Yılmaz Büyükerşen'in ilk belediye başkanlığı döneminin ilk aylarıydı.
Belediye meclis salonunda "Arama konferansı" adı altında bir toplantı düzenlenmiş, oda ve sivil toplum örgüt temsilcileri de bu toplantıya davet edilmişti.
O yıllarda çok yaygın değildi bu tür toplantılar.
Masalar kuruluyor, katılımcılar bu masaların etrafında gurp oluşturuyordu
Toplantıya katılanların her birine dağıtılan soru kağıtları üzerinden anketler yapıldı.
Sonra...
Toplantıyı organize eden bir akademisyen katılımcılara hitaben:
-"Şimdi Eskişehir'de, önümüzdeki süreç içinde neler yapabiliriz bunu size soracağız. Vereceğiniz önerilerin mantıklı olup olmaması hiç önemli değil. Hayal kurun istiyoruz. Hatta, önerilerinizin olabildiğince uçuk olmasını istiyoruz" diye bir açılış konuşması yaptı.
Sonrasında öneriler gelmeye başladı salondan.
İlk öneriler "Havaalanı yapılsın, İstanbul yolunda yaşanan sıkıntı giderilsin, Eskişehir Demiryolu ile liman'a bağlansın" gibi önerilerdi.
Toplantıyı düzenleyenler "Uçun biraz" dedikçe, salonda bulunanların da hayal ürünü uçuk önerileri havada uçmaya başladı.
"Eskişehir'e deniz gelsin" den tutun da "Porsuk üzerinden botlarla ulaşım yapılsın, Porsuğun üzerinden teller üzerinde teleferik dolaşsın, insanların bütün bir gününü geçirecek, içinde her türlü donatısı olan dev parklar yapılsın" gibi, olabilirliği o yıllarda mümkün olmayan öneriler geldi.
O yıllarda "Silikon Vadisi" gibi bir oluşum bilinmediği için öneriler arasında "Bilgi üssü" yapılması hatta Nasa benzeri bir oluşum önerisi bile vardı.
Düşüncelerin sınırları kalkmış, hayaller kurulmuş, olabilirliği mümkün görünmüyor olsa da ilk kez bir beyin fırtınası esmişti.
Toplantı sona erdiğinde, salondan ayrılan herkes aynı fikirdeydi...
"Kim bilir? Gün gelir belki bu hayal ürünü işler gerçek olur." diye çıktı salondan herkes.
Nitekim oldu da.
Süreç içinde, arama konferansı sırasında hayallerin sınırları zorlanarak ortaya atılan uçuk önerilerin bir bölümü gerçekten hayata geçti.
"Bu kadarı da imkansız" diye değerlendirilen öneriler de bu gün için "Neden olmasın?" Kategorisinde değerlendirilmeye başlanan öneriler haline geldi.
Kısacası...
Bir dönemin hayalleri, değişimin aralıksız yaşandığı bir süreçte gerçek oldu.
O günden sonra benzeri bir arama konferansı yapılmadı Eskişehir'de.
Aslında, şu günlerde bu tür bir beyin fırtınasının eseceği toplantılara ihtiyaç var.
Daha doğrusu...
Hayal edilen bir Eskişehir için bu günün hayallerine ihtiyaç var.
.....
Büyükerşen ve Ataç'ın
böyle de bir avantajı var
Yılmaz Büyükerşen'in kim olduğunu anlatmaya gerek yok.
Herkes biliyor ve tanıyor zaten.
1999 yılından bu yana Büyükşehir belediye başkanlığı görevini yapıyor.
Tam 17 yıldır aynı görevde.
Görev süresi bittiğinde 20 yılını büyükşehir belediye başkanlığı görevinde geçirmiş olacak.
Yani...
Büyükerşen'in ilk başkan seçildiği 99 yılında doğan bir çocuk, 2019 mahalli seçimlerinde oy kullanacak.
Başka bir deyişle...
O çocuk doğduğu, büyüdüğü ve liseden mezun olduğu dönem içinde Büyükerşen'den başka bir büyükşehir belediye başkanını Eskişehir'de görmedi.
Ahmet Ataç'ın kim olduğunu uzun uzadıya anlatmaya gerek yok.
Herkes biliyor ve tanıyor zaten.
Bir dönem ara vermiş olsa da 1999 yılından bu yana Tepebaşı Belediye Başkanlığı yapıyor.
Belediye başkanı olduğu tarihte doğan bir çocuk bu gün 17 yaşında.
Görev süresi bittiğinde 20 yaşında olacak ve oy kullanacak.
Kısacası...
Büyükerşen ve Ataç'ın ilk belediye başkanlığı seçildiği 99 yılında doğan çocuklar, yine Büyükerşen ve Ataç'ın süreç içinde çocuklara ve gençlere yönelik projeleriyle büyüyüp, oy verecek yaşa geldiler.
İşte seçimler söz konusu olduğunda, diğer bir dolu avantajın yanı sıra böylesine önemli bir avantaja da sahip Büyükerşen ve Ataç.
Aday olmaları halinde, 45 gün önceden ismi açıklanacak rakip parti adayı karşısında bu avantajlarının yapılacak seçimi nasıl etkileyeceğini de varın artık siz düşünün?
.....
Harun Karacan'a
Trump sorulursa...
AK Parti milletvekili Harun Karacan bir yıllık çalışma sürecini anlattı dün.
Gerek hazırlattığı sunum, gerekse yaptığı konuşma ile iyi hazırlanmış.
Bir yıllık dönem içinde başlayan ve devam eden çalışmalarla ilgili es geçmediği konu neredeyse yoktu.
Hemen her konuyu anlattı Karacan.
Hemen her konu ile ilgili sorulan soruları da yanıtladı.
Eskişehir ve Eskişehirliliğe ilişkin vurguları önemliydi.
AK parti içinde oluşturulan takım ruhuna yaptığı vurgu da dikkat çekti.
Eskişehir merkezli konuların yoğun bir şekilde konuşulduğu sırada, ABD seçimleri ve bu seçimlerde Trump'ın seçilmesi ile ilgili bir anda gelen soru ilginçti.
ABD'de Trump'ın seçilmesiyle ilgili "Ne diyorsunuz?" sorusuna "Ne diyeyim? Hayırlı olsun" cevabını vermesi, kendisi dahil herkesi gülümsetirken, "seçilen herkese saygımız var" diye devam etmesi, sorunun ve cevabın esprisini de bir ölçüde dağıtmış oldu...
.....
Biraz da
gülmek lazım
Bir grup İngiliz, Amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Birden şiddetli bir fırtına kopmuş. Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş. Fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş.
Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış. 'Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi' demiş.
Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
-Eee,noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur, daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Ne dedin onlara?
-Çok kolay. İngilizlere 'Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar' dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-Onlara da 'Denize girmek yasak! ' dedim.
Hayal edilen bir Eskişehir için hayal kurmak lazım...
Yılmaz Büyükerşen’in ilk belediye başkanlığı döneminin ilk aylarıydı.Belediye meclis salonunda "Arama konferansı" adı altında bir toplantı düzenlenmiş, oda ve sivil toplum örgüt temsilcileri de bu toplantıya davet edilmişti.O...