gerek damak zevki, gerekse kalite açısından her bölgeye nasip olmayacak özelliklere de sahiptir
İthal GDO' lu, tohumları üretimi daha da artıracağı düşüncesi ile savunanlar, ülkemize ve insanımıza ihanet içindedirler. Çünkü Türk çiftçisi, hibrit tohum ithali ile dışa bağımlı kalıyor, hem de kısırlaştırılmış bu tohumları çoğaltılamadığından, her yıl milyonlarca döviz yurt dışına gidiyor.
Ayrıca trans gen tohumların, kötü amaçla da kullanılabileceği, bu tohumların içlerine hastalıklı genlerin yerleştirilebileceği; melez tohumların bağışıklığımızı zayıflatabileceği de gündemden düşmüyor ama yeteri kadar da önlem de alınmıyor.
Türkiye'de, GDO içeren ürünleri satılması insanlar açısından riski çok yüksek. Çünkü bu konuda yasal düzenleme yok. Riski en yüksek olan ürünler içeriğinde mısır ve soyadan elde edilen yan ürünleridir. Çünkü Türkiye mısır ve soya ithalatının büyük bölümünü, en büyük GDO lu mısır ve soya üreticileri olan ABD ve Arjantin'den alıyor.
GDO' lu, ürünleri dış görünüşünden anlamaya imkân yok. Bu nedenle riski azaltmak gerek, o nedenle de risk grupları önceden tespit edilerek bilinmelidir. Organik ürünler tercih edilmeli, üretimlerinde, ekolojik sertifikalı tohumluk kullanılmalıdır. Marketlerde organik ürün talep edinilmelidir.
Ayrıca tarım ürünleri, mevsiminde tüketilmelidir. Mevsim dışında yetiştirilen sebze ve meyveler, doğal yöntemler kullanılmadığı gibi, fazla tarım ilacı kullanılmaktadır.
Gıdalarınızı yerel olanlar tercih edilmeli, ABD veya Arjantin gibi dünyada en çok GDO üreten ülkelerden gelen ürünlerin, GDO lu olma riski yüksek olduğundan tercih edilmemelidir. Ülkemizde üretilen ve kaynağını bilinen ürünler, tüketilerek, yerel çeşitlerin korunmasına da katkıda bulunulmalıdır.
Türkiye, yerli tohumlarına sahip çıkmak, onları geliştirerek çiftçilerimizin hizmetine sunmak zorundadır. Aksi halde, ülkemiz, milyonlarca döviz kaybına uğrarken, insanımızda, sağlığını kaybedecektir.
GDO'LU ÜRÜNLER!
ESOGÜ Ziraat Fakültesi nin, düzenlediği panelde, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr Sabahattin ÖZCAN, GDO ’lu ürünlerin avantajlarından bahsetti. Oysa son yıllarda, genleri değiştirilmiş ürünler,...