Halk arasında bir karşılığı yokmuş ki bu örgütün...

15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunup anayasal düzeni ortadan kaldırmayı hedefleyen örgüte yönelik operasyonlar sürüyor.
Her geçen gün tutuklanan, gözaltına alınan ve kamu görevlerinden uzaklaştırılanlara yenileri ekleniyor.
Bu rakamlar her geçen gün artıyor.
Rakamlar ortaya çıktıkça örgütün ne denli geniş bir ağı olduğu ve devlet kadrolarında nasıl yer buldukları da ortaya çıkmış oluyor.
Ancak...
Biz bu örgütün sayısal olarak çok da geniş bir yelpazeye sahip olmadığını biliyoruz.
Zira...
Söz konusu örgüt aldığı karar çerçevesinde, son yapılan seçimlerde, iktidar partisinin karşısında bulunan partileri destekledi.
Seçim öncesi, her ilde iktidar partisinin karşısında en güçlü hangi parti varsa, o partiye destek verdi.
Buna rağmen iktidar partisinin oyu son seçimde yüzde 52'lere yükseldi.
Öte yandan.
Yine son seçimde belirli bölgelerde çıkartmış olduğu bağımsız adayları oldu bu örgütün.
Hakan Şükür bu bağımsız adaylardan en önemlisiydi ve ancak 50 bin oy alabildi. Bu da bağımsız vekil seçilmesine yetmedi.
Bu gösteriyor ki söz konusu örgüt halk arasında sayısal olarak örgütlenmekten ziyade, kamuda örgütlenme ile böylesine bir güce ulaşmış.
Amacına ulaşmak için herksi örgütün içine dahil etmek yerine, köşe başlarını tutmayı stratejik olarak belirlemiş.

Belki de...
Ülkeyi 70'li, 80'li yıllardan bu yana yöneten iktidarları kandırmanın, halkı kandırmaktan daha kolay olması nedeniyle böyle bir stratejiyi kabullenmiş.
Bu yüzden.
Söz konusu örgütün kamuoyunda sayısal bir karşılığı olmadığını, buna keza, kamuda bir hayli etkin konuma geldiğini, ve bunun da hükümetlerin bu örgüte karşı bir gözünü kapatıp görmezden gelmesi sonucu olduğunu artık adımız gibi biliyoruz...
.....
Televizyon kanallarında iki farklı insan tipi izliyoruz...
-Ergenekon, Balyoz gibi sahte soruşturmalarla yargılanan ve yıllarca hapiste yatan...
-Geleceği karartılıp, ailesi ve yakınlarıyla birlikte yıllardır maddi ve manevi işkence gören...
-Sahte delillerle hayatları karartılan...
-Sırf fetö terör örgütünün önünde engel teşkil ettikleri için yalan iddialarla ordudan ihraç edilen...
-Buna rağmen başı dik bir şekilde aslanlar gibi cezaevinde yatan.
-İtibar istemeyip, "Bizim zaten itibarımız bir gram eksilmedi ki" diyen.
-Onca yaşadıklarına rağmen içlerinde en küçük bir kin barındırmayan.
-"Bugün olsa yine girer yatarım" diyerek Atatürk yolundan sapmayacağını bağıra bağıra söyleyen o mağdur edilmiş asker ve sivillere bakıyorum...
Bir de...
Bu yaşananlarda hiç mi hiç payı yokmuş gibi davranan, hatta ülke halkına verdiği bilgilerle büyük bir kıyak yapıyormuş havalarına giren şu eski örgüt itirafçılarına bakıyorum...
Hallerinde, duruşlarında, konuşmalarında, dünya görüşlerinde, giyim ve kıyafetlerinde, mimiklerinde, çağdaşlıklarında öylesine fark var ki...

Biri "Devlet için, Vatan için,bu vatanda yaşayanlar için haksız da olsa bir daha girip cezaevinde yatarım" diyor...
Diğeri ise...
Sanki yaşanılan bu mağduriyette hiç payı olmamış gibi sadece kendini aklama ve iktidara yağ çekme edasında...