Her gelişinde bir sıkıntı yaşanıyordu ya...

Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ne zaman Eskişehir’e gelse, mutlaka tatsız bir olay yaşanıyor.İşin kötüsü…Yaşanan tatsız olay, Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinin bir şekilde önüne geçiyor.Hatırlanacaktır...

Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ne zaman Eskişehir’e gelse, mutlaka tatsız bir olay yaşanıyor.
İşin kötüsü…
Yaşanan tatsız olay, Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinin bir şekilde önüne geçiyor.
Hatırlanacaktır mutlaka.
Yerel yönetimler toplantısı için Eskişehir’e gelen Kılıçdaroğlu’nun, Yunus Emre Kültür Merkezi’nde ki toplantısı sırasında bir kavga yaşanmış, hatta toplantıya davet edilen bazı oda başkanlarının salona alınmayışı uzun süre tartışılmıştı.
Yine…
7 Haziran seçimi öncesinde Eskişehir’e gelen Kılıçdaroğlu’nun Sıhhiye meydanına düzenleyeceği mitingin hemen öncesinde yine bir kavga çıkmış ve kavgada il yönetim kurulu üyesi, partililer tarafından darp edilmişti.
Kılıçdaroğlu’nun yine bir sıhhiye meydanında ki mitingi öncesi benzeri bir olay yaşanmış, Kılıçdaroğlu otobüsle miting alanına girmek üzereyken CHP’nin milletvekili adayı ile bir sendika başkanı arasında yaşanan olay, mitingden daha fazla konuşulmuştu.
Kılıçdaroğlu’nun Eskişehir’e her gelişi öncesi mutlaka tatsız bir olay yaşanıyor.

Doğrusu, Kılıçdaroğlu’nun Referandum öncesinde Eskişehir’e geleceği ilk açıklandığında kendi kendimize “bu defa da benzeri bir şey olur mu?” diye düşündük.

Ancak...
Kılıçdaroğlu'nun Eskişehir'e gelmesi adeta muammaya döndü.
Bir ara Tunceliler derneğinin önceki gün yapılacak gecesine katılacağı söylendi Kılıçdaroğlu'nun.
Sonra bunun iptal edildiği çıktı ortaya.
Ardından, 7 Nisan'da geleceği söylenmeye başlandı.
Bu kez...
Aynı gün Erdoğan'ın Eskişehir'e gelecek olması nedeniyle bu tarihin de iptal edildiği çıktı ortaya.
Erdoğan 7 Nisan Eskişehir proğramını öne, yani 17 Mart'a çekince, bu defa Kılıçdaroğlu'nun yeniden 7 Nisan'da gelebileceği söylenmeye başlandı.
Anlayacağınız...
Kılıçdaroğlu'nun her gelişinde bir sıkıntı yaşanıyordu ya...
Bu defa sıkıntı gelişi öncesinde yaşanmaya başlandı...


.....


Galibiyetin sahibinin çok olduğu bir seçim yaşayacağız...


7 Haziran'da bir seçim yapıldı hatırlarsanız...
CHP 69 yıl sonra Eskişehir'de birinci parti oldu.
Büyük bir başarıydı bu CHP için.
Baktık: başarıyı sahiplenen sahiplenene.
İl Başkanı “bu örgütün zaferidir” demişti.
Belediye Başkanları, açık açık söylemeseler de “Başarıda büyük katkımız var” davranışı içine giriverdiler.
üyeler “Hepimiz çok çalıştık. Sonunda başardık” dediler açıktan açığa.
Milletvekili adayları “Bizim payımız bir hayli fazla. çok koşturduk” psikolojisi içindeydi.

Anlayacağınız…
CHP içindeki herkes seçimin kazanılmasında en büyük aslan payını kendisine çıkartma derdine düşmüştü.
-“O çalışmadı, ben çalıştım”
-“O yattı, biz koştuk”
-“Onlar kayıptı, biz sokaklardaydık” gibi, hem başarıyı sahiplenme, hem de hiç kimsenin bu başarıya ortak olmaması adına harcanan yoğun çabalar vardı resmen.
Her neyse…
Hükümet kurulamadı, yeniden seçim kararı alındı ve 1 Kasım'da yeni bir seçim yapıldı.
5 ay önce Eskişehir'de seçimi kazanan CHP bu defa Eskişehir'de birinci olamadı.
18 Bin oy avantajı ile girdiği seçimi, 40 bine yakın oy farkı yiyerek AK partinin gerisine düştü.
7 Haziran seçim başarısını üstlenmek için CHP içinde birbiriyle adeta mücadele edenlerin, konu başarısızlık olduğunda hiç sesleri çıkmadı.
Hiçbir ağızdan “Türkiye genelinde olduğu gibi Eskişehir'de de aynı nedenler etkili oldu” şeklinde dahi bir söz çıkmadı.
önümüzdeki referandum sonrasında da benzeri bir durum yaşanacak görürsünüz.
"Evet" çıktığı takdirde CHP cenahından, "Hayır" çıktığı takdirde AKP cenahından mağlubiyeti üstlenen olmayacak.
Sonuç ne çıkarsa çıksın her iki taraf da sonucun yarattığı mağlubiyeti MHP'nin üzrine atacak.
MHP zaten iç hesaplaşma içinde olacağından, çıkabilecek her iki sonucun da sorumluluğunu falan almayacak.

Sonuç olarak...
Her seçim sonrası olduğu gibi yenilgisinin olmadığı bir referandum seçimi yaşayacağız.
 Galibiyetin sahibinin çok, mağlubiyetin sahibinin olmadığı bir referandum seçimi...


......


Biraz da gülmek lazım


Temel, Fadime'yi Dursun ile birlikte yakalamış. Hemen silahını almış ve Dursun'a, "Madem Fadime'yi istiyorsun, onu benden erkek gibi al. Seni düelloya davet ediyorum" demiş. Dursun kabul etmiş ve düello için ikisi birlikte yandaki odaya girip kapıyı kapatmışlar. Temel Dursun'a fısıldamış:
- "Aslında kimsenin ölmesine gerek yok. İkimizde havaya ateş edelim, sonra ölmüş gibi yere yatalım, Fadime ilk önce hangimizin yanına koşarsa en çok sevdiği odur."
Böylece ikisi havaya birer el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar. Fadime silah sesini duyar duymaz koşarak içeri girmiş, yerde yatan Temel ve Dursun'a bakmış ve bağırmış:
- "Cemaal, hayatıım! çıkabilirsin, ikiside öldü!"

Haberleri