Köşemize, gelen şikâyetlerden, büyük çoğunluğu, insanlarımıza verilmeyen randevular oluşturmaktadır. Randevular, neden verilmiyor, bilinmez ama randevu verilmeyen makamlarda, oturan insanlarımız, halkın sorunlarını çözmek, için vardır. Halka rağmen ve halkın sorunlarını, bilmeyen yöneticiler, başarılı olamaz. Hizmette getiremezler..
Hiçbir insanımız da bulunduğu makamlarda, kalıcı değildir.
Ayrıca bugüne kadar, birçok krallar, padişahlar, gibi, pek çok kişi,. makam ve mevki sahibiydi. Hepsi de görevlerinden ayrıldı ama halka hizmet eden, kapısı, halka açık olan insanlar, makamlardan ayrılsa da veya ebediye intikal etseler de, o makamlarda kalıcı oldular.
Halka hizmet eden, kapısı da halka açık olan insanlar, ebediyete intikal etseler de hep yaşarlar. Geçmiş yıllarda, İzmirliler, hiçbir ayrıcalığa sahip olmadan, "yalın yurttaş" kimliği ile toplumsal ve kişisel istemlerini, gerektiğinde, İzmir Büyükşehir Başkanlarından, Rahmetli PRİŞTİNA’ ya, bürokratik engelleri de devre dışı bırakarak aktarabiliyorlardı. Bu duruma, kendim de birkaç kere tanıklık ve " HALK VE BASIN, BENİM VELİNİMETİMDİR" sözüne de şahit olduk.
Bugün, halk ve basın tarafından, hala hatırlanıyor ve rahmetle anılıyor.
Valimiz, Sayın çAKACAK ın, göreve başlarken,” Ahi Evran'ın felsefesiyle. Ahi Evran Veli der ki, 'Elin, kapın, sofran açık olsun, güler yüzlü olun, tatlı dilli olun'. Değerli arkadaşlar, biz sadece, bu ilkeyi, kamu yönetiminde, vatandaşlara karşı uygularsak vatandaşımızın, devletine olan güvenini arttırmış, toplumsal huzura, toplumsal barışa, en büyük katkıyı yapmış oluruz. “ sözleri, her yöneticimize, örnek ve rehber olmalıdır.
Yine Kırıkkale Valilerinden, Sayın Hakan Yusuf Güner’ in, “İnsanın, olduğu yerde hizmet vardır. İnsanların, en hayırlısı, yine insanlara hizmet edendir. Gönül ve hizmet kapılarımız siz vatandaşlarımıza, her zaman açıktır. Makam odası, valisi değil, Halkın valisiyiz?” sözleri, her makam sahibi insanımıza, örnek olmalıdır.
Bir makama gelen, her kişi, bir takım sorumlulukları beraberinde getirir. Bulunduğu mevkide, kalıcı olmak için; o makamda, halkın kendisinden beklediği, hizmeti yerine getirmek zorundadır.
Makam sahibi kişi/kişiler, her zaman mütevazı olmalı, ulaşılmaz olmamalıdır.. Kendini de vazgeçilmez zannetmemelidir. çünkü makamlar, insanları yüceltmek için değil, halkı yüceltmek için vardır.
Elbette makamlarda, görev yapan insanları hizmet yapacaklardır. ama yeterli değildir. çünkü hizmetlerin yanında,, halkında gönlünün de kazanmalıdır.çünkü en güzel makam halkın gönlünde yer edinmektir ve taht kurmaktır. Kalıcı olan da budur.
Makamlardaki, kişi/kişiler, yaşamın ve halkın merkezine. Vatandaşın, en çabuk ulaşacağı insanlarımız olmalıdır.. Halkıyla arasına mesafe koyan bir makam, aynı zamanda hizmetlerine de mesafe koymuş demektir.
çağımızda, halkla birlikte, sorunları çözmek ve verimli projeler üretmek için çağımızın olmazsa olmaz kavramları olan “Ortak Akıl” ,” Ortak Payda” ve “Toplum Katılımı” gibi kavramları icraata hakim kılmak bir zorunluluktur.
ülkemizde ve kentlerde, makam sahibi olan kişi/kişiler, fırsat buldukça esnafı,, vatandaşı ziyaret etmeli, hatta, bir bardak çaylarını içerken, onları dinlemelidir.. Aynı zamanda, iş yerlerini ve çalışma şartlarını, yerinde gözlemlemeli, ziyaretler sırasında istek ve önerilerini almalıdır.
Bugüne kadar, Eskişehir’ de, görev yapan bürokratların, kimi doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde, görev aldı, kimi de emekli oldu, hatta ahrete göç etti ama yaşadığımız anıları ve hizmetlerini, kendilerine yaptığımız ziyaretleri, hep hatırladık ve unutmadık.
Halka hizmet eden ve halkın arasında yaşayan makam sahibi insanlar, manevi zengindir. Bu insanlarımızın, icraatlarında, "POLİTİK" ve "ELİT" güçlere, yer yoktur. çünkü manevi bakımdan, zengin olan devlet adamı, binlerce insandan sorumlu olduğunu bilip, ona göre düşünür. İcraat yapar. Söylemlerinin ve icraatının da bir eğitim olduğunu bilir.
Nitekim Hz. Mevlana, "Söz çıktığı ağza göre, değer kazanır." demiştir.
Makam sahibi kişi/kişiler, görevlerini başarılı olmaları için, bazı yetenek ve özelliklere, sahip olmalıdırlar. Kendine güvenen ve başkalarına, güven verebilen, olgun, ilişkilerinde samimi ve empati yapabilen, geleceği görebilen yöneticiler, çalıştıkları kurumların başarısında, önemli bir role sahip olurken halkında takdirini kazanırlar.Ve unutulmazlar..
Makam sahibi kişi/kişilerin, kapıları vatandaşlara, her zaman açık olmalıdır. Gerektiğinde, 24 saat halkın sorunları ve çözüm önerileri, gerekirse makamlarda veya halk gelmezse de halkın yerleşim alanında, tespit edilmelidir. çünkü makam sahipleri de insandır. İnsanların, en hayırlısı da insanlara, hizmet edenlerdir. Ayrıca halka hizmet, hakka hizmettir.
HALKA HİZMET HAKKA HİZMETTİR.
Köşemize, gelen şikâyetlerden, büyük çoğunluğu, insanlarımıza verilmeyen randevular oluşturmaktadır. Randevular, neden verilmiyor, bilinmez ama randevu verilmeyen makamlarda, oturan insanlarımız, halkın sorunlarını çözmek,...