Şimdi size bir soru sormak istiyorum.
Soruyu sormadan önce de ipuçları vermek istiyorum.
İşte size ipuçları:
-Havaalanı var ama Uçağı yok...
-Bulvarı var ama, üzerinde düzenlemesi yok.
-Gelen turisti var ama kalan turisti yok.
-Kültürü var ama yarım kalmış kültür merkezlerinin tamamlanmışlığı yok.
-Demiryollarının merkezinde ama hala liman bağlantısı yok.
-Gizli zengini çok ama ama bir tek Holdingi yok.
-Karayollarının kesiştiği noktada ama Bir tek alternatif çevreyolu yok.
-Siyasetle uğraşanı çok ama yetişen siyasetçisi yok.
-Futbolun Türkiye'de beşiği ama yetişen futbolcusu yok.
-Siyasetle uğraşan çok ama aday liste başlarında hiçbiri yok.
-Zengini çok ama görgülü olanı pek yok.
-Aynı masaya oturduklarında çok sıkı dost görünenlerle dolu ama birbirini seveni yok.
-Belki içlerinde başarılı olanlar var ama paçalarından çeken çok.
-6 tane vekili var ama Ankara'da hala lobisi yok.
-Üniversite kenti ama 3 ncü Üniversitesi hala yok.
-Sözde bölgenin en güçlü yerleşim birimi ama elinde kalmış bölge müdürlüğü yok.
-Sıcak suyu var ama bugüne kadar değerlendirildiği yok.
-Termal Turizm merkezi var ama üzerine tahsis yok.
-Trafiği var ama otoparkı yok...
-Sanatın yaşadığı bir kent ama sanatçısı yok.
-Hizmet sektörü süper ama hizmet edecek personeli yok.
-Çevre yolu var ama bağlantıları yok.
-Sanayisi var ama yeterli üretimi yok.
-Güzel güzel Bulvarları ve yolları var ama temizliği yok.
-600 binden fazla insanın yaşadığı bir şehir ama ikinci bir kent merkezi yok.
Evet!
Bu ipuçlarının ardından soruyoruz sorumuzu:
-"Bu sizce hangi kent?"
Sorumuza "Eskişehir" cevabı verenler peşin peşin söyleyelim kaybetti!
Çünkü, sorunun cevabı Çankırı idi!
Doğru cevabı verenler ise bizden, İstanbul'a olmayan uçak bileti kazandı...
Uçağımız yok ama, Havaalanımız orada duruyor ya, siz de nasıl uçarsanız uçun artık...
Ha bu arada, Havaalanına giderken Anadolu Üniversitesi'nin önünden Çevre yoluna çıkıp gitmeye kalkmayın.
Zira, orası daha açılmadı.
.....
Trafik bu hale geldiyse...
-Çevre yolları daha kapsamlı düşünülse ve bitirilseydi, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Tramvay hatları ilk başta planlanırken daha özenli davranılsaydı, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Atatürk Caddesi'nin devamını Gar binası, Ali Fuat Güven caddesinin devamını Tülomsaş duvarı kesmeseydi, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Şehir merkezi dışına taşınan Resmi kurumların yerine bir başka Resmi Kurumu getirip koymasaydınız, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Otoparkların yapımı biraz daha fazla olsaydı, Trafik bu kadar sıkışmazdı.
-Trafiğin en yoğun caddeleri üzerinde araç park etmelerine müsaade edilmeseydi (Hala ediliyor), Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Kızılcıklı'nın devamında ki Seylap sokak'ta istimlak'la yolun genişletilmesine mahkeme "Dur" demeseydi, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-AVM ler getirip şehrin ortasına konulmasıydı, trafik bu denli sıkışık olmazdı.
-Şehir merkezinde birbirine bu kadar yakın ışık olmasaydı, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Adliyeyi getirip şehir merkezine, kültür Merkezini de getirip tam karşısına koymasaydınız, Trafk bu kadar sıkışmazdı.
Bu örnekleri daha da çoğaltmanız mümkün.
Ve biz bu örnekleri yaklaşık 5 yıldır hemen her gün yazıyor ve "Önlem alınmazsa bu Trafik ilerde işin içinden çıkılmaz bir hale gelecek" diyoruz.
Galiba o günler gelmek üzere...
......
İşine geldiği yerde konuşup, işine geldiği yerde susanlar...
Öyle bir hale geldik, öylesine kamplara bölündük ki, sormayın gitsin!
Artık her konuyu kendi dini inanç ve ideolojik düşüncelerimiz çerçevesinde değerlendirir olduk.
Gelişen olaylar karşısında ilk baktığımız yer yine kendi dini inanç ve ideolojilerimiz oluyor.
Bu nedenle...
Olay ne olursa olsun, işimize geldiği yerde konuşuyor, işimize gelmediği yerde susuyoruz.
Olayın aslı ilgilendirmiyor artık bizi.
Olayın vahameti umurumuzda bile olmuyor.
Yaşanan olayla ilgili aklımıza ilk gelen:
-"Bu olay benim siyasi düşüncemi ve bu düşüncemi temsil eden partiyi zor durumda bırakır mı?" düşüncesi...
Ya da...
-"Bu olay üzerinden karşı düşünceyi yıpratıp, kendi düşünceme bir menfaat sağlar mıyım?" oluyor.
Örneğin karaman'da yaşanan taciz olayının ortaya çıkmasının sonrasında yaşananlar.
Kim ne derse desin gerek bakanın "bir kereden bir şey olmaz" benzeri açıklamalarıyla birlikte AK partinin bu olay karşısında mide bulandıran duruşu.
Gerekse...
Muhalefetin bu olay üzerinden AK parti'yi köşeye sıkıştırma çabası.
Her iki davranış da, yaşanan iğrenç olayın bir tarafa bırakılıp, adeta halı altına süpürülmesini amaçlayan bir yolu hedef tutmuş vaziyette.
Her iki davranış da aslında, yaşanan iğrenç olay üzerinden siyasi güç gösterisinin yaşandığı bir durumu gösteriyor.
Aslına bakarsanız.
Her ki davranış da, en az o iğrenç olay kadar iğrenç...
......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Zengin ve ikram seven ağanın konağına bayramda önce bir molla gelmiş, peşinden de Bektaşi... Ağa ikisini de ağırladıktan sonra ocak başında kahvelerini içerken mollaya sormuş:
- Tütün içer misiniz?
- Estağfurullah, mekruhtur!
- Ya içki?
- Aman efendim haramdır, hiç olur mu?
- Ya kadınlarla ilişkiniz?
- Hiç olur mu, biz harama uçkur çözmeyiz!
- Saz, çalgı, musiki?
- Tövbe tövbe! Bunları, bana sorarak günaha giriyorsunuz.
Ağa, Bektaşi'ye dönmüş, aynı soruları ona da sormuş, Bektaşi her soruya;
- Eyvallah imanım, emrin olur! diye cevap vermiş...
Yemek bitmiş, misafirler yola çıkarlarken ağa onlara diş kirası vermiş. Mollaya bir altın, Bektaşi'ye de elli altın. Bunun üzerine Molla itiraz etmiş:
- Böyle bir kâfir adama elli altın, bana bir altın veriyorsun.Sana yakıştı mı bu ağam?
Ağa gülmüş;
- Onun masrafı ağır be Molla!
Hadi size cevaplamanız için bir soru?
Şimdi size bir soru sormak istiyorum.Soruyu sormadan önce de ipuçları vermek istiyorum.İşte size ipuçları:-Havaalanı var ama Uçağı yok
-Bulvarı var ama, üzerinde düzenlemesi yok.-Gelen turisti var ama kalan turisti yok.-Kültürü...