Yurtiçi gezilerde, ülkemizin güzellikleri karşısında, büyük haz alırken, dikkat çeken ve üzen gelişmelere de tanık oluyoruz. Özellikle de plansız ve programsız yapılan yatırımlarla betonlaşan kıyılarımız, yok edilen tarım alanları ve hoyratça kullanılan termal suları gibi gelişmeler, Ülkemizi ve Turizm sektörünü, güç durumda bırakacak niteliktedir.
Ekim ayı içinde, Denizli Karahayıt' lardaki kaplıcalarda, bir müddet kaldık. Maalesef otel ve pansiyonlarda, termal suları tasarruflu olarak kullanılmıyor. Bu yönde herhangi bir ikaz da yapılmıyor. Ayrıca kontrolsüz su kullanımı, su israfını daha da artırıyor. Şayet ülkemiz' de, kuraklık devam eder, termal suları da bu şekilde israf edilirse, gelecekte pek çok tesis atıl kalabilir.
Oysa çoğu, Ortadoğu'da yer alan bazı ülkeler susuzluktan kırılıyor. Grönland'da kişi başına düşen yıllık tatlı su miktarı, 10 milyon 578 bin 950 metreküpü bulurken, Kuveyt'te sadece 8 metreküpte kalıyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün, 2005 yılı verilerine göre dünyada en fazla tatlı su kaynağı Brezilya'da. Yağmur ormanlarına ve dünyanın en büyük debisine sahip ırmağı olan Amazon'a sahip olan Brezilya, 8 trilyon 233 milyar metreküp toplam yıllık yenilenebilir su kaynağı ile açık farkla önde. Brezilya'yı 4 trilyon 507 milyar metreküp ile Rusya, 3 trilyon 51 milyar ile ABD, 2 trilyon 902 milyar ile Kanada takip ediyor.
Su fakiri ülkelerden bazıları ise 340 metreküple Umman, 320 metreküple Batı Şeria, 296 metreküple Barbados, 250 metreküple İsrail' dir.
Tatlı su kaynakları açısından, çok da kötü durumda olmayan Türkiye, 180 ülke içinde 214 milyar metreküplük toplam yıllık tatlı su kaynağıyla 41'inci, kişi başına düşen 2 bin 950 metreküp tatlı suyla da 106. sırada bulunuyor. Türkiye, toplam tatlı su kaynağı açısından, Avrupa'da Rusya, Grönland, Norveç'in ardından dördüncü sırada. Ancak Devlet Meteoroloji İşleri, sonbahar yağışlarının iç ve batı kesimlerde yaşanan kuraklığı önümüzdeki 4-5 aylık süreçte ortadan kaldırma olasılığını düşük görüyor. Mevsimsel yağışlar normaller civarında gerçekleşse dahi, olumlu etkilerin görülmesi için daha uzun süre gerekiyor. Meteorolojiye göre, Türkiye, kuraklık riskiyle de yaşamasını öğrenmek zorunda.
Ayrıca su tasarrufu ve kuraklık konusu, ders programlarına girmeli, öğrenciler, evde ve okulda, su tasarrufu yapmanın yolları öğretilmelidir. Önümüzdeki öğretim yılında, Eskişehir'deki okullarda, öğrencilere su tasarrufuyla ilgili bilgi aktarılmalıdır.
Ülkemiz ve Eskişehir' de, 2009 yılında su sıkıntısı çekileceğinden, su tasarrufu için seferberlik başlatılmalıdır. Gerçi Çevre ve Orman Bakanlığı "SUDEST" (Su yatırımlarını destekleme ve su tasarrufu projesi) için kolları sıvadı ama yeterli de değildir.
Maalesef Türkiye genelinde, su kaynaklarının korunması için gerekli tedbirler, yeterince alınmamıştır. Hatta Mevcut su kaynaklarının korunması ve suyun tasarruflu şekilde kullanılmasının sağlanması, Yeni su kaynaklarının araştırılarak değerlendirmeye alınması. Yerleşim yerlerinin "İçme Suyu Yönetim Planının" hazırlanması, izinsiz yeraltı suyu kullanımının engellenmesi, belediyelerin su temin edebildiği yerlerde şebeke suyu kullanımının zorunlu hale getirilmesi, Jeotermal kaynaklarla ilgili olarak ilgili kurumlardan gerekli izinlerin alınması, Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde belirtilen esaslar çerçevesinde reenjeksiyon yapılması. Yeraltı su kaynaklarının, suyu kullanan idarelerce Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde belirtilen esaslar çerçevesinde korunması, kirlenmenin engellenmesi için, gerekli tedbirleri alması karara bağlanmış ama yeteri kadar hayata geçirilmemiştir.
Türkiye ve Eskişehir' i bekleyen diğer bir tehlikede, suların özelleştirilmesidir. Ak Parti iktidarı, 12-13 akarsuyu özelleştiriyor. Bunlardan metreküp hesabıyla yaklaşık 3.1 milyar dolar bekleniyor. Fırat'ın sularının üzerindeki Atatürk ve Keban gibi barajlara giden sular da, bu özelleştirme kapsamı içinde olacak. DSİ' de yapılan ön çalışmalara göre, Fırat'ın, 29 yıllık satış değerinin 950 milyon dolar, Dicle'nin 650 milyon dolar gelir bekleniyormuş!
Türkiye ve Eskişehir, su sıkıntısı çekmemek istiyorsa, özelleştirmeye hayır diyerek, mevcut sularını, tasarruflu kullanmak ve su kaynaklarını da korumak zorundadır. Ayrıca Türkiye ve Eskişehir' de su ile ilgili gelişmelerin, hızını ve niteliğini doğru yönlendirmek için, ivedilikle bir "Master Planı" na ihtiyaç vardır. Bölge için yapılacak su ile ilgili bir MASTER PLAN", hem kaynakların korunması, hem de kullanılmasında, halkımıza ve ilgililere rehber olacaktır. Aksi Eskişehir, önümüzdeki yıllarda, ciddi su sıkıntısı ile karşı karşıya kalacaktır. Bizden söylemesi...
HALKIMIZ SUYU, TASARRUFLU KULLANMIYOR
Yurtiçi gezilerde, ülkemizin güzellikleri karşısında, büyük haz alırken, dikkat çeken ve üzen gelişmelere de tanık oluyoruz. Özellikle de plansız ve programsız yapılan yatırımlarla betonlaşan kıyılarımız, yok edilen...