Partide "birlik-beraberlik" her CHP'linin isteği ve dileğidir.
Özellikle, ülkenin çeşitli sıkıntıları hep beraber yaşadığı şu günlerde CHP'ye, CHP'nin yol göstericiliğine ülkenin ihtiyacı vardır.
Bunu ülke genelinde sağlayacak olan Genel başkan ve Genel Merkez yöneticileridir.
Şehirlerde ise bu görev il başkanlarına düşer.
Geçtiğimiz Cumartesi günü 1 oy farkla da olsa il başkanlığı koltuğuna oturan Sinan Özkar için de en büyük sorun "Birlik ve beraberlik" olmalı ki, bunu il başkan adaylığı süresinde özellikle ön plana çıkartma gayreti içinde olmuştur.
Adaylık duyurusu ile ilgili hazırladığı ve bilboardlara bile astırdığı ilanında, "Eskişehir'in birleştirici gücü" sloganını kullanmıştır.
CHP'de yaşananlar düşünüldüğünde, Sinan Özkar'ın kullandığı slogan doğru ve aslında yerini de bulan bir söylemdir.
Hal böyleyken...
Sinan Özkar'ın kongrenin hemen ertesi günü...
Yani...
İl başkanı seçildiğinin hemen ertesinde yapmış olduğu ilk açıklamada "Ahmet Ataç son kurultay delegesinin belirleneceği kuradan feragat etmemiştir" demesi, sürekli kullandığı "Eskişehir'in birleştirici gücü" sloganı ile pek bağdaşan bir tavır değildir.
İl başkanı, partisinin şehirde olumsuz şekilde tartışılmasını ilk önce engelleyecek kişidir.
Haklı dahi olsa, yutkunup, kendi partilisiyle polemiğe girmeme adına ve partisinin kamuoyunda yine tartışma konusu haline gelmemesi adına özen göstermelidir.
Ne yazıktır ki...
"Ben kuradan feragat ettim" diyen bir Belediye Başkanına "Hayır etmedi" demenin, haklı dahi olunsa, partiye kazandıracağı hiçbir şey olmadığı gibi, yeni bir tartışmanın fitilini ateşlemiştir.
Kaldı ki, il başkanı olarak yapılan bu çıkış, i başkan adaylığında kullanılan "Eskişehir'in birleştirici gücü" sloganını tamamen çürüten ve var olan ayrışmayı daha da kemikleşmiş hale getirmeye yönelik bir çıkıştan ibarettir.
İl başkanı bu tür çıkışlarla bir "güç" olduğunu gösterebilir belki ama, "birleştirici güç" olacağı konusunda İnanları ikna etmekte bir hayli zorlanabilir.
Bizden söylemesi...
************************
Vergi borcu olanlara kredi verilmezse...
Ahmet Tokur anlattı...
Esnaf kefalet kooperatifinden bir mesaj almış.
Mesaj aynen şöyle:
"kooperatifimiz 01.12.2015 tarihi itibariyle kredi borcu olmayan esnaflarımıza sıfır faizle 30.000 tl ye kadar kredi kullandırımı yapılacaktır. Bilgi için kooperatifimize başvurmanız yeterlidir."
Bu mesaj üzerine yaşadıklarını aynen şu şekilde anlatmış:
" Önce ne güzel hükümet seçim öncesi verdiği sözünde duruyor şartlarını öğreneyim dedim ve telefon ettim. Kredinin mesaj da belirtildiği gibi sadece kooperatife üyenin borcunun (01.12.2015 tarihi itibariyle) olmaması şartı ve en az 6 ay öncesin de üye olma şartı var.
Şimdi bu ne perhiz bu ne turşusu dedirttirecek bir uygulama ile karşı karşıyayız.
Zira bir insan bu kooperatife niçin üye olur kredi çekmek için bu kooperatifin kuruluş amacı bu.Bu kooperatife üye olup da kredi çekmeyen esnaf tuzu kuru esnaf dır. Bu kredinin verilmesindeki amaç sıkıntı içinde olan küçük sermayeli esnafın sıkıntısını gidermek ve piyasayı canlandırmak olmalı idi. Burada ki (bence saçma)uygulama ya yeterince düşünülmeden yapılmış bir uygulama (tarih de bol örneğini görebileceğimiz). Ya da ya kardeşim ben sözüm de durdum seçim öncesi vaatlerimi yaptım burada adalet in varlığı yokluğu beni ilgilendirmez çok az kişinin yararlanacağı beni ilgilendirmez denilebilir. Yani ben yaptım oldu ama doğru ama yanlış zihniyeti var gibi geliyor."
Ne dersiniz? Haksız mı Ahmet Tokur?
Esnafın borç almasının belki de birinci nedeni, vergi borcunu kapatmaktır.
Vergi borcu olmayan esnaf zaten işi tıkırında olan esnaftır.
Siz vergi borcu olan esnafa kredi vermemeyi birinci kriter yaparsanız, o krediler işi tıkırında olan esnafa gider.
Yani bir işe yaramaz...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
İyi de bu haksızlık ama...
CHP kongresinin ardından en çok konuşulan isimlerin başında İbrahim Arslan geliyor...
Eleştirildiği konu, Divan başkanı olmasına rağmen niçin listede kurultay delegesi olabildiği ifade ediliyor.
Bunun etik olmadığı söyleniyor.
Dün, uzunca bir aradan sonra oturduk İbrahim Arslan ile.
Arslan, son derece büyük ve hak etmediği bir durumla karşı karşıya olduğunu söylüyor.
Devamla da:
-"Beni kongre divan başkanı olarak görevlendirdiler. Bu aslında, benim nazarımda onurların en büyüğü. Divan başkanı olarak da görevimi hakkaniyetle,taraf tutmadan ve doğabilecek tartışmalara mahal vermeyecek şekilde yaptığıma inanıyorum. Zaten hiç kimse de çıkıp, kongre maddelerinin uygulanması konusunda beni suçlamıyor. Demek ki Divan başkanlığı görevimi kusursuz sayılabilecek bir biçimde yerine getirmişim" diyor.
Kurultay delege adaylığı meselesinde de önemli bir ayrıntının görmezden gelindiğini söylüyor İbahim Arslan.
-"Birincisi: Ben kurultay delegesi listesinde olacağımı bilmiyordum. Bu bana kongre öncesi söylenen bir şey değildi. Kaldı ki, bilsem de bir şey değişmezdi. Zira, Divan başkanı olarak benim görevim, kongreyi tarafsız şekilde yönetmemdi. Kongrelerde seçimlere geçildiğinde divan heyetinin görevi biter ve bu görevi seçim kuruluna devreder. Yani, seçimlere geçildiği an, divan başkan ve üyeleri, normal delege sıfatına bürünmüş olur. O yüzden, benim kurultay delege listesinde ismimin olması, ne yasal olarak yanlış, ne de etik olarak. Kaldı ki, listede ismim olmasa daih, divan başkanlığı görevim bittikten sonra şahsi olarak bile kurultay delegeliğine aday olma hakkım var. Bu da son derece doğal bir hak" diye konuşuyor.
İbrahim Arslan, bundan önce yapılan Odunpazarı ilçe kongresinde de divan başkanı olduğunu hatırlatıyor.
O kongrede de isminin il delege listesinde yer aldığını söyleyip, "O duruma tepki göstermeyip, bu duruma tepki gösterilmesini de anlamış değilim. Halbuki ikisi de aynı olay. Ben ikisinde de divan başkanıyım, ikisinde de listedeyim. Anlamak mümkün değil" diyor.
Sonuç olarak:
İbrahim Arslan, kendisiyle ilgili söylenenlere ve suçlamalara bir hayli üzülmüş.
"Hak ettiğimi zannetmiyorum ama, saygı da duyuyorum. Ancak, bu gibi eleştirilerde de biraz vicdanlı düşünülmesini isterdim" demeyi de ihmal etmiyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Gerçekten birleştirici güç olmak
Partide birlik-beraberlik her CHPlinin isteği ve dileğidir.Özellikle, ülkenin çeşitli sıkıntıları hep beraber yaşadığı şu günlerde CHPye, CHPnin yol göstericiliğine ülkenin ihtiyacı vardır.Bunu ülke genelinde...