Ramazan arifesinde, gıda maddelerinde fiyat artışları gündemdedir. Ancak bundan daha da önemlisi, bozuk gıda maddeleridir. Nitekim bir okuyucumuz, "... Peynir bozuk çıktı. Aldığım yere götürdüm, kabul etmedikleri gibi, bir de azar işittik. Belediyeler halkın sağlığı ile ilgilensinler. Ben öldükten sonra, kent, cennet olmuş neye yarar?" diyerek sitem etmiş.
Elbette okuyucu haklı; her şeyin başı sağlıktır. Ancak Eskişehir' de, belediyelerin ve Tarım İl Müdürlüğü Kontrol Şubesi' nin, somut olarak gıda kontrolü ve fiyat, tanımlanması ve sınırlarının belirlenmesi ve bu alanda nasıl bir politika yürütüleceklerine dair somut bir strateji ve çalışma yapmaları gerekir. Çünkü gıda maddelerinin denetiminden belediyeler ve Tarım İl Müdürlüğü Kontrol Şubesi sorumludur. Bu onların, aynı zamanda, yasal görevidir de.
Eskişehir'e, kaçak et girdiği, kentte gelen sebzelerin yeter kadar denetlenmediği hep söylendi. Bu hususu, Anakent Belediye Başkanımız, Sayın Prof Dr. Büyükerşen' le yaptığımız, görüşmemizde konu ettik. Bizi, dikkatle dinledikten sonra " ...Kentin girişlerine, kaçak kömür, et ve sebze girişini önlemek için, kontrol kulübeleri yaptırdım. Bir müddet çalıştı daha sonra nedendir bilinmez, görevli personel geri çekildi" dedi.
Bu personel neden çekildi, en iyi, ilgili kurumlar bilir ama nedeni, ya politik, ya da elit güçlerdir. Nedeni ne olursa olsun, gelişmelerin, ne mazereti ne de kabul edilir bir tarafı vardır. Çünkü konu, insan sağlığıdır.
Aslında ülkemizde, mevzuatla verilmiş, denetleme yapabilecek örgüt ve uzman personel, ölçüm ve analiz yapabilecek laboratuar, alet ekipman var. Yasalarda belirtilen kurallara aykırı hareket edenlere ceza verme ve adliyeye sevk etme yetkisi var. Ancak bunları uygulayacak kararlıkta, kentte, kurum/kuruluş ve personelin, olduğunu söylemek çok zor.
Tüketici hakları, diğer sanayi ürünlerinde olduğu gibi, gıda ürünleri içinde geçerlidir. Bugün Eskişehir' de, yasalar göre, tüketicinin yeterli ve sağlıklı gıdaya erişebilme, güvenli gıda tüketme, gıda ürünleri hakkında bilgilendirme ve beslenme hakkı, vardır. Ayrıca tüketici eğitimi, gıda kaynakları ve sağlıklı beslenme için sağlıklı bir çevreye sahip olma, zararlarının tazmin edilmesi, gıda ürünleri hakkında düşüncelerini, isteklerini, sorunlarını duyurma hakkı da var. En önemlisi de bu hakları hayata geçirecek, Türkiye' de siyasi iktidar ve belediye başkan ve meclisleri de mevcuttur. Ne yazık ki seçmen, bu hakları sağlayacak ortamı yaratacak yerel ve genel seçimleri yeteri kadar önemsemiyor. Sonra da müşteki oluyor.
Bugün Eskişehir' de, temin edilen ve satışa sunulan gıda maddeleri ile ilgili şikâyetlerin gereğini yapacak ve gıda maddelerinin fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik muayenesini yeteri kadar yapan kurum/kuruluş mevcuttur ama yeteri kadar icraat yok. İşyerlerinin, hijyenik açıdan kontrolü, İşyerinin hijyen temizliği ile ilgili gereği kadar yapılmıyor. Bugün, kente ki pek çok işyeri ve büyük mağazada, müşteriye yönelik ne tuvalet var, ne de el yıkayacak bir yer mevcuttur. Bu hususta, belediyeler, yasal görevlerini yapmıyor.
TÜRKİYE' DE, TÜM İL, İLÇE VE BELDELERDEKİ PAZARYERLERİNDE, TÜKETİCİ, GIDA MADDELERİNİ SEÇEREK ALIRKEN, ESKİŞEHİR'DEKİ TÜKETİCİ BU HAKTAN MAHRUMDUR. Bu konuda, belediye başkanları tarafından çok şey söylendi ama icraata belediyeler, değil de pazarcılar hakim oldu.
Oysa tüketicinin, yaşamı için, gerekli olan gıdanın günümüz teknolojik gereklerine uygun olarak üretilmesi, gıda güvenliğinin ve kalite güvencesinin sağlanması, dünya gıda ticaretinin de önemli stratejileri arasındadır. Yine gıda güvenliği-kalite güvencesi" günümüz toplumlarının, gıda alanında, en çok konuştuğu konular arasındadır.
Diğer yandan HACCP (Hazard Analysis ana Critical Control Points) sistemi, günümüzde pek çok ülke tarafından gıda güvenliğini sağlamada, stratejik hedef olarak alınmaktadır. Temel amaç tehlikeleri önceden belirleyerek, riskleri kontrol altına almaktır.
30 Mart 2005 tarih ve 25771 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan, "Gıda ve Gıda ile Temasta Bulunan Madde ve Malzemelerin Piyasa Gözetimi, Kontrolü ve Denetimi ile İşyeri Sorumluluklarına Dair Yönetmeliğe göre, gıda üretim ve satış yerlerinde HACCP uygulaması zorunlu hale getirilmiştir. Et, süt ve su ürünleri, hazır yemek fabrikaları ile düşük asitli konserve gıdaları üreten işyerlerinin işletme büyüklüklerine göre ilk 1 veya 2 yıl içinde; diğer işletmelerin de yine işletme büyüklüklerine göre 2 veya 3 yıl içinde hijyen kodlarını oluşturarak, HACCP uygulamasına geçmeleri gerekmektedir. Ne yazık ki Eskişehir' de, bu alanda da, yeteri kadar gayret ve caba yok. Okuyucumuzun dediği gibi, insan sağlığı tehlike ve ölüm korkusu da varsa, kentler, cennet olmuş niye yarar?
GIDA KONTROLÜ VE TÜKETİCİ
Ramazan arifesinde, gıda maddelerinde fiyat artışları gündemdedir. Ancak bundan daha da önemlisi, bozuk gıda maddeleridir. Nitekim bir okuyucumuz, "
Peynir bozuk çıktı. Aldığım yere götürdüm, kabul etmedikleri gibi, bir de...