Kaza yerine ilk ulaşanlar arasındaydık...
Yolcular vagonları hemen terk etmiş, ne yapacaklarını bilmez bir şekilde bekliyorlardı.
Hepsi arada kümelenmişlerdi adeta.
Birisinin gelip, kendilerine yol göstermelerini bekliyorlardı.
Çoğu ne olup, bittiğini anlamamış halde yakınlarını arıyordu cep telefonlarıyla.
Korkmuşlar, korkuyorlardı...
***
Birde vagonlardan çıkamayanlar vardı.
Çünkü tren içerisinde elektrik tertibatı göçmüş, kapılar çıkmalarına izin vermiyordu.
'Burada fazla kalamam' psikolojisi, bu insanları camlara yöneltti.
Çünkü bir an önce diğer yolcular gibi tren içerisinden çıkmak, kendilerini güvene almak istiyorlardı.
Tren içerisinde geçen her saniye bir işkenceydi onlar için...
Ellerine imdat çekiçlerini geçirdiler bir anda.
Daha sonra olay yerine anında gelen polis ekipleri, kendilerine yardıma başladı.
Polislerde hemen vagon içerisinde mahsur kalanları, bir an önce çıkarmak istiyordu.
Cama vurdu onlarda, vatandaşı kurtarmak için.
Ancak arkadan bazı sesler, "camları kırmayın, yapmayın" diyordu.
Kim olduklarını bilemiyoruz.
Ancak tren ya da TCDD yetkilileri arasında olduklarını tahmin ediyoruz.
O anda bile bazıları trenin daha fazla hasar görmesini istemiyordu.
Olan olmuş, olduğu kadarını kurtarma peşindeydiler.
Bu durum bile hızlı trenin yetkilisi için ne kadar değerli olduğunu anlatıyordu bize...
Çünkü kaza yapmış olan araç, onların en son teknolojisiydi!!!
***
Hızlı trenin kaza yaptığı haberi, tüm Türkiye'de hemen duyuldu.
Televizyon kanallarının bazıları yayınlarını keserek duyurdular haberi.
Canlı bağlantılar yapıldı Eskişehir'den.
Kazanın, cana gelmeden atlatılması, derinden bir oh çektirdi herkese...
Çünkü çok korkmuştu herkes haber ilk geldiğinde.
Feci kazalar geldi hemen herkesin aklına ki, böyle fikre bürünmemek için neden yoktu.
Ki; tren zaten hızlı trendi.
Neyse ki korkulan başa gelmedi.
İyi ki vagonlar raydan çıktığı ile kaldı, devrilmedi.
Allah korudu...
***
Türkiye, kazanın hemen sonrasında bu yaşananları ve acı psikolojiyi yaşarken, Ulaştırma Bakanı açıklama yaptı.
Bakana göre yaşanan önemsiz bir şeydi.
Kendisine göre olay, hiçte ciddi bir kaza değildi.
Ama trenin bir camını bile düşünen kişi ya da kişiler için;
Kaza anında ve sonrasında o acı ruh hali içerisindekiler için, çok acı doluydu o anlar.
Hele hele;
Türkiye'nin ulaşımında bir kilometre taşı,
Türk raylı taşımacılığında yeni bir çığır olan;
Mevcut hükümetin gurur kaynaklarının başında gelen, hızlı trenin kazası bile ciddi gelmedi bakana.
Tam bu noktada soruyoruz;
Bugüne kadar hızlandırılmış tren faciasından, son Bozüyük'te ki tren faciasına kadar olan bu kazalar, devlet için hiç ciddi değil miydi?
Olaylar sonrası, kazalar hiç olmamış gibi unutulup gitti mi?
Hadi o facialar, gerekli önlem ve daha fazla güvenlik için yetkilileri pek telaşlandırmadı.
Peki, hızlı tren kazası da mı ciddi bir şey değil?
Ya da;
Raylı sistemler meselesi, Eskişehir tramvay sistemini en az 10 gün çalışmamasına neden olunması kadar ciddiyetsiz bir şey mi?
***
Ve son sorular;
Avrupa ve uzak doğudaki bazı ülkeler hızlı tren teknolojilerini Türkiye'dekinin en az 50-60 yıl ilerisinden takip ediyor ve edeceğe de benziyor.
Ve bu kazaların bundan sonra da süreceği çok aşikâr...
Türkiye'nin yüreğini ağızlara getiren olayı ciddi bulmayan sayın yetkililer;
Acaba bu kaza ve sonra olacaklar için ne gibi tedbirler alacaksınız?
Ulaşım güvenliği hangi boyuta çıkacak?
Modernizasyon sağlanacak mı?
İleri teknoloji ne zaman yakalanacak?
Yoksa hiçbiri olmayacak mı?
Kliması ve havalandırması çalışmayan, tuvaleti akan, koltuğu kırılmış, süngeri çıkmış, hala kompartıman ile mazot teknolojisiyle yürüyen ve ne zaman kaza yapacağı belli olmayan ulaşım teknolojine devam mı?
Dünya 2010 yılına hazırlanırken ne dersiniz bu sorulara?
HIZLI TREN KAZASI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ...
Kaza yerine ilk ulaşanlar arasındaydık
Yolcular vagonları hemen terk etmiş, ne yapacaklarını bilmez bir şekilde bekliyorlardı.Hepsi arada kümelenmişlerdi adeta.Birisinin gelip, kendilerine yol göstermelerini bekliyorlardı.Çoğu...