Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) Eskişehir Şube Başkanı, İlknur KAHVECİOĞLU, 29 Martta 2009' da, yapılacak yerel seçimlerde, siyasi partilerde adaylık ve aday adaylığı sürecinin hızla devam ettiğini, ancak şu anda görünen durumun, kadınlar için hiçte iç açıcı olmadığını belitti.
Ayrıca Sayın KAHVECİOĞLU, 29 Mart 2009'da yapılacak yerel seçimlerde, görünen tablonun geçtiğimiz dönemlerdeki halinden fazla değişmeyeceğini dile getirdi Ve "Kadınlar aday gösterilmiyor. Ne yazık ki bugün siyaset parayla ve para için yapılıyor. Kadınların, kendilerine ait bir bütçeleri de yok, aday listelerinde adları da yok. Kadınların yerel yönetimlerde olması çok önemlidir. Çünkü kadınlar kendi sorunlarını gündeme taşıdıklarında, çocukların ve çevrenin sorunlarını da gündeme getirmiş oluyorlar." dedi.
Doğrudur. Kadınlar, ülke nüfusunun yarısını teşkil etmelerine rağmen, gerek TBMM' de, gerekse İl Genel ve belediye meclislerinde, yeteri kadar temsil edilmiyorlar. Ayrıca Türkiye'de, her 10 yöneticinin, ancak biri kadındır. İşveren konumundaki, her 100 erkeğe karşın, 2 kadın var. Kadınların işgücünün toplamı içinde, kadın işverenlerinin oranı ise, yüzde 13. ülkemizde, yeni sermaye sahibi kadın sayısı ise yok denecek kadar azdır.
Aslında tarihte Türk toplumunda, kadın erkek konumu eşitti. Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un, ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca, "Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir nedendi. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan, tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı. Bugün Türk kadının, her alanda olduğu gibi, siyasi alanda da, tarihteki bu konumdan çok uzaktır.
Aslında Türk kadını, siyasi haklarını, Batılı ülke kadınlarından çok kolay elde etti. Atatürk, kadına, 3. Nisan 1930' da, belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934'te milletvekili seçme ve seçilme hakkını verdi. 1935'teki ilk seçimlerde TBMM' ye 18 kadın girdi. Ancak alınan bu haklar, arzu edilen boyutta siyasi platforma yansımadı.
Oysa Avrupalı kadınlar, siyasal haklarını çok daha geç elde etmelerine rağmen, kendi meclislerine, daha fazla sayıda temsil ediliyor. Örneğin İsveç' de, bu oran yüzde 40.4, Norveç'te %36.6, Danimarka' da %33.71 milletvekili var.
Türkiye' de, yerel yönetimlerdeki mevcut durum da ortada. 3 bin 225 belediye başkanının sadece 18'i (1 il, 5 ilçe, 12 belde) belediyesi kadın. 34 bin 477 belediye meclis üyesinin, 799'u kadın. 3 bin 208 il genel meclisi üyesinden 56'sı kadındır.
Hâlbuki 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunun, bazı maddelerinin değiştirilmesi, hakkında, kanun tasarısı teklifi yapılmıştı. Tasarının ilgili bir maddesine göre de, "SİYASİ PARTİLERİN HER DERECEDEKİ TEŞKİLATI İLE GRUPLARI, HER BİR CİNSİYETİN EN AZ % 30 TEMSİLİ VE KATILIMI ESASLARINA UYGUN OLARAK OLUŞTURULUR." İfadeleri yer almıştı. Ancak neden bilinmez yasalaşmadı.
Ayrıca İnsan Hakları Sözleşmeleri, Taraf Devletlerin, kadınlar ve erkeklerin tüm ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve siyasi haklardan, eşit olarak yararlanmalarını temin yükümlülüğü bulunduğunu vurgular. Yine BM ve uluslararası kuruluşlar, kadınlara karşı ayrımcılığın, hak eşitliği ve insan şeref ve haysiyetini, saygı ilkelerini her platformda gündeme getiriler. Hatta hayata geçirilmesini de talep ederler. Bu kuruluşlar ve devletler, kadınların, erkeklerle eşit olarak ülkelerinin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatlarına, katılmalarının engellediğini, toplumun ve ailenin refahının artmasına engel teşkil ettiğini ve kadınların, ülkeleri ve insanlık hizmetinde kullanabilecekleri olanaklarını geliştirmelerini, zorlaştıracağını, bildikleri halde bu hakları sağlamak için, yeteri kadar mücadele etmezler.
Peki, kadınların, siyasette yeteri kadar temsil edilmemesinin sorumluları kim/kimlerdir?
Bu soruya, pek çok cevap verilebilir ama bu alanda öncelikli sorumlu kadınların kedileridir. Çünkü hak verilmez alınır. Ayrıca demokratik ülkelerde, sorunların çözümü, seçmenin elindedir. Hal böyle olunca da, kadınlar, seçimlerde kadın adayları tercih ederek kazandırsalar, siyasi partiler, bu gelişmeyi mutlaka dikkate alacaktır. Hatta almak zorunda kalacaklarıdır.
KA-DER ve kadınlar, önce kedilerini sorgulamalı, gereğini de yapmalıdır. Çünkü çözüm kadınların kendi elindedir. Aslında kadınlar da, bunun fakındadır. Nitekim KA-DER' in Eskişehir şube Başkanı, "Bu tabloyu hep beraber değiştirmek bizim elimizde.'' demişti.
İşin, doğrusu da bu değil midir?
HAK VERİLMEZ ALINIR
Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) Eskişehir Şube Başkanı, İlknur KAHVECİOĞLU, 29 Martta 2009 da, yapılacak yerel seçimlerde, siyasi partilerde adaylık ve aday adaylığı sürecinin hızla devam ettiğini, ancak şu anda...