19 Mart 2025 unutulmayacak bir tarih…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sabaha karşı evi yüzlerce polis tarafından kuşatılarak gözaltına alındı.
İfade vermeye çağrılsa gitmeyecekti sanki…
4 gün -7’nci kattaki nezarette tutulduktan sonra tutuklanarak Silivri Cezaevine götürüldü.
O gün bugündür cezaevinde…
Kabul edilir bir yanı yok…
Kamuoyunda da genel kabul görmüş değil…
Büyük öfke ve tepki yarattı.
Tepkiler açıkça ortaya konuluyor.
Türkiye’nin hemen her yerinde insanlar sokaklara çıkıyor, meydanlarda toplanıyor, ‘’İmamoğlu’na özgürlük’’ sloganları haykırılıyor.
Üniversite öğrencileri de ayağa kalkmış durumdalar.
Boykotlar yayılıyor.
Çok sayıda üniversitede öğrenciler derslere girmiyor.
Eskişehir’de de durum çok farklı değil…
Her akşam yürüyüş var.
‘’Olay soğur, yürüyüşler biter’’ beklentileri karşılıksız kaldı.
Yürüyüşlere katılım azalmadığı gibi her geçen gün daha da artıyor.
Boykotlar da başladı.
Fakültelere yayılıyor.
Daha önce de dile getirdik…
Gençlerin tepkisi yalnızca Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına yönelik değil…
İçinde bulundukları sorunlara da isyan ediyorlar.
Geleceğe yönelik umudu kalmayan gençler ‘’duyu bizi’’ diyorlar.
Duyması gerekenler belli…
Ancak ne sokaklara dökülen insanları ne de öfkelerini dışa vuran gençleri duyuyorlar.
Aslında duymamaları düşünülemez…
Duymazdan, görmezden geliyorlar.
Sergiledikleri tavır son derece yanlış…
Yaptıkları demokrasiye aykırı… Vicdanlara uyan bir yanı yok… Dahası dinin gereklerine de uymuyor.
İlahiyatçı Yazar İhsan Eliaçık, Eskişehir’de söyleşi yaptı.
Sonrasında da iftar programına katıldı.
Yaptığı konuşmada dikkat çekici bir bölüm var.
Diyor ki;
‘’…’Sana hakem olmalarını istediğinde onlara adaletle hüküm ver’ der Maide Suresi 42. Ayette.
Bakacaksınız eşit davranıyor mu?
Partizanlık yapıyor mu?
Kendi taraftarlarını kayırıyor mu, yoksa herkese eşit hizmet götürüyor mu?
Adalet, Allah’ın emridir.
Adalet, devletin dinidir.
Devletin dini adalet, mezhebi özgürlük, meşrebi eşitlik, tarikatı medeniyet, ırkı insanlıktır. Bu anlayışla hareket eden Kuran’a uygun hareket ediyordur.
İkinci olarak; oturduğu makamı emanet olarak görmeli. Tapulu malı hanedanlık, babadan oğula geçmek; kendi sınıfının partisinin malı olarak görmeyecek. Halk istemiyorsa gidecek. Oturduğu makamlar emanet olacak. Bütün makamlar, rütbeler, mevkiler halkın emanetidir. O emanet de zamanı gelince iade edilecek…’’
Söyledikleri böyle…
‘’Keşke öyle olsa’’ demek elde değil…
Dün mübarek Kadir Gecesi idi… Umarız ki, doğruların görülmesine vesile olmuştur.