-“O isim listede olduğu için oyunu o partiye vereceğim” diyen de var “O isim listede olduğu için oyumu o partiye kesinlikle vermeyeceğim” diyen de…
Yani…
Partilerin milletvekili aday listelerinde bulunan isimlerin, seçimleri etkileyecek, seçim sonuçlarını alt-üst edecek olağanüstü bir durumları yok…
Daha doğrusu…
Listelerde bulunan isimlerin partilerine getireceği oy kadar partisinden götüreceği oy var…
Bu durumda…
önümüzdeki milletvekili genel seçimlerinde partiler Cumhurbaşkanı adaylarının estirdikleri hava ile sağlayacakları oyları alacak…
Milletvekili aday listelerindeki isimler bir anlamda etkisiz eleman konumunda olacak…
Biz ise:
Cumhurbaşkanı adayının aldığı oy ile partisinin aldığı oy arasında oluşacak farktan, milletvekili aday listesindeki isimlerin sebep olduğu katkı ve kaybı anlayacağız.
Yani…
Cumhurbaşkanı adayı partisinden fazla alırsa, milletvekili adayları sayesinde kaçan oyların oranını, Cumhurbaşkanı adayı partisinden az alırsa, milletvekili adaylarının partisine kazandırdığı oyların oranını, sandık sayım sonuçları açıklandığında bileceğiz…
.....
Yüzde 10 seçmeni ikna edebilen taraf…
Son yapılan iki seçimin sonuçlarını hatırlarsınız....
Seçimlerin ilki 7 Haziran tarihinde yapılmıştı.
Yüzde 50 civarında oyu bulunan AK Partinin oyu, bu seçimde yüzde 40'lara düştü.
İlk kez AK Parti tek başına iktidar olamadı.
Koalisyon çabaları sonuç vermeyince yeni bir seçim kararı alındı.
İkinci seçimin tarihi 5 ay sonrası yani 1 Kasım tarihinde yapıldı.
5 ay önce yüzde 40 civarında oy alan AK Parti bu kez oylarını yüzde 49'lara yükseltti.
Kısacası...
AK Partinin oyu yüzde 9 civarında arttı.
Bu bize şunu söylüyor:
önceki seçimde AK Partiyi tercih eden yüzde 9-10 civarında seçmen, 7 Haziran seçiminde CHP, MHP, HDP ve SP'yi tercih etti.
Aynı 9-10 civarında seçmen 1 Kasım seçiminde yine AK Partiye oy anlamında dönüş yaptı.
Sonuç olarak...
Bazı seçimde AK Partiyi tercih eden yüzde 10 civarında seçmen, bir diğer seçimde oyunu başka partilere kullanabiliyor.
İşte, önümüzdeki seçimin Eskişehir’deki sonucu belirleyecek olan seçmen de bu sözünü ettiğimiz ve tarifini yaptığımız yüzde 10'luk seçmen olacak.
Hangi taraf bu yüzde 10'luk seçmen profilini ikna edebilmişse, seçimi kazanan taraf da en fazla milletvekilini çıkartan taraf da o olacak…
.....
Merak ediyor musunuz?
Seçimlere 20 gün kaldı.
Bir şekilde geçecek bu 20 gün ve 20 günün sonucunda 24Haziran günü Türkiye Büyük Millet Meclisi belirlenmiş olacak.
Belki aynı gün Cumhurbaşkanı da belirlenecek, belki de Cumhurbaşkanının belirlenmesi bir 15 gün sonrasına kalacak.
Peki, sonra ne olacak hiç merak eden var mı?
Milletvekillerinin birbiriyle anlaşamadığı, milletvekillerinin belediye Başkanları ile anlaşamadığı, il başkanlarının olmadığı, teşkilatların 2’ye hatta 3’e bölündüğü partilerde neler yaşanacak?
Partilerde darmadağın olan ortalık nasıl toplanacak?
Seçimlere kadar kalan 20 günlük süre nasıl olsa bir şekilde geçecek.
Asıl seçim sonrası yaşanacak her şey…
.....
Demirel’i de anmış olalım bu vesileyle…
İhtilal olduğunda Süleyman Demirel'i arıyor bir dostu…
-"sizi sürgüne gönderecekler" diye haber veriyor.
Demirel;
-"İçeriye mi? Dışarıya mı?" diye soruyor.
-"çanakkale civarı" yanıtını alınca hemen çıkartıyor haritayı önüne.
Ankara-çanakkale 653 kilometre.
İstanbul-çanakkale 320 kilometre…
İzmir -çanakkale 319 kilometre…
Ve çanakkale'de havaalanı yok.
-"Hata etmişiz. Yeniden başa geçince, yani Başbakan olunca ilk işim çanakkale'ye bir Havaalanı yapmak olsun" diyor.
Buna şahit olan bir yakını kızıyor…
-"yaptın da ne oldu. Sürgüne gidiyorsun işte" deyince Demirel;
-"O iş başka, bu iş başka. Siyasette giriyorsan her şeyi göze alacaksın. Bugün sürgüne gidiyorum ama yarın göreceksin dönecek ve ilk iş olarak da çanakkale'ye havaalanı yapacağım" cevabı veriyor.
Ve öyle de oluyor gerçekten.
çanakkale Demirel'in yeniden Başbakan olmasıyla birlikte Havaalanına kavuşuyor.
Erdoğan’ın mitinglerde, iktidarı öncesinde yapılan bazı Havaalanlarını sahipleniyor ve “biz yaptık” diyor ya, bunu her duyduğumuzda Demirel’in yaşadığı bu olay geliyor aklımıza…
Xxx
Süleyman Demirel, AP Genel Başkanı iken eşi Nazmiye Hanım ile birlikte oy kullanmak üzere sandığının bulunduğu Okul’a gider.
Okulun önü, oy vermek için gelen insanlar yüzünden oldukça kalabalıktır.
Kalabalığın içinden biri, daha okul basamaklarını çıkmadan Süleyman Demirel’e bağırır: “Sana bu sandıktan oy falan yok” diye.
Demirel hazırcevaplığı hoşgörüsü zekâsıyla bir başkadır.
önce, sesin geldiği yere bakar ve o meşhur gülümsemesini de yüzüne takınarak şu cevabı verir:
-“Herkes bize oy verirse o kadar oy’u neremize koyacağız gardaşım, sen de oy verme”
İlginçtir…
O seçimde Demirel’in Adalet Partisi birinci olur.
Demirel’lerin oy kullandığı sandıkta da oyların tamamı Adalet Partisi’ne çıkar.
önceki gün, Eyüp Sultan’da, Karadenizli bir kadının CHP’li Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye hitaben “Sana oy falan yok. Ben oyumu AK parti’ye vereceğim” diyalogunu izleyince de, aklıma yine Demirel’in yaşadığı yukarıdaki olay geldi…
.....
BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlayıp geri dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar. Köye beş yüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun’u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş. Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel’e dönüp :
– "Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık…"