Uyku, vücudumuzun dinlenmesi bir tür tatil yapmasıdır.
Uykı sırasında bile boş durmayan kimi organlarımız çalıır, kendilerini tazeler ya da onarır, güç toplar. Sabah uyandığımızda kendimizi yenilenmiş buluruz.
Uyku, insanoğlu iin gerekli olmaktan da öte zorunludur. Uykusuz kalınabilir, ama ne kadar ve nereye kadar? Sürekli uykusuzluk insanı yıpratır, bitirir ve tüketir de...
Oysa Napolyon Bonaparte'ın umurunda değildi uykusuzluk. Her gece nasıl oluyorsa üç yada dört saatlik bir uyku ona yetiyordu. İster barış döneminde, ister savaş sırasında olsun.
Çariçe Büyük Katherina da gözüne bir damla uyku girmeyenlerdendi. Belki taht kaygısı, belki sevgililerinin çokluğu nedeniyle idi bu .Mümkündür.
İkinci Dünya Savaşı'nın galiplerinden İngiltere Başbakanı Winston Churchil uyku için iki yatak kullanıyordu.Uyku tutmadığında o yataktan kalkar, diğerine yatardı.
Romancı Charles Dickens uykusu gelsin diye çeşitli yatma biçimleri deniyordu. Bu arada yatağının yerini oda içinde oradan oraya taşıması da cabasıydı.
Fransız romancı Alexandre Dumas uyumak için doktor öğüdü tutuyordu. Her akşam saat 19.00 sularında bir elma yiyor, uzun bir yürüşe çıkıyor dönüşte yorgun vücuduna uykuyu çağırıyordu.
Benjamin Franklin'in yöntemi çok daha başkaydı. Uykusu gelmeyince kalkar, yatağını havalandırır yeniden yatardı. Havalandırılmış yatağın soğukluğu uyku getirirmiş ona.
Sinema oyuncusu Gary Grant televizyon karşısına geçer, uykusu gelip baygın düşene kadar seyret babam seyrederdi. Hangi programları mı? Hangisi olursa. Ayrım gözetmezmiş hiç.
Franz Kafka durmadan yazmayı hiç durmadan yazmayı yeğliyordu. Ta ki uykusu gelip eli kolu yorulana, vücudu tümüyle pes edene kadar.
Rudyard Kipling'in bu konuda anlattıkları ilginçtir; "Kendimi bahçede geziyor varsayar, bir yandanda çocukluğumdan kalma ninniler mırıldanırım. Uyku, o saat gelmez elbet ama pek fazla da gecikmez"
Marlyin Monroe, hapsız uyuyamazdı. Yirmiye yakın hap içer sonra de kendiliğinden uyur kalırdı.
Bir başka hapçı da Fransız romancısı Marcel Proust (Swan'ların Semtin'den romanını hatırlayın üstelik Yakup Kadri çevirisidir) idi. Oturur, hapını alır, yazar, yazar,sonra uykusu gelincede olduğu yerde yığılır kalırdı.
ABD li romancı Jaqueline Susann da hapçı idi. Güldürü edebiyatının ustası James Thurber ve ünlü ressam Vincent Van Gogh da.
Gözlerine bir damla uyku girmeyenler
Uyku, vücudumuzun dinlenmesi bir tür tatil yapmasıdır.Uykı sırasında bile boş durmayan kimi organlarımız çalıır, kendilerini tazeler ya da onarır, güç toplar. Sabah uyandığımızda kendimizi yenilenmiş buluruz.Uyku, insanoğlu...