İnsan için, kitap okumak zevkli bir süreçtir. Varsa yanınızda kahve ve çanız, bir yandan bunları yudumlar, diğer taraftan da, satırları izler, dikkat çekeceğiniz noktaları işaretler, kafanızda tartarsınız. Hele okuduğunuz kitaplar, ilgilendiğiniz konuları kapsıyorsa, daha da zevk alırsınız.
Geçen hafta, dostlarımız tarafından okumamız üzere üç kitap verildi. "Atatürk Nasıl Öldürüldü" , "Gizli Devlet" ve Av. İbrahim DEMİRKOL, tarafından, hediye edilen "Hızır Bey" adlı bir kitaptı. Hızır Bey' in, Sivrihisarlı olması dolayısıyla önceliği ona verdik. Hızır Bey, okunması gereken güzel bir kitaptır. Hacmi küçük ama mana ve anlamı çok büyüktür. Kitap, gerek içerik, gerekse anlatım açısından akıcıdır. Özellikle de kaynaklara dayalı olarak kaleme alınması, Hızır Bey' in, her yönü ile tanıtılmasına vesile olmuş.
Sivrihisar, Eti uygarlığı yanı sıra Roma, Bizans Anadolu Selçuklu ve Osmanlı gibi önemli uygarlıklara, ev sahipliği yapmış, bünyesinden, Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Mehmet Kaptan, Selman-ı Farisi, gibi ilçenin bağrından pek çok insan yetiştirmiştir. Hızır Bey' de bu insanlarımızdan biridir.
Hızır Bey 1407 tarihinde Sivrihisar da doğdu. Müthiş bir hafızası, esprili, kıvrak ve zeki davranışları ile dikkat çekti. Sözün, nereye varacağını önceden kestirir ve soruya soruyla cevap verir. Zor meseleleri basite indirger ve çok güzel örneklerdi. Sadece fakih değil aynı zamanda edip ve şairdir.
En büyük şansı ise, Nasreddin Hoca' nın torunu ve Molla Fenari gibi bir rahle arkadaşı ve Molla Yegân gibi bir hocası olmasıdır. Genç yaşta, hocası Molla Yegan' ın damadı oldu. Sivrihisar Medresesi'ne müderris tayin edildi. 839'da Sivrihisar kadısı oldu. 851'de ise Bursa'da bir medreseye müderris oldu
Fatih, Hızır Bey Çelebi'ye çok değer vermiştir. İstanbul, fetholunduğu zaman onu İstanbul'un ilk kadısı yapmıştı. Aynı zamanda İstanbul' un, ilk belediye başkanıdır. Fatih, oğulları Beyazıt ile Mustafa'nın, Edirne'de yapılan sünnet düğününe onu da çağırmış ve Hızır Bey Çelebi ziyafette tarihçi Şükrullah ile beraber, Padişah'ın karşısında oturmuştur
Hızır Bey, yazdığı bir kasidesini, Fatih Sultan Mehmet'e sunmuş. O da, bu kasideyi Molla Gürani'ye göstermiş. Gürani, orada bir kavait hatası görüp bunu kendi kalemiyle kasidenin arkasın yazmış ve geri vermiş. Bilginlerin, tartıştırmayı seven Fatih, Gürani' nin düzeltmesini, Hızır Bey'e yollamış. Hızır Bey, kendi yazdığının doğru olduğunu bir ayete dayanarak kanıtlamış ve böylece Molla Gürani' den, üstünlüğünü göstermiş. Bu durum onun, İstanbul kadılığına atanmasında, önemli rol oynamış ve İstanbul kadısı oldu.
Kadılık, kolay bir görev değildir. O dönemde, zor ve önemli bir görevdir. Çünkü deneyim, tecrübe, bilgi, sorumluluk vicdan ve cesaret ister. Verdiği kararlarda, hakkaniyet ve eşitlik içinde davranması gerekir. O dönemde kadılar şer-i davalara baktıkları gibi, diğer hukuki davalara da bakardı. Hızır Bey, bu görevi hakkıyla yaptı.
Hızır Beyin güzel ahlâkı, züht ve takvası da, ilmi gibi yüksekti. Arap, Fars ve Türk edebiyatında da geniş bilgi sahibi olup, şairliği de vardı. Her üç dilde de şiirler yazdı. Akaide dair meşhur Kaside-i Nûniyye'yi nazmetti. Beyitler hâlinde yazılan kasidenin her baytının ikinci mısrası Arapça "nun" (N) harfi i le bittiği için Nûniyye diye isimlendirilmiştir.
Hızır Bey, Kaside-i Nûniyye'nin her beytinde İslâm akaidinin, itikat bilgilerinin bir meselesini dile getirdi. Kaside-i Nûniyye, talebesi Molla Hayali ve diğer bilginleri tarafından şerh olundu. Hızır Beyin ayrıca İcâletü'l-Leyleteyn adlı güzel bir kasidesi ile Arapça, Farsça ve Türkçe yayınlanmış, bazı eserleri de vardır.
Hızır Bey Çelebi, bilginlerin, en üstünü olarak kabul edilmiş ve Türk edebiyatında ebcet hesabıyla tarih söylemeyi geliştirmiş. Hatta Türkçede, ebcetle tarih düşürmeyi icat eden kişi diye telakki olundu. Türkçe, Arapça, Farsça şiirler yazdı. Türkçe ve Farsça yazdıklarından ancak birkaç mısra kalmıştır
En ünlü eseri, " Cevâhir-ul-Akâid kasîdesi"dir Bu Arapça kaside, yüz beş beyitli olup medreselerde, ders kitabı olarak okutulmuştur Birkaç kere basılmış, manzum olarak Türkçeye çevrilmiştir
Hızır Bey, Nasrettin Hoca' nın torunu, Fatih döneminin bilgini, İstanbul' un, ilk kadısı ve belediye başkanı, Kadıköy' e ismi verilen bir Sivrihisarlıdır. O' nu, bugün Eskişehir ve Sivrihisar' da bile çok az insan tanır. İsteriz ki her yıl doğum tarihi olan 6 Ağustos' da anılsın ve Eskişehir' de, bir eğitim kurumuna adı verilerek de ismi kalıcı olsun. Çünkü Hızır Bey' in, yaşamından, bugünkü ve gelecek neslin alacağı çok ders var.
HIZIR BEY
İnsan için, kitap okumak zevkli bir süreçtir. Varsa yanınızda kahve ve çanız, bir yandan bunları yudumlar, diğer taraftan da, satırları izler, dikkat çekeceğiniz noktaları işaretler, kafanızda tartarsınız. Hele okuduğunuz...