Her iki taraf da aynı şeyi söylüyor iyi mi?
AK partililer ile konuşuyoruz
Durumdan hiç de memnun gözükmüyorlar
-Eski havadan eser yok diye başlıyorlar söze.-Yapılan en ufak bir çalışma yok diye devam ediyor konuşmaları.-Camileri dolaşıyoruz. Birkaç esnafın...
AK partililer ile konuşuyoruz...
Durumdan hiç de memnun gözükmüyorlar...
-"Eski havadan eser yok" diye başlıyorlar söze.
-"Yapılan en ufak bir çalışma yok" diye devam ediyor konuşmaları.
-"Camileri dolaşıyoruz. Birkaç esnafın dükkanına ziyaret, varsa düğün ve cenaze. Yapılan sadece bu" diyorlar.
Bakanın zaten ortada olmadığını, üçüncü sıra adayının Eskişehir'de ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemediğini, yapılan ziyaretlerde de hala mahalli seçimlerin hesabının sorulduğundan yakınıyorlar.
Kısacası...
Partinin ilk kez böylesine olumsuz bir havada seçime girdiğine dikkat çekip:
-"Bu şartlarda nasıl iyi bir sonuç alınacak, bilemiyoruz. Partinin üzerine adeta ölü toprağı serilmiş. Önceki seçimleri hatırlıyoruz da, ortalık yer yerinden oynuyordu." Diyerek memnuniyetsizliklerini dile getiriyorlar.
Tüm bunların ardından da...
-"Hadi bizde durum böyle, CHP'de de durum bizden farksız. Onlarda da gözle görülür bir çalışma yok. Onlar da bu avantajlı durumu değerlendirmek yerine, işi kaderine bırakmış gibiler" saptamasını da yapmaktan geri kalmıyorlar.
Xxx
CHP'lilerle konuşuyoruz...
Durumdan hiç de memnun gözükmüyorlar.
-"Seçim havasından eser yok" diyorlar.
Göstermelik seçim çalışmalarının olduğunu, partinin organize olamadığını, liste ve listedeki isimlere olan tepkinin halen devam ettiğini söylüyor her biri.
Listedeki isimlerin şeklen seçim çalışmasında yer aldığını, Belediye Başkanlarının işin ucundan hala tutmadığını, bu durumda birinci parti olmanın her geçen gün zorlaştığını söylüyorlar.
Zaten, parti oyunun bir bölümünün HDP ye kaydığını, buna engel olmak için hiçbir çaba harcanmadığını, seçim çalışmalarının sadece esnaf ve dernek ziyaretlerinden ibaret kaldığından yakınıyorlar.
Partinin üzerine ölü toprağı örtülmüş benzetmesini yapıyor konuştuğumuz CHP'liler.
Bu durumda seçimlerden iyi bir sonucun nasıl alınabileceği konusunda endişeli olduklarını söylüyorlar.
Tüm bu olumsuz tabloyu çizmelerinin ardından da:
-"Hadi bizde durum böyle, AKP'de de durum bizden farksız. Onlarda da gözle görülür bir çalışma yok. Onlar da bu avantajlı durumu değerlendirmek yerine, işi kaderine bırakmış gibiler" saptamasını yapmaktan geri kalmıyorlar.
Sonuç olarak...
Her iki partide de, özellikle seçim çalışmaları konusunda partililerin memnuniyetsizliği var.
Ancak... Her iki partide de birbirine karşı , "Biz bir şey yapmıyoruz ama, onların da pek bir şey yaptığı söylenemez" düşüncesi mevcut...
......
Milletvekili olacak adam!
Özellikle seçilecek Eskişehir milletvekilleri ile ilgili olarak zaman zaman yazdıklarımızı gereksiz bulanlar var...
Gereksiz bulduklarını da çoğu zaman bizzat adayıp, şu cümlelerle ifade ediyorlar:
-"Yahu! Ne ince eleyip sık dokuyorsun ki? Sonunda 6 kişi seçilip gidecek işte. Gidenler de mecliste el kaldırıp indirecekler. Mesele sadece bundan ibaret. Ahmet olmuş, Mehmet olmuş ne önemi var. Sonuçta hepsi aynı şeyi yapmayacak mı? Sen daha neyin peşindesin ki?"
Aslında hakları da yok değil hani bu şekilde düşünenlerin.
Çünkü... Bu güne kadar gidenler hep böyle gitti Ankara'ya...
Fakat...
Her şeye rağmen bir Eskişehirli olarak.
Bu şehri seven ve bu şehirde olmaktan mutluluk duyan biri olarak ister istemez özeniyoruz işte...
Bu şehirden milletvekili seçilen insanların:
-Eskişehir'in stratejik hedeflerini iyi bilen
-Eskişehir'in değerlerini her türlü makam ve mevkiinin üzerinde cansiperane savunan...
-İş bitirici, çözüm bulucu...
-Uzlaştırıcı ve sonuca odaklı...
Ve en önemlisi de...
-Eskişehir'i, Anadolu'nun en büyük Kültür, Sanat, Bilim, Sanayi ve Lojistik metropolü yapacak isimlerden oluşmasını istiyoruz.
Bu olsun diye çaba harcıyoruz...
Ne yapalım yani?
Milletvekili olacak insanları değerlendirirken, yukarıda saydığımız özelliklerine bakmayalım da, en iyi el kaldırıp indirenleri mi tespit edelim?
........
İş başa düşünce...
Doğru Yol Partisi'nin kuruluşunun üzerinden birkaç yıl geçmişti.
Yani... Bundan 25-26 yıl öncesiydi.
Demirel yasaklı, parti parasız...
Parti binasının kirası bin bir güçlükle ödeniyor, çay alacak para bulunamıyordu.
Vilayet alanında milli bir bayramın çelenk koyma töreni yapılmış, tüm kurum ve kuruluşlar çelenklerini koymuş ve tören bitmek üzereydi.
O sırada bir çelengi sırtlamış bir kişinin koşar adım vilayet alanına geldiğini görmüş ve o an deklanşöre basmıştık.
Koşarak çelengi getiren kişi DYP nin o dönem yöneticiliğini yapan Fevzi Yalçın'dan başkası değildi.
Bir ikinci kişiyi bulamamış olmalı ki, sırtladığı gibi çelengi parti binasından vilayet meydanına getirmişti.
İşte, sırtında DYP çelengini koşar adım vilayet meydanına getirirken çektiğiniz fotoğrafı aynen gazeteye koymuş ve altına da "Fevzi Yalçın nereye koşuyor?" demiştik.
O süreç sonrasında, siyasette gerçekten koştu Fevzi Yalçın.
Önce İlçe Başkanı oldu.
Ardından Milletvekili.
Partinin teşkilat başkan yardımcılığını yaptı.
Döndü geldi il başkanı oldu.
Şu anda AK Partinin en etkili isimlerinden olan Süleyman soylu ile çok yakın çalıştı.
İsteseydi AK Partiye girip, iyi yerlere de gelebilirdi.
Demokrat parti'de kaldı.
Geçenlerde almıştık haberi...
Fevzi Yalçın Demokrat parti'ye il başkanı olmuş.
Dün konuştuk kendisiyle.
-"Biz görevimizi yapalım da, geresi ne olur bilemem" dedi.
1 Mayıs'ta partinin aday tanıtım töreninin hazırlıkları ile uğraştığını söyledi.
Görünen o ki, iş başa düşmüştü.
Başa dönmüştü yeniden.
O tek başına parti çelengini vilayete koşar adım götürdüğü günlere dönmüştü resmen...
......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM Meşhur bir şarap üreticisinin çeşnicibaşısı (degustatör) ölünce yeni bir çeşnicibaşı bulmak için ilan verirler. Kirli görünümlü, saç baş dağınık bir ayyaş fabrikaya başvurur. Patron adamı basit bir sınavla savmak için, önüne bir kadeh şarap koydurur.. Zaten sarhoş adam kadehi kafasına diker ve "Muscatel kırmızı üzüm, güney yamaçlarda büyümüş, 3 yıllık ve çelik kaplarda olgunlaştırılmış" der. Fabrika müdürü şaşkınlıkla patrona döner ve "Doğru" der. İkinci kadehi uzatırlar. "Güneybatı eğimli yamaçlarda yetişmiş cabarnet kırmızı üzümden. 8 yıllık ve meşe varillerde saklanmış.." Müdür, daha da büyük bir şaşkınlıkla "Gene doğru" der ve sekreterinin kulağına bir şeyler fısıldar. Genç kız, doğru tuvalete gider ve beyaz şaraba çok benzeyen bir bardak dolusu çişle geri döner. Sarhoş düşünmeden kafasına diker.. "Bir sarışın, 26 yaşında, dört aylık hamile .. İşi bana vermezseniz, babasının adını da açıklarım.."