Gören de Dünyanın merkezi zannedecek Eskişehir'i...

 -Eskişehir Turizm merkezi olacak... -Eskişehir Çekim merkezi olacak. -Eskişehir Hızlı Tren yapım merkezi olacak. -Eskişehir Havacılık merkezi olacak. -Eskişehir ülkenin 3’ncü Balon merkezi olacak. -Eskişehir Sağlık merkezi...

 


-Eskişehir Turizm merkezi olacak...
-Eskişehir çekim merkezi olacak.
-Eskişehir Hızlı Tren yapım merkezi olacak.
-Eskişehir Havacılık merkezi olacak.
-Eskişehir ülkenin 3'ncü Balon merkezi olacak.
-Eskişehir Sağlık merkezi olacak.
-Eskişehir Sanayinin çekim merkezi olacak.
-Eskişehir Raylı Sistemler Merkezi olacak.
-Eskişehir Animasyon merkezi olacak.
-Eskişehir Film platosu merkezi olacak.
-Eskişehir Eğitimin merkezi olacak.
-Eskişehir Su sporları öerkezi olacak.
-Eskişehir Yazılımın merkezi olacak.
-Eskişehir Karayollarının merkezi olacak.
-Eskişehir Termal merkezi olacak.
-Eskişehir Kargo taşımacılığının merkezi olacak.
-Eskişehir Fuar merkezi olacak.
-Eskişehir Hizmet sektörünün merkezi olacak.
-Eskişehir Kongre merkezi olacak.


Gazete arşivlerine şöyle bir göz gezdirdiğinizde, yukarıdaki sözlerin başta iktidar partisi aktörlerine…


Eskişehir’e gelen parti başkanlarına…


Gelip giden bakanlara…


Belediye ve oda başkanları ile, üniversite Rektörleri ve daire müdürlerine ait olduğunu tespit ettik…


Hemen her ağzını açan Eskişehir'in bir merkez olacağını söylemiş.
Hepsini toplayıp yukarıdaki gibi alt alta yazdığınızda, Eskişehir'in Gemi yapımı haricinde, hemen her şeyin merkezi yapılacağının söylendiğini rahatlıkla görürsünüz.
Baktığınızda ise tüm bu merkezlerin sadece lafta olduğunu da anlamanız uzun sürmez.
çünkü…


En fazla “Merkez” sözü ve vaadi verilmesine rağmen, hiçbir merkez’e sahip olamayan nadide şehirlerin başında gelmektedir Eskişehir…

.....


 


“Hak-Hukuk-Adalet-Demokrasi” diyorsan…


 


CHP ile ilgili konu açıldığında başından beri söylediğimiz bir saptama var:


-“CHP ısrarla ‘Hukuk’ diyorsa, ‘Adalet’ diyorsa, ‘Demokrasi’ diyorsa…Bu dediğini önce kendi kurumu, yani partisi içinde tam ve eksiksiz uygulayacak”


Yani kısaca şunu söylemek istiyoruz:


-“CHP’nin Hukuk’tan, Adalet’ten ve Demokrasi’den ufacık da olsa ödün verme lüksü yok”


Eğer bu ödün veriliyorsa, bu kez inandırıcılığı kalmıyor.


Rakiplerine de haklı eleştiri hakkı doğuyor…


Şimdi…


Parti tüzüğünde, “atama ile gelen yönetim 45 gün içinde olağanüstü kongre yapmak zorunda” diye bir hüküm var.


Bu bağlayıcı bir hüküm…


Hükme uyduğunuz takdirde mesele yok.


Uymadığınız takdirde, birileri olayı yargıya taşır, yargı da sizin tüzüğünüze bakarak, o doğrultuda karar verir.


İşte Eskişehir’deki CHP’de bugün için yaşanan budur.


Bunun sonucu mahkeme konuyu yargıya taşıyanları haklı bulmuş ve yönetime kayyım atamıştır…


İşte bu yüzden, AK partili bir meclis üyesinin Odunpazarı Belediye Meclisi’nde, her ne kadar iki olay farklı olsa da "Hükümetimiz terörle ilişki olduğu için birçok belediye kayyum atamıştır. Ama görüyoruz ki bunu gayri demokratik bir hareket gören CHP’li arkadaşlarımız, kendi partisinin teşkilatına kayyum atayacak kadar da bir çelişki içerisindedir.”sözleri yanlış bir eleştiri değildir…

Yukarıda da söyledik…


Eğer “Adalet, Hukuk, Demokrasi” diyorsan, gereğini önce kendi kurumun içinde yerine getireceksin.


Getirmiyorsan…


Biri çıkar, haklı olarak “Söylediklerinle yaptıkların birbirini tutmuyor. önce kendi yaptığına bak!”der…


 


 .....


 


Ne de olsa devletin parası!


 


 


Bakan, Müsteşar, Genel Müdür, Belediye Başkanı…
Ya da…


Rektör, Bölge müdürü, Şube müdürü…


Kısaca…


Aklınıza gelebilecek her türlü yönetici…


özel yaşamında örneğin bir giysi almak için gidiyor bir mağazaya.


İlk önce beğeniyor, ardından fiyatına bakıyor…


Beğenmesi ilk kriter ama asıl önemli olan kriter fiyatı…


Fiyat yüksek gelirse vazgeçiyor almaktan.


-“tamam, iyi güzel de, buna bu kadar para verilir mi?” diyor kendi kendine.


Hatta…


-“O kadar parayı verecek kadar enayi değilim” diyor…


Dahası…


-“Ben bu kadar parayı kolay mı kazanıyorum?” falan diyor…


Eşya alacaksa en uygununa bakıyor fiyat açısından.


Aracının sigortasını yaptıracaksa, birkaç yerden fiyat alıyor.


Evinini kiralayacaksa, değerinin üzerinde kira bedeli istiyor.


Sonuç olarak…


Parasını çar-çur etmiyor.


Sokağa atmıyor…


çok kazanmasına rağmen “nasıl olsa kazanıyorum. Bol bol harcayayım” falan demiyor katiyen!


çünkü harcadığı kendi parası…


Para cebinden çıkacağı için temkinli harcıyor…


Ama gel gelelim aynı insanlar, mevzubahis devletin parası olduğunda, kendi parasını harcamaya gösterdiği özenin yüzde birini bile göstermiyor…


İş devletin-milletin parasını harcamaya geldi mi “Bende bu parayı verecek göz var mı?” falan demiyor…


Vuruyor gözüne gözüne…


-“Devlet bu parayı kolay mı topluyor” diye düşünmüyor örneğin.


-“Devletin bu kadar parasını verecek kadar enayi değilim” de demiyor…


Kendi parasıyla yapmadığı-yapamadığı ne varsa, yönettiği kurumun başında devletin parasıyla dibine kadar yapıyor yapacağını…


Kendi zenginleşirken, devletin fakirleşmesi umurunda bile olmuyor…


.....


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM

İki cüce erkek kardeş yine iki cüce kız kardeşle evlenmişler ve balayına gitmişler.
Gittikleri otelde bitişik odaları tutmuşlar.
Birinci çift
ilk gecelerinde uğraşmışlar uğraşmışlar ama balarısız olmuşlar. Keyifleri kaçmış yan odadan gelen sesleri dinlemeye başlamışlar.. birde ne duysunlar. Yârim saatte bir "haydi yallah hop hop hop" diye sesler geliyormuş...
Sabah olunca kahvaltıya inmişler. iştahsız bir şekilde
kahvaltıyı didiklerken diğer bütün gece hoplayan cüce çift gelmiş...
Hoplayan cüceler:
"Kardeş geceniz nasıl geçti???"
Bizimkiler:
"Hiic, yatıp uyuduk."
Gece hoplayanlar iç geçirmiş :
"Ah ne güzel! Biz o kadar uğraştık yatağa bile çıkamadık..."


 


 






 


 


 


 


 

Haberleri