Kent dışındaki sohbetlerde de halen Ümraniye Davası' nda tutuklu, insanlar, özellikle de Başkent Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mehmet HABERAL' da, konu yapılıyor. Sohbetlerde dikkat ettik, konu üzerinde, kimse yeteri kadar bilgi sahibi olmadığı gibi mahkûmiyetini de bir türlü kabul edemiyorlar. Nitekim bir vatandaş " ...Onun mahkûmiyeti ile organ nakli bekleyen pek çok insan da mağdur ediliyor. Bilim adamlarının, bu şekilde tutuklanması ise kaygı vericidir. " diyerek, bir gerçeği ortaya koydu.
Ülkemizdeki sorunlar karşısında, endişe duyan insanlarımız çoğunluktadır. Ancak ülkedeki bu istenmeyen gidişe, birilerinin dur demesini bekliyor. İnsanımız, bireysel çabasının, olumsuz gidişe engel olamayacağını düşündüğünden midir, özgüven eksikliğinden midir bilinmez, kendisini, bu mücadelenin oyuncularından biri olarak hissetmiyor. Oysa demokrasi ile yönetilen ülkelerde, sorunların çözümü seçmenlerin elindedir.
Yargıya karşı güvensizlik yaratacak ve kamuoyunda tartışmaya açacak uygulamalardan kaçınmak, en büyük sorumluluktur. Özellikle geciken adaletin adaletsizlik olduğu kabulünü, en temel doğrulardan birisi olarak görüp, yargı süreçleri, hızlanmalı Hükümet de adaletin gecikmesine yol açan engelleri, ortadan kaldıracak, yasal ve fiziksel önlemleri hızla almalıdır.
Diğer yandan Türk toplumu, son yıllarda, kitle iletişim araçları ile beyin yıkama ölçüsünde etkilendi. Özellikle de Ümraniye Davası' nda, malum sözlü ve yazılı medyanın, olaylar karşısında, önyargılı tavır alması, hatta yargısız infaz yapması ise kötü gidiş daha da hızlandırdı. Hatta ülkemizi, bütünlüğüne ve huzur ortamına büyük zarar verdi.
Diğer yandan Sayın Prof Dr HABERAL gibi, bilim adamlarımızın tutuklanmaları ise kaygı ve kuşkuları daha da artırdı. Çünkü bilimle uğraşan her insan, yeni keşifler yapan, evrenin sırlarını açığa çıkarmaya çalışan, konuyu, her yönü ile derinlemesine inceleyen, ondaki detayları fark etmeye ve yakalamaya çalışan kişidir. İşte bu nedenle, adaletle, bilim ayrılmaz bir bütündür. Bilim adamı, her alanda adaletli davranır. İnsanlık için de en hayırlısını düşünür ve hayata geçirmeye çalışır. Bu nedenle de bilim ve bilim adamları, insanlığa önemli hizmetlerde bulunmuşlardır.
Sayın Prof. Dr. HABERAL, bu insanlarımızdan biridir. Başkent Üniversitesini kurdu. 1730 böbrek, 320'den fazla karaciğer nakli yaptı. 1428 Türkçe ve İngilizce bilimsel yayını var.2 İngilizce, 4 Türkçe kitap yazdı.25 ulusal ve uluslararası ödülü var. Tüm yaptıkları, düşünce yapısı, bilme, toplumsal güce, akla dayanıyordu. Hayatı boyunca da Atatürk' ün, "Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir" sözünü hayat felsefesi haline getirdi ve hayata geçirdi.
Sayın Prof. Dr HABERAL, ULPİANUS' un, " Adalet... Onurlu yaşamak, başkasına zarar vermemek, herkese, kendine ait olanı vermek" sözünü, hayata geçiren ender insanlarımızdan biridir. Hal böyle iken, neden tutuklandı ve ne gibi suçlamalarla karşı karşıya, bu hususta da bilgi sahibi değiliz. Ancak ülkemizde aklıselim her insan, organ nakli ve yanık tedavisinde, onun bilgi ve tecrübesine muhtaç milyonlarca insanın, evrensel bir kimliği sahip, tıp bilim adamından, mahrum bırakılmasını da bir türlü kabul edemiyor. Çünkü bilim adamının kaybettiği vakti, ne de o'nun deneyim ve tecrübesinden mahrum kaldığı için hayatını kaybeden insanları, geri getirmek mümkün değildir.
Elbette ortada bir suç varsa gerekenler, bir an önce yapılmalıdır. Çünü insanları suçsuz yere tutuklu tutmak da yanlıştır. Bu aynı zamanda evresel hukukun da gereğidir. Nitekim W. S.LANDOR, " ADALETİN GECİKMESİ, ADALETSİZLİKTİR." demiştir.
Ayrıca Sayın Pof. Dr. HABERAL' ın, kaçma ve delileri yok etme gibi, bir niyeti ve kişiliği olamadığı halde, yangından, mal kaçırılır gibi tutuklanması, hatta tutuklama anında, ameliyat yaptığı hastalarına vizite yapma isteğine bile müsaade edilmemesi, dikkat çekici olduğu kadar olduğu kadar düşündürücüdür de. Oysa evresel ve vicdani düşüncede, her şart ve zeminde, öncelik, insanı tutuklamak değildir. İnsan hayatını kurtarmaktır. Zaten bir bilim adamını, diğer insanlardan, ayrıcalıklı kılan da bu değil midir?
Sayın Prof. Dr HABERAL, ne zaman yargı karşısına çıkartılır bilinmiyor. Ancak tutuklu kaldığı süre içinde, ülkemiz ve Tıp Bilimi, çok şey kaybediyor. Çünkü bir toplumu, "bilgi ve bilgelik" sürekli yüceltir. Ayrıca en önemli yatırım, eğitilmiş insana yapılan yatırımdır. Refah seviyemizi ve yaşam standardımızı ancak teknoloji üreterek artırabiliriz. Bunu da bilime, teknolojiye, Ar-Ge' ye ve yetişmiş beyin gücüne gereken önemi vermekle mümkündür. Ne yazık ki yetişmiş ve evrensel kimliğe ve düşünceye sahip, bilim damlarımıza bile, gereken değeri vermediğimiz gibi, tutuklayarak, bilimi, insanlığı ve ülkemizi, Sayın Prof.
Dr. HABERAL gibi insanlarımızdan, mahrum ediyoruz. Çok yazık.
GECİKEN ADALET İNSANLARI MAĞDUR EDER
Kent dışındaki sohbetlerde de halen Ümraniye Davası nda tutuklu, insanlar, özellikle de Başkent Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mehmet HABERAL da, konu yapılıyor. Sohbetlerde dikkat ettik, konu üzerinde, kimse yeteri kadar...