Neymiş efendim!
Hatboyu’nda yapılan düzenleme, Hamamyolu’nda yapılan düzenleme kadar kötü olamazmış…
İkisi mukayese bile edilmezmiş…
çünkü…
Hatboyu düzenlemesi Hamamyolu düzenlemesi kadar betona boğulmamış…
Son günlerde AK Partili aktörlerin sıkça söylediği bir mesele oldu bu.
Bana kalırsa bu yöntem, Hamamyolu projesini eleştirme adına Hatboyu’nda gerçekleştirilen ucubeyi aklama girişiminden başka bir şey değil.
Sakın yanlış anlaşılmasın.
Burada, Belediye’nin yapmış olduğu Hamamyolu projesini savunacak falan değiliz.
Ancak…
Hamamyolu projesinden yola çıkarak, Hatboyu projesinin de masum olduğu algısının yaratılmasını içimize sindirecek değiliz.
Sonuç olarak…
Belki bu yazacaklarımız Hamamyolu projesi için de geçerlidir ama…
Hatboyu’nda ortaya çıkan boş alan, olabilecek en kötü şekilde değerlendirilmiştir.
Hatboyu’nda oluşan alanın betona hiç ihtiyacı yokken, baştan aşağıya betonla kaplanmıştır.
Hatboyu alanı değerlendirilebilecek en kötü şekilde değerlendirilmiştir.
Şehrin vitrini olabilecek bir alan, Hatboyu projesi ile resmen heba edilmiştir.
Tün bu gerçekler karşısında “Hamamyolu projesi daha kötü” demek, Hatboyu projesini mükemmel bir proje falan yapmaz…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Parkta yapılan nikahın yarattığı tartışma…
Gazeteci Uğur Mumcu’nun içinde can verdiği ve bomba ile parçalanan aracı Eskişehir’e getirildi.
Parçalanan araç, Odunpazarı Belediyesi’nin ismini vererek yaptığı parkta, camekan içinde sergilenmeye başlandı.
İşte bu sözünü ettiğimiz parkta bir nikah töreni yapıldı ve ortalık birbirine girdi.
Uğur Mumcu’nun yaşamını kaybettiği bomba ile uçurulan araç enkazı önünde nikah yapılmasına birileri büyük tepki gösterdi.
Başka birileri ise gösterilen tepkilerin yersiz olduğunu söyledi.
Parçalanan aracın önünde nikah töreni yapılmasına tepki gösterenler “Bu rahmetli Uğur Mumcu’nun anısına hakarettir” derken, “Söz konusu yer neticede bir park. Uğur Mumcu’nun kabri falan değil. Ne olmuş ki nikah yapılmışsa? Bunun Uğur Mumcu’nun anısına saygısızlık olacak neyi var?” dediler…
Tartışma hala sürüyor…
Biz tartışmanın bir tarafında değiliz.
Ancak…
Bildiğimiz tek şey, o çifte o parkta o nikahı yapma kararındaki en büyük etkenin, Uğur mumcu sevgisi ve hayranlığı olduğunu düşünüyoruz…
,,,,,,,,,,,,,
Yaptıkları, yapamadıkları, katkıları ve fedakârlıkları ile 28 yılın ardından…
-6 Cumhurbaşkanı…
-10 Başbakan…
-16 Sanayi Bakanı…
-9 Vali…
-5 Belediye Başkanı…
Yukarıdaki liste, Savaş özaydemir’in Sanayi Odası Başkanlığı yaptığı 28 yıl boyunca görev yapan devlet görevlerinin sayılarını gösteren liste…
Yani…
O bu görevi yaptığı süreç boyunca, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, bakanlık, Valilik ve Belediye Başkanlığı makamlarında bulunanların isimleri sürekli değişmiş.
Söz konusu listeyi, savaş özaydemir’in görev yaptığı yılları göz önüne alarak hazırlamış falan değiliz.
Liste, “Artık benden buraya kadar” diyen ve Sanayi Odası Başkanlığına yeniden aday olmayacağını açıklayan Savaş özaydemir’in bizzat kendisi tarafından hazırlanmış…
Zaten…
Görev yaptığı 28 yılın özetini sunduğu basın toplantısında da “Ben görevdeyken bu kadar makamda bu kadar isim değişti” diyerek söz konusu listeyi kendisi açıkladı.
Toplantı sonrası espri ile takıldık kendisine…
-“Ajda Pekkan’ın rekorunu kıramamışsın. O daha çok Cumhurbaşkanı ve Başbakan gördü” diye…
önce…
-“Onu bana değil, Ajda Pekkan ile yarışanlara söyle” dedi.
Ardından…
-“Kim bilir? Belki, benim ‘Buraya kadar’ demem, birileri için de örnek teşkil eder” diye ekledi…
Şaka bir yana…
Savaş özaydemir Oda başkanlığı yaptığı 28 yıl boyunca Eskişehir Sanayisine müthiş bir katkı sağladı.
Pek çok konuda ilkleri gerçekleştiren isim oldu.
Bilgi birikimi, vizyonu ve temsil kabiliyeti ile görevini hakkıyla yerine getirmeyi başardı.
Bundan böyle…
Eskişehir Sanayi Odası ve Organize Sanayi Bölgesi denildiğinde, onun ismi hep anılacak…
Kısacası…
Aradan geçen 28 yılın ardından, Savaş özaydemir’in olmadığı Sanayi Odasına alışmak bizim için de zor olacak…
Ancak…
Şu da bir gerçek ki, yerine seçilecek olan ismin işi, bizden de zor olacak.
Zira…
Yeni gelecek olan başkan, yaptığı her iş, aldığı her karar sonrasında ister istemez Savaş özaydemir ile kıyaslanacak.
Bu kıyaslama belki yıllarca devam edecek.
Muhtemelen…
Yapılan çoğu iş ile ilgili üyelerden “Hop! Savaş özaydemir bunu böyle yapmazdı” tepkisi ve eleştirisi alacak.
Netice itibarıyla…
Savaş özaydemir’in, yeniden aday olmayacağını açıklamasıyla Sanayi Odası’nda bir dönem kapanıyor…
Karar kendisine ait olduğu için bize bu konuda bir şey söylemek düşmez.
Bu kararın ardından söyleyebileceğimiz tek şey, yaptıkları, yapamadıkları, katkıları ve fedakârlıkları ile kendisine koca bir teşekkürü dile getirmektir…
,,,,,,,,,,
BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Adamın işi varmış, Ankara’ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses: - ’Binme, bu uçak düşecek! Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş. İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış: - Uçak düştü kurtulan olmadı. Koşmuş Haydarpaşa’ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında: - ’Binme bu trene, raydan çıkacak! Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş: - Tren Eskişehir’de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı... Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses: - ’Bu otobüse binme, freni patlayacak! Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, sormuş: - ’Sen kimsin yahu?’ - ’Ben senin iyilik meleğinim! Adam iyice kızmış: - Ulan evlenirken neredeydin?