Çağımızda, yarını önceden tasarladığı için hayran kaldığımız toplumlar var. Bu toplumlar ve kişi7kişiler ne müneccim ne de medyum kullanıyorlar. Yaptıkları, onlara özgü bir mucize de değildir. Bunlar, sadece `geleceği düşünmek` noktasında, diğer insanlardan farklı davranıyorlar.
Nitekim Anakent Belediye Başkanı Sayın Prof. Dr. BÜYÜKERŞEN, yeni garın Şeker Fabrikası bölgesine yapılması gerektiğini söyledikten sonra"'Demiryolu projesi MHP iktidarında onaylandı. O projeye demiryolunun Uçak fabrikası tarafında yerin altına girip, Çamlıca' dan çıkmasını öngörmüştük. Böylece ortaya büyük bir bulvar çıkacak ve şehrin tüm caddeleri buraya bağlanacaktı. Böylece şehrin önündeki, 50 yılda trafik sorunu kalmayacaktı. Ancak şimdi bunlar Bağlar geçidinde treni yer üzerine çıkaracaklar. Şimdi bu projenin, ne anlamı kaldı. Şehrin geleceğini ipotek altına alıyorlar. Garı da mevcut yerine yapmak istiyorlar. Şehri sıkıştırdıkça sıkıştırıyorlar' ifadeleri ile müşteki oldu.
Elbette garın aynı yere yapılması, trafik ve park sorunu yaratacak, Eskişehir' in TEK MERKEZLİ KENT olmasına da katkıda bulunacaktır. Oysa Gar ve çevre yolu, kentin dışında gerçekleştirilmiş olsa idi, çağdaş şehircilik normlarına uygun olacak, kenti de rahatlatacaktı. Ancak günü kurma ve siyasi çıkar stratejilerine kurban edildi.
Belediyeler de, aynı yanlışlıkları yaptılar. Tek merkezli kentte de ısrar ettiler. Bu durumu, yıllardır köşemizde ve belediye başkanları ile yaptığımız sohbetlerde, gündeme getirmemize rağmen, nedir bilinmez, Eskişehir' i, "TEK MERKEZL KENT yapmakta ısrarcı bir tutum izlediler. Nitekim son yıllarda, Eskişehir' in, akciğeri olabilecek olan Fabrikalar bölgesine, Espark, Esgaz, hayal kahvesi, 222, Tepebaşı Belediye Binası, Şoförler cemiyeti binası, Acıbadem Hastanesi, Özdilek, Koçtaş, Caurfur, Anemon Otel gibi, benzer tesisler aynı bölgeye yapıldı. Bu yanlışlığın, şehirciliğe, özellikle de trafikte getirdiği fatura ortadadır.
Eskişehir, belediye yönetimlerinin yaptığı hatalar yüzünden,"TEK MERKEZLİ" kentte mahkum oldu. Oysa bugünün, şehircilik anlayışı, " çok kesimli" ve" çok Merkezli" kentlerdir. Hatta "Büyüme Koridorları" adı verilen, şehirlerarası otoyolların, iki tarafına serpilip gelişen, "ÇEVRE ŞEHİRLERİ" şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Ne yazık ki Eskişehir'de, bazı uygulamalar, çağdaş şehircilik kıstaslarından çok uzaktadır. Özelliklede Eskişehir'de, süper marketlerin ve iş yerlerinin merkezde toplanması, kenti "TEK MERKEZLİ KENT " e mahkûm ederken, yalnız şehircilik açısında değil, trafik, park ve ekonomik açıdan da ciddi problemler getiriyor. Nitekim Eskişehir'de, her geçen gün sayıları artan süper marketler, bakkal ve manav başta olmak üzere, küçük esnafı bitirme noktasına getirdi. İşsiz kalan insan sayısı da her gecen gün artıyor.
Hükümete yük olmayan, ancak katma değer sağlayan esnaf kesimi, süper marketlerin, kent merkezinde açılmasından dolayı, son derece zor durumdadır. Tüm çağdaş şehircilik normlarına rağmen, kent merkezinde bakkal dükkânı gibi süper marketler açılmaya devam ediyor. İlgili kurumlar da izin verilmemesi gereken yerlere, süper marketlerin açılmasına onay veriyor. Oysa süper marketlerin, kent ekonomisine katkıları yok denecek kadar azdır. Çünkü bu marketler, Eskişehir' de, sıcak para kazanıp, merkezlerinin bulunduğu yerlere, transfer ediyorlar. Kazandıkları parayla da bulundukları ülke ve şehre yatırım yapıp, istihdam yaratıyorlar.
Diğer yandan süper marketlerin gelmesi ile de Eskişehir, "ÜRETEN" değil, "TÜKETEN" bir kent haline geliyor. Oysa Eskişehir "ÜRETMEK" zorundadır. Kent olarak bu başarılmazsa, Başkent Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. HABERAL' söylediği gibi " ÜRETMEZSEK, BAŞKALARINA MUHTAÇ OLURUZ."
Ayrıca Sayın Prof. Dr BÜYÜKERŞEN' in, Bora bey Göleti kenarına yapılan yapılar ile ilgili olarak yaptığı açıklamalar, su havzaları ve kentin geleceği açısından kabul edilir nitelikte değildir. Çünkü geçmişte Bakanlık, kuraklık yaşanan dönemde gönderdiği yazıda, şehirde ne kadar su kaynağı varsa, koruma altına alınmasını istedi. Bu yönde, alınan meclis kararı doğrudur. Ancak daha sonra maden yasası kapsamında, şehrin kullanımına yaramayan bölgelerin koruma bölgesinden çıkartılması istenmesi, gelecek açısından kaygı vericidir. Maden Yasasın rağmen, Belediye meclisi pekala Bora Bey Göleti' ni koruma bölgesi olarak tutabilirdi. Çünkü göletin koruma altında tutulmasında, Eskişehir HALKININ, çıkartılmasında ise belli KİŞİ/KİŞİLERİN, menfaati var. Hülasa vilayet ve belediyeler eliyle, Eskişehir'de,, tarım alanlarını kaybettiğimiz gibi, su kaynaklarını da kaybediyoruz. Oysa gelecekte dünyada, "SU" ve "YİYECEK" savaş nedeni olacaktır.
Eskişehir' i, yönetenler, kentin geçmişini, bugününü ve geleceğini çok iyi değerlendirmeli, çağdaş şehircilik kriterlerini uygun ve geleceğe yönelik kararlar almalıdır. Aksi halde gelecekte, ÇOCUK ve TORUNLARIMIZ pek sorunla karşı karşıya kalacaktır. Ancak geleceği ve torunlarımızı düşünen kaç adamınız var?
GELECEĞİ DÜŞÜNMEK!
Çağımızda, yarını önceden tasarladığı için hayran kaldığımız toplumlar var. Bu toplumlar ve kişi7kişiler ne müneccim ne de medyum kullanıyorlar. Yaptıkları, onlara özgü bir mucize de değildir. Bunlar, sadece `geleceği...